*24. Bölüm*

7.3K 760 67
                                    


Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
kimbilir hangi iklimdesin, Ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle

🍃 Firar-ı Esrar 🍃

Öfke doluydu son günlerde Aras Karaca. Önüne gelen ne varsa yakıp yıkıyor, bir parça sükuneti bile hor görüyordu. Gitmişti Su Hümeyra! Teklifini kabul etmemiş ve çekip gitmişti! Nasıl yapardı bunu, nasıl yapabilirdi? Hayatında onunla evlenmekten daha güzel bir fırsat mı bulacaktı sanki? Bir de unutamadığı şu imam bozuntusu vardı tabii! Ona gitmemişti elbet. Hem kendi dememiş miydi evlenecek diye?

Elindeki bardağı öfkeyle masaya bıraktı. Lakin o kadar sertti ki hareketleri, yanıbaşında duran Davud bardağın dibinin çatladığına adı kadar emindi. Öfkesi ve gururu gözünü kör etmiş gibiydi. Günlerdir aramadık yer, sormadık firma bırakmamıştı. Ama değil gün, hafta geçmiş olmasına rağmen Su Hümeyra'dan ne bir ses, ne bir nefes yoktu! Yer yarılmış da içine girmiş gibiydi. Ona aldığı telefonu giderken bıraktığı için arayamıyordu da. Deli gibi dört yana dolanıp durdu yalının içinde. Bu evlilik meselesini annesinden başka bilen yoktu. Peki ya Su Hümeyra vereceği red cevabını onunla paylaşmış olabilir miydi? Günler sonra aklına düşen fikirle bir kez daha işi gücü bırakıp ayaklandı. Öyle bir inat, öyle mağrur bir his kaplamıştı ki içini günlerdir Balkız Hüma ile ilgilenmemişti bile. Kararlıydı. O kız bu yalıya dönecek ve paşa paşa kabul edecekti bu evliliği! Arabaya binip arkasına yaslandı. Davud çoktan şoför mahalline geçmiş komut bekliyordu. Karanlık bakışları camdan dışarıya dönerken kutusundan çıkardığı siyah güneş gözlüğünü gözlerine geçirdi. Ve kısık ama tok bir sesle mırıldandı.

-Anneme gidiyoruz Davud...'

-Bunu nasıl yaparsın anne? Onu istediğimi bile bile nasıl yaparsın?!'

Aras'ın öfke dolu sesi salonu antika mobilyaların dolu olduğu salonu boğuk bir yankıyla doldurdu. Üzgündü Zeynep hanım. Tedirgindi. Oğlu kapısına dayanıp onu Su Hümeyra konusunda sıkıştırınca gidişine yardım ettiğini söylemeye mecbur hissetmişti kendini. Lakin şimdi bu yaptığına değil pişmanlık duymak, içten içe iyi ki diyordu kendine. Iyi ki o kızcağıza yardım etmişim de iyi ki oğlumun hırslarına kurban etmemişim. Başını kaldırıp kırgın bakışlarını evladına çevirdi. Şeytan gurur ve inat ile avucunun içine almıştı bir tanecik oğlunu.

-İstiyorum diyor ama seviyorum bile diyemiyorsun Aras! Sen Su Hümeyra'yı sadece yanına yakıştırıyorsun oğlum. Şimdide seni reddettiği için işi inada bindirdin. Yapma. Bırak kızcağız hayatına baksın. '

Cevap vermek yerine salonda öfkeli adımlar atmayı sürdürdü Aras. İstiyordu işte! Su Hümeyra'yı evinde, yanında, yatağında istiyordu! Her ne şekilde olursa olsun bu evlilik yapılacaktı! Katiydi kararı. Şimdi annesinden onun gittiği yeri öğrenip yalıya geri götürecek, ve evlilik teklifini kabul edene dek gözünün önünden ayırmayacaktı. Hastalıksa hastalık! İnatsa inattı bu! O kız eninde sonunda Su Hümeyra Karaca olacaktı! Sakin kalmaya çalışarak dönüp annesinin karşına oturdu. Derin bir nefes aldı.

-Balkız da bende hayatımızda onu istiyoruz anne. Bir başkasını değil, onu. Ve şimdi sen bana onun yerini söyleyeceksin. 'dedi olağanca bir sakinlikle. Zeynep hanım gözlerini kıstı. Oğlunu tanıyamaz olmuştu. Sert mizacı ezelden beri vardı ancak bu tavırlar kalbine kötülük yerleştirdiğine delaletti. Hayır... Hayır kimsesiz bir kızı gözünü hırs bürümüş bir adamın eline mahkum etmeyecekti. Ki bu adam oğlu bile olsa. Yerinden kalkıp başındaki örtüyü kibarca düzeltti. Ve dönüp salondan çıkmadan hemen önce sertçe konuştu.

Göklerdeki Nikah (Tamamlandı) Where stories live. Discover now