Giriş

46 7 4
                                    

Yeni bir kitaba başlamak her zaman çok heyecanlı hissettiriyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yeni bir kitaba başlamak her zaman çok heyecanlı hissettiriyor. Umarım kitabı seversiniz. Beni bu yolculukta yalnız bırakmayın lütfen.

Keyifli okumalar💞

Oldum olası gece geç saatte çalan telefonlardan nefret ederim sevgili okurlar. Her zamanki melodi kulağıma bu sefer acı çekermiş gibi gelir. Sanki iyi bir haber verme olasılığı yoktur karşıdaki kişinin. Mutlaka canımı sıkacak bir haberle karşı karşıya kalacağımdır hatta. İşte geçen hafta saat 11'de çalan telefonum tam da anlattığım gibi bir konuşmadan ibaret olmuştu.

Öncelikle şunda anlaşalım. Girintisiyle çıkıntısıyla peşinden koşturtan, her zaman başıma olur olmadık işler açan bu hayattan çok bir beklentim yoktur benim. Gerçekten. Hem de bir şekilde iletişimde kalmak zorunda olduğum çoğu insanın beni "baş belası, umursamaz ve inatçı" olarak tanımlamasına rağmen. Ben öyle dışarıdan gözüktüğüm gibi insanlara, dünyaya karşı büyük hırsları olan o insanlardan da olmamıştım hiç. Bu koskoca ve herkesle bir derdi olan hayattan tek bir beklentim vardı benim. O da serbest bırakılmak.

Nasıl bir serbestlikmiş bu diyebilirsiniz elbette,hakkınızdır. Üst komşumun gece gündüz demeden son ses müzik dinlemesini kendine hak görmesi gibi bir serbestlik değil bu örneğin. Gerçi bütün dünyanın duyabileceği bir hoperlörle herkese Linkin Park dinletmek kulağa oldukça güzel geliyor. Yine de ben saygı sınırlarımı oldukça iyi çekiyor ve herkesten de bunu bekliyordum. En sevdiğim şarkıları zorla en yakın arkadaşıma dinletmek gibi kaçamaklar bu katagoriden ayrılıyordu sadece.

Benim dediğim serbestlik, kelimenin tam anlamıyla yalnız bırakılmaktı. Arayanımın soranımın olmaması beni oldukça mutlu ederdi mesela. Nereye gittin,nerden geliyorsun sorularından nefret ederdim. Kafamın estiği yerdeydim. Bir sonraki durağı da tamamen esintinin yönü belirleyecekti.  Ben bu konumu kime nasıl tanımlayabilirdim ki?

Yine de hayatla bu aralar bu konuda aramız iyiye gidiyor gibiydi. En azından ben öyle düşünüyordum. Ama bir süreliğine de olsa gerçekten serbest bırakıldığımı düşündüğüm hayatımda son dakika golü yemiştim. Bütün yaz planım sadece bir telefon konuşmasıyla altüst olmuştu.

Gelecek planlarımın hiçbir köşesinde Türkiye'ye geri dönmek yoktu. Tatil yapmak için gelmeyi bile aklımdan geçirmemiştim hiç. Kendime bir düzen kurmuş, iki senedir o düzenin içinde yuvarlanıp gitmekten son derece memnundum ben. 

Kışın okul için Los Angeles'taydım, yazları da kendimi Akdeniz'in bir köşesine atıp içimi sımsıcak yapan denizin keyfini çıkarıyordum. Her mevsim yazı kovalıyor, durmadan güneşin peşinden koşmaktan ise hiç gocunmuyordum. Babamın attığım her adıma karışabileceği yaşları geçtiğimden beri bu düzen böyle ilerliyordu. Ondan öncesi ise yaz tatili benim için zorla gönderildiğim kamplar ve yaz okullarından ibaret olurdu. Babam nereye derse oraya giderdim,hiçbir zaman fikrim sorulmazdı.

Günışığı ve YakamozWhere stories live. Discover now