Küçük bir gıcırtı ile açıldı Emir'in odasının kapısı. Birkaç adım sesi duyuldu, ardından oturduğu yatağın ucu yavaşça çöktü. Kimin geldiğine bakacak mecali dahi yokken zorlukla kaldırdı elleri arasında duran başını. Gözlerinin altı mor halkalarla bezenmiş, her vakit muntazam duran sakalı uzayıp birbirine karışmış, ağlamaktan teni süzülmüştü. Bakışları yanında duran adam ile birleştiğinde boğazından engel olamadığı bir hıçkırık kaçmıştı. Ona uzanan nasırlı eller omuzlarından tutup baba sevgisiyle kucakladı.

-Ahmed hocam... 'dedi titreyen sesiyle konuşarak.'Ahmed hocam kızın nasıl dayandı? Amine bacım, o gencecik, tertemiz kız iffetine dil uzatılmasına nasıl dayandı? Ben dayanamıyorum hocam! Ben değil sokağa çıkmak, başımı camdan uzatamıyorum! Çok ağır geliyor bu imtihan nefsime!'

Günler, hattâ haftalar geçmişti o günün üzerinden. Babası şimdilerde Berna'yı alıp memlekete götürmüş olsa da olay ve izleri sürüyordu. Duyulan bu korkunç olay kulaktan kulağa yayılmış, o gece Emir ve Berna'yı yan yana görenler çıkıp şahitlik edince iş artık içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Berna evlilik , ailesi ise Emir'in ceza almasını istiyordu. Serdar ve Nurbera bu konuda yorum yapamıyordu. Çünkü Emir'in böyle bir şey yapacağına gözleri ile görseler inanamayacaklarını söylüyorlardı. Lakin ortada bir bebek vardı! Berna'nın karnında günahsız bir bebek...

Geçen süreç de yalnızca mahallelinin diline düşmemişti elbette Emir hoca. Birkaç müzevvir çıkıp çarçabuk olayı yetkili makamlara uçurmuş, genç imam evvela açığa alınıp hakkında soruşturma başlatılmıştı. Kızın gebeliği ve ifadesi de bu durumu zora sokuyordu tabii. Eğer evlenirlerse belki tecavüz davası düşecekti, lakin bu durum bile mesleğini kurtarmaya yetmeyecekti. Ahmet Hoca baba şefkatiyle sırtını sıvazladı. Kendi can yongası da bu sokaklarda arkasından 'ahlaksız' diye bağırılır iken yürümüştü. Camlardan sarkan kadınlar duysun diye en ağır laflarını hecelemiş, küçük çocuklar bile yolda görüp tiksinç bir manzara gibi yüz çevirmişti. İmtihandı bu. Amine kız bu imtihanı Rabbinin yardımıyla geçmiş, huzur dolu yuvasına, evladına kavuşmuştu. Emir de geçecekti. Ve imtihan ne kadar ağır olursa, mükafatı da o kadar çok olacaktı.

Avludaki havuzdan şıkır şıkır duyulan su sesi eşliğinde ruhunu dinlendiriyordu Hümeyra. Oradaydı... Emir Sultan Türbesi ve Camisinde... Bundan hayli zaman önce Emir ve Halide hanımın fotoğraflarının olduğu o yeri bulmuş, şimdi oturup hem manzaranın hemde manevi huzurun tadını çıkarıyordu. Emir Sultan'ın türbesine girdiğinde burnuna çarpan mis kokusu ise öyle tanıdıktı ki... Emir'in kokusuydu bu... Her namaz vakti mutlaka sürdüğü o misk kokusu...

Bursa'ya geleli birkaç ay oluyordu. Yanlarında kaldığı ve yardımcılıklarını ettiği amca ve teyzeye çok alışmıştı. Zaten Mümine teyze kendisini kızı sandığı için alışmak zor olmamıştı. Üstelik hem o hemde eşi İsmail amca ona Rana diye sesleniyordu. Sadece onlarda değil, komşuları ve eve gelip giden ahbabları da öyle tanıyordu. Geldiği günden beri bu böyleydi. Ne yalan söylesin, hoşuna da gitmişti bu durum. Başka bir insan gibi hissediyordu kendisini. Geçmişinden ve tüm izlerinden arınmış gibiydi. Usulca ayağa kalktı ve krem rengi pardüsesinin eteğini düzeltti. Akşam vakti gelmeden eve dönse iyi olacaktı. Nitekim halledeceği işleri de halletmiş, alacaklarını da almıştı.

Kibar ama hızlı adımlarla çıktı Emir Sultan külliyesinden. Bu ilk gelişiydi ve asla son olmayacaktı. Çok sevmişti hem burayı hemde bu şehri. Kendini doğduğundan beri ilk kez ait olduğu yerde hissediyordu. Hızlı adımlar ile hareket etmek üzere olan minibüse bindi. Ev çok uzak değildi neyse ki. Civarı da güzelce öğrenmişti. Lakin bu sıra dertleri farklıydı. İsmail amcanın sağlık durumu git gide kötüleşiyordu. Mümine teyzenin de zaten aklı sık sık gelip gidiyordu. Hal böyle olunca oğlu en son telefon görüşmelerinde anne ve babasını yurt dışında yanına almak istediğinden bahsetmişti. Babasını alternatif bir tedavi için kliniğe yatıracaktı. Bu durumda Hümeyra'ya da yol görünüyor gibiydi. Başka bir iş bulmalıydı. Aldığı maaşları zaten hep biriktirmiş, kendine bir güvence olsun istemişti. İş bulursa kendine bir de ufak ev tutar, geçinip giderdi.

Göklerdeki Nikah (Tamamlandı) Where stories live. Discover now