SZ • 7 |❝Acılar Ve Yalanlar❞.|

24.3K 1.4K 2.2K
                                    

Herkese yeni bir bölümden merhabaaa

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkese yeni bir bölümden merhabaaa. Bu bölümü diğer bölümlere nazaran biraz daha uzun yaptım çünkü artık kitabın konusuna yavaş yavaş girmemiz gerekiyor. Malum artık yedinci bölümdeyiz. Bu bölüm ve bu bölümden sonraki bölümler yoğun istek üzerine daha uzun ve daha detaylı olacak, umarım okurken sıkılmazsınız. Eğer sıkılırsanız mutlaka söyleyin ama.

Keyifli okumalar, bir sonraki bölümde görüşürüz canlarım.

🖤🕸️🖇️

Herkesin olayları kabullenme şekli farklıydı; Bazıları ağlar, bazıları susardı. Peki gerçekleri bilip anlatamayanlar ne yapardı?

Savaşamayacağım tek şey, içimdeki bendi. Ya da ben öyle sanıyordum. Herkes mutlu olsun isterken kendi mutluluğumu erteledim hep. Herkesin iyi olması için uğraşırken, kendi iyiliğimi de onlar için harcadım. Herkesi sevmeyi çalışırken kendimi sevmeyi unuttum. Her şeyden kaçabilirdi insan, mutluluktan, hüzünden, aşktan, nefretten, sevgiden belki evladından bile. Fakat önünde duran ve sana gerçekleri yansıtan aynadan nereye kadar kaçabilirdi.

Birini sevmenin cesaret gerektirdiğini biliyordum, bunu daha çok küçük yaşlarımdayken deneyimlemiş ve öğrenmiştim. Peki bir insana güvenmek için neler gerekliydi? Birini sevmenin başlı başına bir devrim olduğunu biliyordum tıpkı, her sevdiğimiz insana güvenmenin devrimi yıkabilecek bir felaket olduğunu bildiğim gibi.

Gözlerim önümdeki fotoğrafta gezinirken kanımı kaynatan sinir ve hayal kırıklığı bütün damarlarıma dağılmıştı. Ellerimin titremesi nasıl geçer bilemiyordum fakat Aleda'yı bir tur dövsem sinirimin geçeceğine emindim. Bana kim olduğu hakkında yalan söylemişti. Parmaklarımı dudaklarımın üzerinden çekerek Gökhan'a döndüm. "Rüya gibi bir kız, çok güzel." diye mırıldandım. Gökhan'ın yüzündeki yorgun gülümseme içimi paramparça ederken ona Aleda'nın yaşadığını söylemek istedim ama yapamadım. Bir yanım bu gerçeği hemen söylemek istese de diğer yanım önce İstanbul'a gidip Aleda ile konuşmak istiyordu. Belki de haklı sebepleri vardı kaçmak için, çocuğunu ortada bırakıp gitmek dışında.

Gökhan telefonunu benden aldıktan sonra çok sevdiği sevgilisinin fotoğrafına uzun uzun bakmış, gözleri dolmaya başladığında ise hızla fotoğrafı kapatarak kahvesinin son yudumlarını içmişti. İçimden salonun ortasına oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak geliyordu. Sanki kalbimin ortasına kocaman bir taş koymuşlar ve kalbim o taşın altında ezilerek yavaşlıyor, ve hayata gözlerini yumuyordu. Elimdeki, artık içilmeyecek kadar soğuyan kahveyi masanın üzerine bırakarak dizlerimin üzerine oturup başımı koltuğa yasladım.

SİYAH ZAMBAK (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin