11 MAYIS 2017|ÖZEL BÖLÜM

En başından başla
                                    

Tepemizde uçmakta olan ufolardan gözlerimi çekip Defne'den aldım yükümü ve işaret parmağımı sallayarak Tekin'e doğru yürüdüm bağırarak. Sağ elimi yüzümün hizasına kaldırıp ona sallarken bağırdım.

"Bu kadar cilvesi olur mu be erkeğin, delikanlı mısın kız mısın? Anlayalım artık hop usta sen başımıza bela mısıııın?"

Gözleri irice açılırken telaşla çevresine baktı. "Bağırmasana!" diye o bağırdı. İyi de ben bağırmamıştım ki? Sezen öyle bağırıyordu. Hatta megafonu vardı onun, benim niye yoktu?

Yüzünü sıvazladı. "Ulan Allah'tan İstanbul'dayız. Kimseyi bir daha görme şansımız yok. Rezil olmadığımız bir Allah'ın kulu kalmadı." dedi dişlerinin arasında.

"SEN BİZİM MAHALLEYE GELDİN GELELİ CAAANIIIIIM
BİZ DE NE AKIL KALDI NE DE FİKİİİİRRR BİTTİK
O ENDAM EDA NEDİR ÖYLE HEY YAVRUUUUMMM
KAÇ YILLIK ARKADAŞLAR BİRBİRİMİZİ SATTIK"

Ben gittim, o gitti. Ben gittim. O gitti. Bir türlü varamadık birbirimize. İşaret parmağını bana doğru sallarken "Uzak tutun şu ayyaşı benden!" diye yükseldi. Pınar kahkaha atarak adımlarımın önüne geçti ve kolumdan yakaladı.

"Gel aşkım sen bana söyle şarkını, ne anlar bu hanımcı?"

Beni kollarının arasına alırken "Pınaaaaarrr," dedim uzatarak. "Sezen Aksu çok güzel değil miiii?"
Başını gülümseyerek ağır ağır salladı.

"Sen daha güzelsin fıstığım."

Eridim. Gerçekten. Baya asfalta doğru eridim ama Pınar telaşla tutup akmama engel oldu. "Ya Pınar güzel miyim gerçekteeeenn?"

Arkamda kalan Defne'yle bakışıp gülüştüler. "Ay insan buna kızamıyor da şuna bak!" diye sızlandı. Sonra aniden ben öpmeden o öptü yanağımdan.

"Değil mi? Bütün İstanbul'a rezil olduk sayılır, sabahtan beri konser veriyor bas bas ama kızamıyor insan. Tekin olsa şimdiye kadar arabanın önüne atmıştım."

Sonra yine gülüşmeler ama benim odağım yine sabitlenmişti bir yere. Pınar'ın bandanasına. Pınar'ın bandanası niye kuş gibi uçup uçup tekrar kafasına konuyordu? Elimle yakalamaya çalıştım havadayken ama başarılı olamadım. Tekrar, tekrar ve tekrar...

"Pınar," diye seslendim şaşkınca. "Bandanan uçuyor, yakalayamıyorum."

Pınar'ın da eli bandanasına gitti ama o da yakalayamadı. "Yok bebeğim uçmuyor o." dese de bak o da yakalayamıyordu işte.
"Bence Efsun'u da arabanın önüne atmalıyız, naçiza-"

Tekin'in cümlesi çalan telefonuyla şak diye bölündü gözleri de en az telefonu gibi şak diye açıldı. Bir sessizlik oluştu. Sanki biri düğmemize basmış gibi hepimiz durmuştuk. Eee şimdi o basan tekrardan basmazsa hiç kıpırdamayacak mıydık?

"Gizem arıyor!" dedi korku dolu bir sesle. Dudakları oynatabiliyorduk, o zaman ben de konuşabilirdim.

"HEY SENİ YERLERRRR YERLEEEER
SENİ HAM YAPAR BU ZİLLİLER
YAYLANMADAN YÜRÜÜÜÜ
YOKSA GÜNAH BİZDEN GİDER"

"Susturun şunu!" diye bağırdı aniden. Vücudunu bir titreme aldı, titreşimdeki telefonlar gibiydi.

Bana niye böyle davranıyordu?

Pınar'ın eli ağzıma kapanırken göz göze geldik. "Şimdi hiç konuşmak yok tamam mı?" ağır ağır başımı salladım. Defne'de bizim yanımıza gelirken tamamen "Tamam sakin ol araba geçmiyor caddede değiliz. Anlamaz dışarıda olduğunu." dedi sakin bir sesle.

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin