Bölüm 9: Kafa Patlatmak

Start from the beginning
                                    

"Ama şimdi daha iyisin? İşler gitgide iyi oluyor."

"Öyle," demişti. "Her şey giderek daha da iyi oluyor. Peki sen? Motosiklet kazası yüzünden epey üzgündün."

Yibo iç çekti ve koltuğa yürümek için yaslandığı yerden ayrıldı, yürürken konuşuyordu.

"Öyleydim, ama tam olarak kaza yüzünden değildi. Kendimin ufacık kontrolünde çok uzun zamandır bin farklı noktaya sürükleniyormuşum gibi hissettiğim içindi ama motosikleti ve yarışı ben seçmiştim ve tadını bile çıkaramadım. O şerefsiz lanet yarışın ortasında gelip bana çarpmak zorundaydı zaten. Sadece, ne yaparsam yapayım herkes ve her şey sonsuza dek bana saldıracakmış gibi hissettim. Ve dayanması çok acı vericiydi. O an, çıldıracakmışım gibi hissettim."

Xiao Zhan ellerini kuruladı ve Yibo'nun yanına oturmak için ilerledi. Koltuk başlığına yaslanırken ona dönmüştü.

"En kötüsü de sızlanamamam," dedi. "Şu an bütün bu 'iyi' şeyler benim başıma geliyor, ve bu şeyler çoğu sanatçının sahip olmak için adam öldürebileceği şeyler. Lanet olsun ya, bu önceden bir gün elde edeceğimi umut ettiğim başarı ya, o yüzden yakınamam bile değil mi? Tam olarak ne istediysem onu elde ettim."

Xiao Zhan onu ,başka birinin onu muhtemelen anlayabileceğinden daha iyi anlıyordu. "Sızlanabilirsin," demişti. "Bana sızlanabilirsin."

Yibo uzunca bir süre bakışlarını ondan çekmedi, daha sonra Xiao Zhan'ın nefesini kesen bir soru sormuştu.

"Ge, bana güceniyor musun?"

Xiao Zhan soruyu düşünürken neredeyse konuşmaya korkar olmuştu ve sonunda konuştuğunda ise sesi zar zor duyulabilir haldeydi.

"Ne demeye çalışıyorsun? Niye sana gücenecekmişim ki?"

"Bütün bu boykot olayı. Ben de içindeydim ama gel gör ki bütün olay sana patladı. Bütün eziyet de öyle."

Xiao Zhan, Yibo'nun ona inanacağını umut ederek bütün kalbini sıradaki sözlerinin içine katmıştı. "Gücenmiyorum," diye cevap verdi. "Senin bununla hiçbir ilgin yok."

Kafasını aşağı yukarı sallayarak Yibo geriye dönmüştü ama Xiao Zhan cevabının çocuğun endişelerini yalnızca birazcık hafiflettiğini görebiliyordu.

"Yibo," yumuşakça seslendi. "Hepimizin farklı yolları var. Bazıları diğerlerinden daha güzel, bazıları diğerlerinden daha dikenli. En iyi kabiliyetlerimizin olduğu kendi yollarımızda yürümek ise bizlerin elinde."

Uzun bir süre sonra Yibo tekrar konuşmuştu. "O zaman pişman mısın? Bu yoldan. Ben çok uzun zaman önce bunu seçtim ama sen sanki bunun içine fırlatılmış gibi oldun?"

Xiao Zhan uzun uzadıya düşünmüş ve sonra dürüstçe cevap vermişti. "Değilim," dedi. "Nasıl olabilirim ki? Yapabildiğim bütün o muhteşem şeylere baksana, onların hepsi de sevdiğim ve hoşuma giden şeyler. Karanlık da aydınlıkla geliyor diye nasıl onlardan pişman olabilirim ki? Dahası, seninle tanışabildim. 'Havalı çocuk Yibo!' Nasıl pişman olmaya cürret ederim?"

Son cümlesi o kadar duygu doluydu ki neredeyse boğulmuştu, o yüzden bardağını koyabilmek için başını çevirmek zorunda kaldı ki eli uyuşup bardak yere düşmesin. Tekrar döndüğünde ise, Yibo'nun ona eşdeğer derin bakışlarıyla karşılaşmıştı.

"Zhan ge, özür dilerim," demişti Yibo ve Xiao Zhan öfke patlaması geçirmişti.

"Sikik sikik özür dilemeyi kes artık!" dişlerini sıkıyordu.

Yine de, Yibo'nun yüz ifadesi değişmemişti. Xiao Zhan onun üzerine daha da çok eğilmişti, tek eli Yibo'nun omzunu yumruklamak üzere sallanıyordu. "Niye özür dileyip duruyorsun? Neyi yanlış yaptın?"

"Her şeyi?" sesi titriyordu ve Xiao Zhan'ın kalbi bunu kaldıramıyordu.

Kaşları çatık, elleri öne doğru uzanmış ve Yibo'nun ensesine sarılmıştı. Yibo'nun gözleri şaşkınlıkla iri iri açılmıştı ama çok geçti.

Xiao Zhan çocuğu kendine çekmiş ve dudaklarını derin bir öpücükle hapsetmişti.

"..."

Yibo'nun alt dudağını kavrayıp büyük bir arzuyla emerken öpücük ne nazik ne de hafifti. Geçen hafta boyunca onu kuşatma altında tutan tüm arzu ve ateş, tek bir belirli anda kaçıp kurtulmak için acele ediyordu.

Yibo'nun tadı erotik bir biçimde etkileyici ve yanıcıydı, ve Xiao Zhan rahatlıyor muydu yoksa kendi eziyetini mi arttırıyordu ayırt edemiyordu.

Dili Yibo'nun ağzına girmiş ve mest eden tattan sonra geri çekilmişti.

İlk birkaç saniye, konuşamamıştı. Zaten zar zor nefes alıyordu.

Ama sonra beyni gitmiş, etkileyici bir cümle kurmuştu. Tamamen kendi kendineydi.

"Al. Ben de özür gerektiren bir şey yaptım. Şimdi ödeştik."


Yazar Notu:

Bana yorumlarda sevgilerinizi gönderin x - Moye

Çevirmen Notu:

* erkeklik, cinsel güç, arzu anlamında

Evet geldik asıl olaylarımızın başladığı bölümümüze. Bu bölümde geçen diyaloglara çok dikkat etmenizi istiyorum. Özellikle Yibo'nun sorduğu belli bir soru çok önemli ve ilerde çok daha büyük bir şekilde karşımıza çıkacak. Dostlarım, umarım beğenmişsinizdir, memnun kalmışsınızdır. Bu arada lütfen yazarımıza sevgilerinizi göndermeyi unutmayın. Uzun uzun yorumlarınız olursa şimdiki ve sonraki bölümlerde, hepsini çevirip göndereceğim. Kendisi tüm yorumlara cevap veriyor çünkü. Evet sanırım bu kadar, lütfen sevgiyle kalın. Ayrıca medyaya Yibo'nun "Zhan-ge didi a ni" yani "Zhan-ge, didi seni seviyor" dediği videoyu bıraktım. İzleyebilirsiniz.

The Winter Wind | YizhanWhere stories live. Discover now