2'

2.5K 339 150
                                    

Seungmin ceketini çıkarmış, içeri girdiği gibi onu karşılayan mutfağın ada tezgahın bir kenarına dizdikleri sandalyenin yaslanma yerine asmıştı.

"Jeongin?" İçeri seslenerek yürürken Jeongin odasında olduğuna dair bir şeyler söylemişti.

Seungmin koridoru geçip kardeşinin odasına kapıyı tıklatarak girmiş, gülümsemişti. "Daha iyi misin?"

"Evet, mide bulantım ve baş ağrım azaldı. Hyunjin hyung beni okuldan aldığı için mutluyum." Seungmin kardeşinin yanına oturmuş, eliyle ateşine bakıp gülümsemişti.

"Yemek yedin mi?"

"Seni bekledim." Seungmin onaylamış, yanağını sevmişti. "Yeriz şimdi, duş alayım önce."

Jeongin büyüğünü onaylarken Seungmin kalkmış, odadan çıkmadan ona dönmüştü. "Yarın bir sürprizim var."

"Ney?"

"Sürpriz dedim ya çocuk." Jeongin onaylamış, yatağına gömülmüştü. Seungmin dediği gibi önce odasına, oradan duşa girmiş, günüm yorgunluğunu attıktan sonra omzuna havlusunu asıp giydiği bol tişört ve siyah eşofmanla beraber mutfağa yönelmişti.

Gündüz pişirmek için buz dolabına bıraktığı eti almış, güzelce terbiye ederek fırınlamıştı. Bir yandan saçlarını havluya kurularken bir yandan da ocağa bıraktığı pirinci karıştırıyordu.

Kırk dakika içinde yemeği halletmiş, salatayı yaparak ada tezgâha masayı açmıştı. Kardeşine seslenip o geldiğinde yemeğe başladı.

"Nasıldı bugün şirket?’’ dedi Jeongin iştahla yerken, çok acıkmışı.

"Fena değildi. Bir sürü toplantı ve iş görüşmesi yaptım. Sana bahsettiğim yapay zeka mühendislerinin kontratı bugün imzalandı, bir aydır uğraşıyorum." dedi Seungmin iç çekip.

"Yuh, ne nazlılarmış..." Seungmin kardeşine güldü. "Çalışabilecekleri rahat bir ortam ve laboratuvar istediler, oldukça haklılar. Ayarlamak uzun sürdü."

"Sonunda halletmene sevindim." dedi Jeongin ağzına et atarken. "Hyunjin hyungu niye çağırmadın yemeğe?"

"Kendi pişirsin domuz herif, sen arayınca koşarak geliyor ben arayınca mızmızlanıyor." dedi Seungmin göz devirerek. Jeongin çatalını bırakıp boğazını temizledi.

"Bir şey diyebilir miyim hyung?" dedi Jeongin.

Seungmin ağzına yemek atıp onayladığında Jeongin bardağa su doldurup büyüğünün önüne ittirmiş ve gülümsemişti. "Hyunjin hyungtan hoşlanıyor olsam kızar mıydın?"

Seungmin genzine kaçan tükürüğüyle eline ağzına kapatmış, doldurduğu sudan bir yudum almıştı. Ufak öksürükleri sonra ererken elini tezgaha yasladı.

"Aranızda beş yaş var."

"Ama yetişkinim." dedi Jeongin. "Yirmi yaş küçük değil."

"Yirmi beş oldukça büyük."

"Kızdın mı harbiden?"

"Niye okulundan biri değil mesela?" dedi Seungmin bir yudum daha alıp.

"Aptal onlar."

"Yazılım okuyorsun, aptal olmaları imkansız." dedi Seungmin.

"Zekiler ama zekaları yazılıma çalışıyor. Aşk meşk yok onlarda Hyunjin- hasiktir."

"Zaten çıkıyor muydunuz?" Seungmin şaşırırken Jeongin dudağını dişledi. "Yaşanıyor bir şeyler yani şimdi, ehe."

"Jeongin, cidden..." Jeongin dudak büzüp başını yana yatırdı. "Küçük değilim ya ben."

"Bak güzel kardeşim, Hyunjin eline işini almış yetişkin herifin teki. Sen daha öğrencisin."

"Benim sınıfımda Hyunjin'le aynı yaşta biri var bir kere. O da olabilirdi ama olmadı. Hem en yakın arkadaşın işte."

"En yakın arkadaşım bana ihanet etmiş gibi hissediyorum." Seungmin ağzına et atmış, çiğnerken konuşmuştu. "Aranız bozulursa ikinizi de döverim, tamam mı? İkinizden de vazgeçmem imkansız."

"Gayet iyiyiz biz. Fevkaladenin fevkiyiz." Seungmin küçüğüne göz devirmiş, yemeğini bitirip bulaşıkları ona bırakmıştı. "Madem iyi hissediyorsun, topla mutfağı."

"Hyung, harbi kızdın mı?" Jeongin sandalyede dönüp salona geçen büyüğüne bakarken Seungmin kendini koltuğa atıp ona gözünün ucuyla baktı. "Mutluluklar size."

"Kızdın mı ya?"

"Kızmadım, aranız açılırsa kızarım. Ne zamandır çıkıyorsunuz ya?"

"Bir sene-"

"Çüş." dedi Seungmin. "İkinize de çüş."

Jeongin bir şey dememiş, hızlıca mutfağı toplayıp battaniye ve cipsleri alarak büyüğünün yanına gitmişti. Seungmin'in bacaklarının arasından girip göğsüne yatarak üstlerini örtmüş, paketi açıp Seungmin'in karnına koyarak ona cips uzatmıştı.

Seungmin gülerek ağzını açarken Jeongin başını yana eğdi tatlı bir ifadeyle. "Kızdın mı?"

"Kızacağım şimdi göreceksin gününü. Kızmadım, niye kozayım? Şaşırdım sadece. Dediğin gibi, ikiniz de eşek kadar adamlar oldunuz. Bana laf mı düşüyor?" dedi Seungmin kardeşinin saçlarını karıştırıp. "Büyüdün de arkadaşımı mı tavladın?"

"Öyle olmuş, ehe." Seungmin gülerken Jeongin onun karnını dürttü. "Üretici takımda yakışıklı var mı?"

"Ne bileyim?"

"Ne demek ne bileyim ya? Gittin, konuştun, görüştün, aylarca onlarla iletişim kurdun, hiç alıcı gözüyle bakmadın mı? Ne gıcık adamsın." Jeongin yüzünü buruştururken Seungmin göz devirdi.

"Ne yapayım ben elin adamlarını?"

"Ne demek be yapayım? Çok seçenek var, sev mesela, öp ya da seviş; bak bir sürü seçenek var."

"Deneyimlisin herhâlde?" dedi Seungmin imayla kardeşine derken. Jeongin hesaba katmadığı soruyla hafifçe kızardı. "Hayır."

"Hangisine hayır?"

"Henüz sevişmedik." Seungmin gülmüş, kardeşini rahatsız etmemek için konuyu değiştirmişti. "Hyunjin'le mi gidiyorsun davete?"

"Evet, o yüzden söylemek istedim. Sen kimle gidiyorsun? Yine yalnız savaşçı mısın?"

"Benim yöneteceğim bir sunun daveti zaten, tek başıma olmam ya da olmamam önemli değil."

Jeongin büyüğüne göz devirmiş, yerine tekrar yerleşip Seungmin'in açtığı diziye geri dönmüştü. İkisi birkaç bölüm diziyi art arda izlemiş, Seungmin geç olduğunu ve yatması gerektiğini söylemişti. Jeongin ona iyi geceler dileyip tek başına başka bir dizi izlemeye devam ederken Seungmin uyumaya gitmişti.

Ertesi sabah, daha çok sabahın köründe, kalktıktan sonra elini yüzünü yıkamış, salonda uyuyan kardeşinin üstünü örtüp boynunu düzeltmiş, eşofmanlarını giyip evden çıkmıştı.

Sabah koşusunun ardından eve dönmüş, hala uyuyan kardeşini uyandırıp duşa girmişti. O duştan çıkana kadar Jeongin anca kendine gelirdi zaten.

Hızlı bir kahvaltının ardından ikisi evden çıkmıştı.

Seungmin kardeşini üniversiteye bırakmış, oradan şirkete geçerek üretici takımla aynı anda binaya girmişti. Gülümseyerek onları selamladı. "Şirkete hoş geldiniz."

"Hoş bulduk, umarım iyi anlaşmaya devam ederiz." dedi en büyükleri. "Bu arada, bu size ait." diyerek Seungmin'den biraz uzun kargoyu gösterdi.

"İş çıkışında götürürüm, şimdilik ofisinizde kalsa sorun olmaz diye düşünüyorum." dedi Seungmin.

"Elbette, kalabilir."

not human // 2minOnde as histórias ganham vida. Descobre agora