Döndükten iki gün sonra Askeri İnzibat komutanı eşliğinde gizli bir mahkemede üç ayımızı anlatmıştık.Bunu talep eden bendim çünkü oradaki tek düşmanımız devler olmamıştı ve ne kadar güçlü biri de olsam devlet onayı ve desteği olmadan başaramayacağım bir şeyler de olmuştu.

Tek istediğim bağıra bağıra her şeyi söylemek ve intikam almaktı ancak kesin bir dille uyarılmış kimseye bir şey demememiz konusunda uyarılmıştık.

Omuzlarımda hissettiğim el ile arkama döndüm.

"İyi misiniz?"

Jean,Eren ve Armin karşımda dikilirken çoktan soymayı bitirdiğim salatalıklara bakıyorlardı.

"Ah merhaba çocuklar.Evet iyiyim ama siz pek iyi gözükmüyorsunuz."

"Kaptan Levi sağolsun akşam yemeğinde kaymadan oturabilirsek büyük başarı."

Jean bıkkınlıkla konuşup su aldığında Eren ve Armin de ellerini ovalıyordu.

Sesimi çıkarmadan malzemeleri doğramaya devam ettim.

"Hey Armin yemekten sonra odama uğrar mısın?"

Kafasıyla onaylayıp mutfaktan çıktığında diğerlerinin de onu takip ettiğini duydum.

En azından biri etmişti.

Omzumun üzerinden dibimde dikilen Eren'e sırıttığımda elini ensesine götürdü.

"Diyecek bir şeyin mi var Jeager?"

"Neden Armin'i çağırdınız?"

"O benim emrimde olan bir asker değil mi?"

"Yani şey öyle."

Bıçağı tahtaya bıraktığımda ona döndüm.Kasıldığı her hâlinden belliydi.

"O zaman onu istediğim zaman çağırabilirim?"

"Beni de çağırabilirsiniz."

Ona tebessüm edip tekrar yarım bıraktığım işe döndüm.O da uzatmadan selam vererek mutfaktan çıktı.Duygu beslemesi gereken en son kişiydim ama ergenlik çağında bir çocuğa bunu açıklayabileceğimi zannetmiyordum.

Salata bittiğinde bir yandan çorbayı da halletmeye başlamış ve her şey bittiğinde sevinçle kendimi masaya atmıştım.

"Oiiiii bu kokular da ne böyle?"

Hange koşarak tencere kapaklarını açtığında gözü şokla açıldı.

"İçinde sebze olan bir çorba ve et olan yemekler.Bunları sen mi yaptın?Nasıl bu kadar et var?Yoksa seni çok darladığımız için birini mi kestin?"

Onunla birlikte gelen Moblit mahçup bakışlarla bana bakıyordu.Ona gülümseyip arkadaşıma cevap vermeyi de eksik etmedim.

"Çorba ve salatayı ben yaptım.Ayrıca kimseyi kesmedim birkaç sandık erzak da yollamışlar önümüzdeki aylara pay etmelerini istedim ve bugünlük güzel bir menü çıkartmak istedim."

Hange gözleri parlayarak beni dinliyordu.

"Dostum bu harika bir haber iyi beslenen asker her daim öndedir."

Beraber yemekhaneye geçtiğimizde Erwin ve Levi bir konu hakkında konuşuyordu.Yemekleri alıp yanlarına geçtiğimizde bize selam verip konuşmaya devam ettiler.

Yemeğini iştahla yiyen Hange'ye gülerek baktığımda yemeği övüp benim yaptığımı falan söylüyordu.Erwin beğendiğini dile getirirken Levi sadece yemeğe devam etmişti.Sessizliği bozan Erwin olmuştu.

"Kendimi iyice şu Sasha denen kız gibi hissetmeye başladım."

Hepimiz iştahla yiyen Sasha'ya baktığımızda keşke elimde olsa da herkese bol bol yedirebilsem diye düşündüm.

Hange yemeğini bitirdiğinde:

"Cidden birini kesip koysaydın bile bu lezzet beni yamyam yapardı."

Kaşık benden bağımsız elimden yere yöneldiğinde kafam yerde yaşlar ise gözümde birikmeye başlamıştı.

Bana baktıklarını bilsemde ne kalkıp gidebiliyor ne de şakacı bir tavıra bürünüp ortamı toparlayabiliyordum.

Levi eli ile çenemi tuttuğunda o an ki refleksle itmiştim.Biliyorum pek temas eden biri değildi ve büyük ihtimal dakikalardır sesleniyorlardı ama şu an konuşamazdım.

Var gücümle kalkıp kapıya yönelecekken üstünde günlük kıyafetleri ile benim ifademe benzer bir yüze sahip Octavia'yı gördüm.

"Derin bir nefes al ve odana çık (y/n)."

LevixReader |+18|Where stories live. Discover now