Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Herkese yepyeni ve uzun bir bölümden merhaba! Umarım yine beğendiğiniz bir bölüm olur ve keyifle okursunuz. Verdiğiniz destekler ve oylar için yüzbinlerce kez teşekkür ederim.
Bir önceki bölümün son kısmı düzenlenmiştir, okumadan bölüme geçmeyiniz.
🖤🕸️🖇️
Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel ya da kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok. Kimse için 'en' değilim, 'daha' değilim. Bu devasa iddiasızlığın verdiği özgürlüğün hastasıyım.
Özgürlük bu sıralar benim için çeşitli bir kavramdı. Yanımda uyuyan adamın en'i miyim, daha'sı mıyım bilmiyorum ama onun için bir şeydim işte. "Günaydın sarışınım." diye fısıldadı uykulu sesi kulağıma. Karnımın içindeki kelebekler günlük yollarını baştan kat ederken dudaklarıma yerleşen tebessümü genişlettim. "Günaydın yakışıklım." Kalın sesiyle kıkırdanıp başını boynuma geri gömerken kollarını belimde sıklaştırdı. "Yakışıklın mıyım gerçekten?"
Ellerimi gür saçlarının arasında dolaştırırken sorduğu soruyla keyiflenip dudaklarımı ıslattım. "Evet yakışıklım öylesin." Memnun bir mırıltı çıkartıp dudaklarını boynuma bastırarak kokumu uzun uzun içine çekti. "Seviyorum seni." Saçlarının üzerini öpüp burnumu başının üzerine sürttüm. "Bende seviyorum seni." Başını iki yana sallayıp gülümserken saçlarının üzerindeki burnumu kendinden uzaklaştırarak yüzümü süzdü. "Sabah sabah çok güzelsin lan."
Bunun bir iltifat olduğunu varsayarak derin bir nefes alıp dudaklarımı dişledim. "Şuan ortamı bozmak istemem ama dudaklarıma sürdüğün kremden biraz daha alabilir miyim?" Uykudan yeni uyanmış irisleri dudaklarıma düşerken dilini sol yanağının içinde gezdirdi. "Veririm tabi ki sarışınım ama iyi geldiğine emin misin?" Yüzüme yasladığı elinin baş parmağıyla alt dudağımı okşayarak sertçe yutkundu. Cevap vermeme müsaade etmeyen dudakları ağzımın üzerine kapanırken bedenini üzerime yaslayarakkısıkça inledi. Başımı kaçmak için geriye atarken alt dudağımı çekiştiren dişlerine gülümsedim.
"Yapma şunu sabah sabah." Ağzının içinde homurdanıp geriye çekildi ve kaşlarını çatarak derin bir nefes aldı. "Sen gideceksin ama sabah sabah." Gülümseyen yüzüm düşerken "Sende benimle gelmeyecek misin?" diye sordum. "Ben gelmesem de sen kalsan olmaz mı?" Sivri çenesini göğsümün üstüne yaslayıp cevap ister gibi yüzüme bakarken tebessüm edip yanaklarını sevdim. "Olmaz Karan, önce annemden izin istemem gerekiyor. Bunu yüz yüze yapsam daha iyi olur." Bana gözlerini devirip uzanarak dudaklarımı tekrardan öptü. "O zaman sana yeni yatak alalım." Kaşlarım çatılırken gülümseyerek "Neden?" diye sordum. "Senin yatak bize göre küçük ya biraz; ya bütün gece oturup uykusuz kalacağız ya da sabaha kadar sevişip uyumayacağız."
