53. Bölüm "Bi' Yanak"

Start from the beginning
                                    

Ben öyle dik bir şekilde bakınca önce bakışlarını kaçırdı sonra tekrar bakıp 'ne?' der gibi başını salladı.

"Güzelim söylemeyeyim söylemeyeyim diyorum ama kadın ebem yaşında!"

Söyledikleri ile hazırlıksız yakalanıp bakışlarımdaki sertlik kırılırken dudaklarım kıvrılır gibi oldu. Bakışları dudaklarıma değdikten sonra gözlerime çıktı.

"Güldün gördüm." dedi kısık bir sesle.
"Affedildim demek oluyor bu."

Ben sessiz kalınca ellerini belime indirdi. Bedenimi çekip kendine yaslasa da aramızdaki minik göbüş buna engel oluyordu.

"Güzelim yapma lütfen." dedi burnunu saçlarıma sürtüp geri çekilirken. "Kadın kaç yaşında Allah aşkına? Onu da kıskanma ne olur? Ben senden başkasına bakar mıyım?"

"Hadi." dedi dudaklarını tombiş yanaklarımda gezdirip.

Artık kilo almıştım. Karnım da her geçen gün büyüyordu. Yanaklarım tombullaşmış hamileliğin bir getirisi olarak göğüslerim büyümüştü.

Bacaklarımdan bile anlıyordum kilo aldığımı. Bana kalmadan Toprak beyimiz vardı bir kere. Sürekli beni inceliyor memnun memnun kilo aldığımı söylüyordu. Yanaklarımı sıkıp duruyordu sürekli.

"Bir şartla." dedim aniden değişen yüz ifademle.

Tek kaşı havaya kalktığında diyeceklerimi unuttum resmen. Bir insan nasıl bu kadar karizmatik görünebilirdi? İşaret parmağını çenemde hissettiğimde anladım ağzım bir karış açık onu izlediğimi. Çapkın bir gülüşle elini tekrar belime attı.

Boğazımı temizleyip bozuntuya vermeden başımı dikleştirdim. Dudaklarımı büzüştürüp gözlerimi kapayarak onu bekledim.

Kahkaha sesini duyduğumda tek gözümü açıp beline bir çimdik atarak geri kapadım. Dudaklarımda baskı hissettiğimde gülüşüme engel olamadım.

Bu kadardı işte bizim ayrı kalışımız. Dayanamayıyorduk. Kıyamıyorduk birbirimize. Bunca ayrılığın ardından birkaç dakikalık kırgınlık bile fazla geliyordu bize.

"Boynum kırıldı." dedim geri çekilirken onun uzun boyuna laf atıp. Hep söylediğim gibi benim boyum kısa değildi onun boyu uzundu.

Geri çekilmeden başımın arkasındaki ve belimdeki elini yüzüme getirdi. Yine yanaklarımı sıkacak diye beklerken acıtmadan dişlerinin arasına aldı. Hafifçe ısırıp geri çekildi.

"Tam ısırmalık oldu senin bu yanakların."

"Kemirgen." dedim ona yan bir bakış atıp. Başta kızıp dursam da alışmıştım onun bu hallerine. Seviyordum da. Çok tatlıydı manyak.

"Hadi gidelim. Aç kalacaksınız." dedi ellerini omzuma yerleştirip hazırlanmam için döndürürken.
Öğlen yemeği vakti gelmişti.
Kahvaltı ise tam bir olaydı. Zaten olaysız geçen bir anımız yoktu ya.

Her zamanki gibi uyanmıştım aslında güne. Toprak parmaklarını yüzümde gezdirip "Günaydın güzelim." diye fısıldamıştı.

Kalkıp hazırlandıktan sonra kahvaltıya inmiştik. İçeri girer girmez kokudan yüzüm buruşsa da ses etmemiştim. Ben masaya geçerken Toprak ikimize de birer tepsi hazırlayıp gelmişti.

Benim mantar sevmediğimi bildiği için bana almasa da kendi tabağına koymuştu. Ne bilsin garibim benim midemin bulanacağını?

Benim yüzümün değiştiğini elimi karnıma koyduğumu görünce telaşla yerinden kalkıp önümde diz çökmüştü. Elini karnıma attığında ise herkesin yüzündeki ifade farklı bir hâl almıştı.

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now