Diriltme Taşı

188 12 23
                                    

Au: Harry ormanda Diriltme Taşını kaybetmiyor.

Savaştan sonra ne olduğunu çok hatırlamıyorum ama böyle bir Au görmüştüm yazmak istedim.

İyi okumalar!

________________________________

Savaş sonunda bitmişti.

Harry, on yedi yıllık kısa hayatında ilk defa rahat bir nefes aldı. İlk defa içinde korku, endişe, sıkıntı yoktu.

Ta ki okula geri dönene kadar.

Fred'in, Remus'un ve Tonks'un öldüğünü biliyordu, daha bunları atlatamamışken sayısız sınıf arkadaşı, yoldaşlık mensubu ve minicik çocukları görmek aldığı derin nefeste boğulmasına sebep olmuştu.

"Harry!" Ginny, kesikler ve kan içinde ona koştu, sarıldı. Harry kollarını Ginny'e doladı, onu sıkı sıkı sardı. Yarım saat, bir saat önce bunu bir daha yapabileceğinden emin değildi.

Ginny'e sarılmasıyla dünyasının büründüğü toz pembe, kızın kollarından ayrılmasıyla gerçek rengine geri dönmüştü.

"İyi misin?" Tozlu ellerini yüzüne koyup sormuştu. İyi olabilir miydi? Etrafında ölü yatan arkadaşları, ailesi vardı. İyi olabilir miydi?

"İyiyim." Ginny'nin elini sıkı sıkı tuttu, Voldemort'un öldüğüne kendi gözleriyle şahit olmasına rağmen hala tetikteydi, hala bir mucizeyle dirilmesini bekliyordu.

Ginny ile beraber kayıpların acısını üstlerinde iyice hisseden Weasley ailesine katılmışlardı. Molly ve Percy hala Fred'in başında ağlıyorlardı, George ifadesiz duruyordu. Yerde hareketsiz yatan ikizine bakarken aklından geçenleri Harry değil bilmek, tahmin etmek dahi istemiyordu. Kaldırabileceğine emin değildi.

Onu görür görmez Ron yanına gelip sarıldı.

"Bitti mi?" Ron bir mırıltıdan daha sessiz sormuştu. "Bitti." Ron ayrıldığında Harry'e baktı.

"Sağol Harry."

"Sen de Ron." Ron'dan sonra Hermoine sarılmıştı ona. Ron'un aksine bir şey diyememiş, yalnızca şükür ve isyan arasında gidip gelen göz yaşları dökmüştü.

Harry, yaslanacak bir duvar bulurken Ginny annesinin yanına gitmişti. Yaşlı kadına sarılıp ona eşlik etmişti.

Yaslandığı duvarın soğukluğu ona etrafındakilerin gerçekliğini bir kez daha hissettirmişti. Bunca acı, bunca ölüm, göz yaşı..
Hepsi onun yüzündendi. Onun yüzünden minicik birinci sınıflar, hayatlarının en heyecanlı zamanındaki yedinci sınıflar, ortalığı karıştırma peşindeki ara sınıflar, bir çok yetişkin, anne, baba, kardeş, herkes ailelerine, sevdiklerine veda edemeden ölmüşlerdi.
Hepsi onun yüzündendi.

Elini cebine attı. Hayatı boyunca onu gölge gibi takip eden adamı öldürmekle sorumlu olan asayı çıkartacakken minik taşa çarpı eli.

Diriltme taşı.

Gözü, yerde yatan Fred'e kaydı.

Koşarak büyük salondan ayrıldı. Kalede yıkılmamış, hasar görmemiş olduğuna emin olduğu İhtiyaç Odasının kapısına koştu.

Koridora gelir gelmez açılan kapı, geniş bir odaya dönmüştü. Odanın en aydınlık yerine, ortasına yürüdü. Taşı eline aldı.

Yerde yatan kızılı düşünerek üç kere çevirdi.

"Selam Harry." Fred'in sesini duymuştu.

"Fred!" İstemsizce sarılmak istemişti, sanki bilmiyormuş gibi.

Harry Potter OneShotOnde as histórias ganham vida. Descobre agora