÷24

5.8K 489 191
                                    

Bu bölüm Kadirhan Atılgan'dan 🔫

×+

Belli bir ritim tutturarak sağ ayağımı hafifçe yere vuruyordum. Kafede çok yüksek olmayan bir volümle, aşina olduğum bir şarkı çalıyordu. Dikdörtgen bir masada beş kişiydik. Turan'ın bir işi çıktığı için benim eve gitmek zorunda kalmıştı bu yüzden de Ekin onu bırakmak için kafeden ayrılmışlardı.

"Aynen bakalım. Şehir dışı olmaması yeter benim için." Sima, Peri ve Yiğit üniversite hakkında konuşuyor Kübra da sessizce onları dinliyordu. Bende onu izliyordum yani şey konuşulanları dinliyordum.

"My hearts a stereo, ıt beats for you so listen close... Hear my thoughts in every note, oh oh! Make me your radio..."

"Kalbim bir stereo. Senin için atıyor, bu yüzden yakından dinle... Her notada düşüncelerimi duy! Beni radyon yap..."

Şarkıyı mırıldanırken kalan sözleri başka biri tarafından tamamlanınca ağzım açık kaldı.

"...Turn me up when you feel low! This melody was meant for you."

"Kendini kötü hissettiğinde beni aç. Bu melodi senin içindi."

Diğerleri sohbetin koyuluğundan bizi duymazken yıldız gibi parlayan kahverengi gözlere denk geldim. Küçük bir tebessüm yüzünde peydah olurken ben hala Kübra'nın şarkının devamını mırıldanması şokundaydım.

"Ne? Ağzını kapa sinek kaçacak!"

"Ben beklemiyordum, şaşırdım." Kekeleyerek zorda olsa ağzımı kapattım. O benim aksime az önceki heyecanını biraz olsun üstünden atmış gibi omuzlarını silkti. "Genel kültür diyelim. Tabi sesim seninki gibi değil. Sen nağmeli söylerken ben şiir gibi okudum."

"Şurada kimse olmasa bir saat ağzım açık mal mal bakabilirim." Cevabım onun utançla gözlerini kaçırmasına sebep olurken omzundaki ağırlıkla gözlerimi kapattım. "Bizde öyle yapıyoruz değil mi kardeşim?"

Afallayarak Yiğit'in neyden bahsettiğini anlamaya çalıştım. O da benim anlamadığımı fark etmiş olacak ki baştan anlatma kararı aldı. "Her alışverişte en az on paket makarna alıyoruz. Başka doğru dürüst yapabildiğimiz bir şey yok."

Kızlar gülerken bende Yiğit'i desteklemek adına başımı olumlu anlamda salladım. "Kanka!" Sima'nın şaşkın bir şekilde iki masa ötemize bakmasıyla o tarafa döndüm. Masada üç erkek ve bir siyah saçlı kadın oturuyordu.

"Ne oldu?" Kübra hepimiz gibi anlamamış biçimde Sima'ya baktığında Sima o masayı işaret etti. "Kaan değil mi o?"

Kaan? Şu Kübra'nın beraber oynadığı kişi olan Kaan mıydı? Bakışlarım tekrar o masaya döndüğünde Kübra'da "Harbiden o. İlk defa dershanede dışında dışarı çıktığını görüyorum şu an." demişti.

"Arkadaşınız mı?" Peri tek düşündüğüm soruyu sormuştu. Ne derece yakınlıkta bir arkadaşıydı acaba?

"Evet, benim dershaneden arkadaşım."

"Çağırsana, bizim için sorun olmaz." Peri bu seferde en son isteyeceğim şeyi söylemişti. 

"Bilmem ki. Galiba kuzenleri ile gelmiş buraya." O tarafa bakmayı kesip bizim masaya döndüm. "Bence de rahatsız etmeye gerek yok."

Ses tonumun sertliğinden bihaber konuşmamla boğazımı temizledim. "Yani çağırabilirsin sorun yok ama beyefendi şimdi bizden rahatsız olur diye dedim." 

GAMER | E-SPORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin