Bölüm 12

339 54 4
                                    

Bölüm 12

Ertesi gün Hıfzı öldü. Kalbinin durduğu söylendi. Zaten ölüm hep böyle aniden gelir.

Yıldız, Efsun dul kalınca üzülmüştü ancak Efsun'un böyle bir derdi yoktu hiç. Gayet mutlu görünüyor, Hıfzı'dan bahsedilmesini bile istemiyordu.

Bu yüzden Dilek'ten öğrendiklerine pek şaşırmadı.

"Annem yaptırdı. "diyordu Dilek. "Cinleri Hıfzı'ya görününce kalbi durmuş korkudan belli ki.

Yıldız git gide daha çok korkmaya başlamıştı ama yapacak bir şeyi de yoktu. Dışarı çıkmasına bile izin verilmiyordu. Yıldız'ın annesi gelmişti gelmesine ama Refika Hanım onu içeri sokmamıştı.

Yıldız itiraz edince de "Hıfzı gibi ölmek istemiyorsan sözümü dinle." Demişti.

Yıldız, bunların üzerine bir yardım umuduyla Halis'in karısı Zeynep'i aramıştı, ancak yine bulamamıştı. Odasında bile yoktu.

Bu sırada Haluk, kendi kendine konuşmalarını iyiden iyiye abartmıştı. Sürekli "İzin ver, bırak beni." Diye sayıklayıp duruyordu. Yıldız sormuyordu bile artık. Nasılsa bir şey söylemeyecekti.

Refika o gün Yıldız'ı çağırdı. Karşılıklı kahvelerini içerken yaşlı kadın hiç olmadığı kadar anaç görünüyordu. "Sen de bize uyum sağlamalısın." Diye söze başladı Refika. "Cinlerle dost olursan sana zarar vermezler."

Yıldız onun bu kadar açık sözlü olmasına şaşırdı.

"İnsan olmayanın yardımını istemiyorum." Diye karşı çıktı Yıldız.

"Ama üstünde insan olmayanın verdiği koruyucu kıyafeti giyiyorsun.". dedi Refika gülerek.

"Ne demek bu?"

"Bak, bu evde olanları sana Zeynep'in anlattığını biliyorum. Bu yüzden şaşırma. Ben her şeyi bilirim."

"Zeynep nerede? Ona ne yaptınız?"

"Seni hafife aldım Yıldız. Sen Hıfzı gibi ya da Dilek'in kocası gibi güçsüz değilsin."

"Dilek'in kocasını da mı sen öldürdün?"

"Hayır aptal kız. Hayır." Dedi Refika kahkaha atarak. "Haluk yaptı. Senin kocan. Dilek'in kocasını öldüren Haluk."

"Yalan söylüyorsunuz. Haluk bunu neden yapsın ki?"

"Çünkü ona yapmasını ben söyledim. O aptal adam bu evdeki her şeye burnunu sokabileceğini sandı. Fazla meraklıydı. Bu evde kuraldır. Uyum sağlayamayan veya bizleri üzen herkes gider."

Yıldız öfkeyle kalktı ve akşam Haluk geldiğinde ona da sordu. Kocası hiç karşı çıkmadan kabul etmişti bile. Yıldız hiçbir şey söylemeden Dilek'e gitti ve onun da her şeyden haberdar olduğunu gördü.

"Neler oluyor bu evde? Zeynep nerede?"

"Zeynep artık yok Yıldız anlamıyor musun?" dedi Dilek ağlayarak.

"Ne demek bu? Lütfen her şeyi anlat. Halis'e neler oluyor?"

"Ben bunlardan zarar görmemeni istedim hep. O muskayı bile ben yazdım sana."

"O koruyucu muskayı sen mi yazdın?"

"Evet, elbette." Dedi Dilek göz yaşlarını silerken. "Annemden bazı güçler bana da geçti herhalde." Dedi gülerek. "Ancak ben hiçbir zaman hiç kimseye zarar vermedim."

"Biliyorum Dilek. O muskayı bana vermen bile gösteriyor bunu."

Bu sırada Dilek Yıldız'a dikkatle baktıktan sonra sordu.

"Korunmak için ne yaptın?"

"Nasıl yani?"

"Üstünde görünmez bir kıyafet taşıyorsun, bir pelerin gibi."

"Annen de benzer şeyler söyledi." Dedi Yıldız kafası karışarak.

"O da anlamıştır elbette. Bu güç seni annemden ve cinlerinden koruyor. Cinler sana bu yüzden dokunmuyor artık. Üstünden çekip almaya da kimsenin gücü yetmez. Bu güç muskalardan daha kuvvetli."

"Peki nerden çıktı bu üstümdeki görünmez kıyafet?"

"Annem eminim bunu cinlerinden öğrenmiştir ama ben onlarla iş yapmam. O yüzden bilmiyorum."

Reşat Bey'in KöşküWhere stories live. Discover now