☆8☆

110K 5.5K 915
                                    

Doktor Bey başladı ilk anlatmaya.

"Idil doğduğunda Arsel bile mutlu olmuştu. Küçüktü ama ondan daha küçüğü vardı. Amcamlar, Babaannemler kısaca tüm Koran ailesinin tek ilgi odağıydı. Koran ailesindeki ilk ve son kız Idildi. 3 yaşına kadar sorunsuzduk. Toprak abimle kavga ederdik kimin yanında yatacak diye. Bu puşt Cihan bile daha 6 yaşında falan, inat ederdi benimle de yatacak diye. Sonra bir gün annem hamile olduğunu söyledi." Bebek Mert geliyordu desene.

"O gün başladı herşey zaten. Ilgi odağı hala oydu. Ancak arada annemin şişen karnını sevdiğimiz zaman çıldırmaya başlardı. Kardeş istemediğini söylerdi. Yani çocuk diye ciddiye almadık. Sonuçta kıskanabilir. Toprak abim bile daha ben bebekken zekâmı ve yakışıklılığımı kıskanıp benden nefret etmişti bir süre." Gergin ortam kısa süreliğine yumuşadı.

Şaka bi yana Baran yakışıklıydı elbet ama
Toprak abi de fenaydı!

"Ciddiye almadık dediğim gibi. Ilerleyen zamanlarda annemin doğumunun tehlikeli olduğunu öğrendik. E haliyle babamda biz de daha dikkatliydik. Ancak bu Idili daha da delirtti. Doğuma 20 gün vardı daha. Anneme karnını seveceğini söylemiş. Annem de karnını açmış. Küçücük kız olan İdil annemin karnına öyle bir yumruk atmış ki ani kasılma ile erken doğum başladı. " kaşlarım çatık dinliyordum.

Lan o alık kız nasıl bu kadar cani olabilirdi!

Toprak devam etti anlatmaya.

"Hastaneye gittik, doğuma alındı. Hepimiz korku ve endişe ile beklerken idil köşede oturmuş dua ediyordu. O an pişman sandım. Sandık. Yanına gittiğimde," Toprak sinirle nefesini verdi dışarıya.

"Yanına gittiğimde Mert in doğumda ölmesi için dua ettiğini duydum." Mert'e baktım.

Ablası ile güzel başlangıç baya!

"Neyseki Mert de annem de sağlıklı bir şekilde ayrıldık hastaneden.  Idil daha huysuz çekilmez biri oldu. Sadece bizi değil tüm akrabaları çileden çıkardı. Hatta bir bayram babaannem gelmezsenin sorun etmem dedi ki en hassas noktası bayramda ki toplanmadır. Ve büyüdükçe zararları arttı." Toprak abi cebinden sigara çıkardı.

"Rahatsız olur musun ufaklık? Uzağız zaten biraz ama eğer ufacık kokudan dahi rahatsız oluyorsan yakmam."  Düşünceli Ceo Beyciğim.

"Yakabilirsin, sıkıntı yok." Gülümseyip sigarasını yaktı. Derin bir nefes çekti.

Toprak Bey nikah masasına alınacak adamsın!
Şu yakışıklılığa bak ya!

"11 yaşındaydı Idil. Şirkette büyük ihale vardı. Babam yönetimdeydi daha ama ihaleyi bana bıraktı. Neredeyse günlerce uğraştım teklifler ve sunumlar için. Dosya bitince masama bırakıp uyudum son gece.
Sabah masada ne dosya vardı ne de temize çekmeden önceki taslak hâli. Dosyayı araması için çalışanları çağırdım. Odama kimse girmemişti. O ihaleyi kaybettik. Tabi çok da zarara uğradık. Ilk ihalede başarısız olmuştum. Tabi babamdan da iyi azar işitmiştim. Günler sonra çalışanın biri odama geldi. Elinde üzerinde renkli renkli boyalar olan kağıdı gösterdi. Idil in odasından çıkmıştı dosyam. Üzerini ojelerle boyamış, bazılarını kurşun kalemle karalamıştı. Idil eve gelince sordum. Bana cevabı, ağlayarak babamın yanına gidip ona bağırdığımı hatta tokat attığımı söylemek oldu. Neymiş kağıtları oturma odasında bulmuş, önemsizdir sonuçta burada diye almış. Yalan üstüne yalan. E babam da ağlayan Idile inanmıştı. 6 ay boyunca şirketteki tüm işleri üzerime yıkmış, nefes dahi aldırmamıştı. "Sigarasından bir duman daha çekti derin.

"O günden sonra Idille yemekte  yemeğe karşılaştık zaten."

Sigarasını küllüğe bastırırken bana baktı. Göz göze gelince gülümseyip göz kırptı.

LİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin