'six'

32 3 2
                                    

Tanrısal Bakış Açısı

Hyejin konserlerini bitirirken Byul da tatile girmişti. Üniversiteden iyi bir dereceyle mezun olmuş ve ikinci defa üniversite kepini atmıştı havaya.

Yaklaşık üç haftalık bir tatili vardı. Sonrasında kendine iş arayacaktı ama öncesinde birazcık Hyejin'e ve onunla olan güzel anılarına vakit ayırmayı istiyordu.

Hyejin'i aradı.

"Jinnie! Üniversiteyi bitirdim ve diplomamı aldım! Bir yerde buluşalım mı? Müsait misin?"

"Byul-ah! Seninle gurur duyuyorum. Müsaitim, konserlerim bitti ve tatile girdim."

"Aaa, ne güzel! Ben de tatildeyim. Belki bir yerlere gideriz beraber! Neyse Jinnie, buluşunca konuşalım olur mu?"

"Olur, Byul-ah. Yarım saat sonra benim evime gel! Görüşmek üzere sevgilim!"

Telefonu kapattığında Byul yüzündeki gülümseyle telefona baktı. Bu kız bana çok iyi geliyor be! diye geçirdi içinden. Üzerine daha rahat bir şeyler giyip evden çıktı. Hyejin'in evine geldiğinde kapıda selamlaşıp öpüştüler ve yemek yapmak için mutfağa girdiler.

"Byul, çok şanslısın ha!" Dedi Hyejin yüzündeki çapkın ifadeyle.

"Ne oldu, Hyejin? Neden şanslıymışım bakalım?" Diye karşılık verdi Byul şaşkın bir şekilde.

Hyejin "Çünkü sevgilin çok iyi bir şef! Çok güzel yemekler seni bekliyor. Sana imreniyorum!" derken Moonbyul bıkkın bir şekilde iç geçirdi.

"Ahh tabi ki de imreneceksin! Ne de olsa benim yerimde olman imkansız." Dedi Byul gözlerini büyütüp biraz daha role bürünmeye çalışırken.

Hyejin'e karşı sarkastik olmayı seviyordu. Birlikte bir atışma yumağına başlıyorlardı ve bitince de yeni bir yumağa geçip onu çözüyorlardı. Zamanlarını tatlı atışmalarla ve çoğunlukla birbirlerini gülümsetmekle geçiriyorlardı.

Yemek yaparlarken Byulyi yumurtayı yere düşürdü. Hyejin "Aish, Byul! Ne kadar sakarsın. Neyse dikkat et, düşme. Ben temizlerim, sen masayı kur." derken yere eğildi ve yumurtanın kabuklarını alıp çöpe attı. Bir bezle yeri aldırırken, Byul çoktan masayı hazırlamıştı.

Birlikte yemeklerini yerken kapı çaldı ve Hyejin'in birkaç arkadaşıyla NamJin, Junghwan, Jaehwan ve Heeyeon içeri geldi. Full paket gibi gelmelerinin sebebi ise hem Hyejin hem de Byulyi yalnız başlarına kalınca utanmışlardı. Birkaç insan fena olmazdı; belki de birkaç kutu oyunlarını oynarlar ve zaman geçirirlerdi.

Hyejin'in hiçbir arkadaşını tanımıyordu Byulyi. Daha doğrusu sadece Byulyi tanımıyordu. Hyejin'e şaşkın gözlerle bakarken Hyejin iç çekti ve Byul'un tanımadığını anlayınca iç çekti, konuşmak için ağzını araladı.

"Uhm, bu Wang Jackson. En iyi arkadaşlarımdan biri ve meslektaşız. Bu Jeon Jimin. Kendisi ballet ayrıca koreograf ve en iyi arkadaşım. Bu Min Yoongi. Aynı şirketteyiz ve prodüktör. Çoğu şarkıyı beraber yaparız o yüzden çok yakın bir arkadaşımdır. Ve bu Kim Chungha. O da benim ve Jackson gibi şarkıcı. O da en iyi arkadaşlarımdan biridir."

"Ah kusura bakmayın. Hepinizle tanıştığıma memnun oldum. Hadi yemek yiyelim." Demişti ve tanıştığına memnun olduğunu daha fazla kanıtlamak için isimlerini teker teker söyledi ve ellerini sıkıp önlerinde eğildi. Gerçekten mahçup olduğunu hissediyordu. Hyejin omzundan tuttu ve ona 'önemi yok' dermiş gibi gülümsedi. Byulyi ona kafa salladı ve enerjisini düzeltmeye başladı.

"Yemeği iyi ki fazla yapmışız! Hadi ilk önce yemek yiyelim; sonra da Monopoly, Tabu falan bir şeyler oynarız. Eminim acıkmışsınızdır. Hyejin'le hepsini sevgimizle yaptık! Herkes masaya!"

Herkes masaya oturduğunda sanki şenlik varmış gibi geldi Hyejin'in gözüne. Hiçbir arkadaşının bu kadar yan yana görmemişti. Hepsiyle genel olarak ayrı ayrı görüşürdü. Jimin hariçti çünkü onunla hep buluşurdu. Buluşmasa bile Jimin ona yapışırdı. Onu asla bırakmaması Hyejin'i bazen çok mutlu hissederken bazen de sıkıyordu. Yine de, Jimin'i çok seviyordu. İyi ki en iyi arkadaşı oydu.

Beraber gülüp eğlenirken yemeği bitirmişlerdi. Herkes kalkıp masayı toplamaya çalışırken Hyejin olaya el atmış Namjoon, Seokjin ve Jimin'i alıp toplamaya başlamıştı. Diğerleri de oturmak için salona geçmişlerdi.

Seokjin "BİR DAKİKA! NAMJOON HEMEN DIŞARI! SENİN SAKARLIĞINLA UĞRAŞAMAM! İçeriden Heeyeon'u çağır. En azından daha az sakar biri." derken, Jimin ve Hyejin korkmuş, kenarda Namjoon'un mutfaktan çıkmasını ve Seokjin'in modunun anında değişmesini izliyorlardı.

"Ah! Ne yapıyorsunuz ki? Hadi toplayalım Namjoon'umu özledim." Demişti. Hyejin ve Jimin sanki daha demin ona bağırmıyormuş gibi davranmasını anlamlandıramadıkları için anında toplamaya başlamışlardı.

İçeri girdiklerinde Namjoon'un yüzünden düşen bin parçaydı. Seokjin hemen yanına gitti ve onun göğsüne kafasını koydu. Birkaç özür kelimesini mırıldandıktan sonra onu kaldırdı ve bahçeye çıkardı. Orada ona biraz sarılıp minik öpücükler kondurduktan sonra içeri girdiler ve aynı yere oturdular.

Bu arada Hyejin de Moonbyul'un yanına oturdu. Jimin de Jungkook'u getirmediği için iç çekip özlemini hissederken, bir yere kıvrıldı ve hepsi bir oyun seçmeye çalıştılar.

"Monopoly çok uzun sürer şimdi. Başka bir oyun oynayalım. Jungkook'umu evde bıraktım. Tabu falan mı oynasak?" Demişti Jimin. Haklıydı Monopoly en az altı, yedi saat sürüyordu.

"O zaman ben kartları getireyim siz de grupları bölün." Dedi Hyejin ve çekmeceye koyduyu kutuyu almak için kütüphanesine gitti.

"Tamam. Şimdi ben, Hyejin, Chungha, Jackson ve Namjoon bir taraf; Moonbyul, Jaehwan, Yoongi, Heeyeon ve Seokjin bir taraf. Sen de hakemsin Junghwan." Demişti Jimin, Hyejin elinde oyun kutusuyla içeri girerken.

"O zaman başlayalım. Güzel bir karşılaşma olsun!" Demişti Byul ve oyuna başlamışlardı.

_______________________________

oyuna devam eder miyiz bilmiyorum, görüşmek üzere!

umarım beğenmişsinizdir, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın<3

rockstar | hwabyulWhere stories live. Discover now