2. Yanlış Ellerde Otorite

40.5K 1.8K 842
                                    


Bölüm İki

"Yanlış Ellerde Otorite."

Bölüm Şarkısı: Fleurie - Breathe

Bölüm Şarkısı: Fleurie - Breathe

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bana ait olmayan bir yatakta, bana ait olmayan bir yorganın altında uzanıyor ve artık bana ait değilmiş gibi gelen bu bedenin akıttığı gözyaşlarıyla kendi kendimi yiyip bitiriyordum saatlerdir.

Bütün bu yabancılıkta boğuluyor gibi hissediyordum kendimi. Karmaşık hislerin pençeleri arasında kıvranıyor, kendime salt düşüncelerle eziyetler ediyor ve içimde yükselen bu kaosu, bu alevi sessizce bastırmaya çalışıyordum. Hatırlayamadığım bir geçmişin acısını nasıl hissedebiliyorum bilmiyorum. İsimler, yüzler, bir zamanlar paylaştığımız sevgi, birbirimize verdiğimiz değer ve bağlılık yalnızca puslu zihnimin karanlık köşelerinden fısıldamakla kalırken, onları kaybetmenin acısını nasıl bu kadar keskin bir şekilde yaşayabilirdim?

Artık hiçbir şey bana ait değil.

Gidecek bir yerim, bir kimsem yok; o adam, her kimse ve her ne istiyorsa artık benden, o adam yüzünden bir kimsesizim artık. Geçmişi ve geleceği silinmiş, kaderine terk edilmiş, kaybolmuş biriyim... Ne yapacağım? Beni ailemin ardından bekleyen muhtemel sonu kabul mu edeceğim? Etmeyeceksem de savaşacak hem fiziksel hem de zihinsel gücüm var mı ki? Bir gün aniden kimsesizliğe uyandığım bir dünyada bir başıma nasıl karşı çıkacağım, yaptıklarının bedelini ödeteceğim o adama?

Kaybolmuşluk, yalnızlık, terk edilmişlik, ağır bir yük gibi çöktü bunlar göğsüme. Her geçen saniye karamsar düşüncelerimden beslenen içimdeki boşluk büyürken artık beni de beraberinde, karanlığında yuttuğu boyutlara kadar geldi ve ben ne dersem diyeyim ne şekillerde kendimi avutmaya çalışırsam çalışayım işe yaramadı. Kendimi kandıramıyor, Pollyannacılık dahi oynayamıyordum; o adam yalan mı söylüyor, aslında ailem hayatta ve beni mi arıyor, bütün bunlar şaka mı, bu iyimser düşüncelerin hiçbiri işe yaramıyor, beni sakinleştirmiyordu. O adam söylediğini yapacak birine benziyor ve ben ona inanıyorum. Ailemi gerçekten de katlettiğine inanıyorum. Hatta biliyorum, o bakışların yalan söylemeyecek kadar acımasız bir dürüstlüğü, bir pişkinliği var.

Aynı odadaydım, bir hastane odasına benzeyen sadeliğiyle sinir bozucu gelmeye başlayan odada ve uyandığım yatakta... O merdivenlere nasıl tırmandım bu yaralı halimle ve nasıl kendimi bu odaya attım bilmiyorum, hatırlamıyorum bile. Birkaç saat öncesine dair sahip olduğum tek anı o adam ve o adamın söyledikleri. Sonrası bulanık ve işte buradayım. Hava artık tamamen kararmış ve dışarıda yükselen ayın ışık süzmeleri soluk duvarlara yansımaya başlamıştı. Böylesi sessiz sakin bir geceye rağmen içimde kopan fırtınaların gürültüsünden uykuya dalamıyordum bir türlü. İçimde bir mahkeme salonundaydım, yargıç da bendim yargılanan da ve kendimi suçlayıp duruyordum savunacağım yerde. Bütün bunların suçlusunu bilsem de savaşacak kadar güçlü olamadığım için herkesten önce yine kendimi taşlıyordum.

Lilith'in GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin