Bölüm 11

420 55 8
                                    


Bölüm 11

Aradan 15 gün geçmişti. Bu süre boyunca ev halkı Yıldız ile pek uğraşmamış, Yıldız olağanüstü hiçbir hal yaşamamış hatta Refika hanım bile Yıldız'a iyi davranarak onu şaşırtmıştı.

Kahvaltıdan sonra tüm kadınlar hep birlikte kahve içiyorlardı artık. Bu kahve sohbetleri -ki buna pek sohbet denemezdi çünkü herkes sessizlik yemini etmiş gibiydi- Yıldız'ın sevmeye başladığı bir şeydi.

Hala o kadınların onu dövmesini unutmamıştı ama yapacak bir şeyi de yoktu. Evine gitse babası onu geri gönderecekti.

"Erkekler kendi çekmedikleri acılar konusunda vurdumduymaz olur." Bu sözü annesi söylemişti Yıldız'a.

"Bir kaç seneye Dürdane de evlenir artık." Dedi Refika Hanım kahve içerlerken. Bu kahve sohbetlerinde 11 yaşındaki Dürdane de vardı.

"Elbette anne." Diye katıldı ona Belkıs.

"Fakat Dürdane daha çok küçük." Dedi Yıldız. "Henüz 11 yaşında değil mi?"

"Sen neden karışıyorsun ki?" dedi Dürdane kaşlarını çatarak. "Herkesin kaderi seninki gibi mi olacak?"

"Ne demek bu?" diye sordu Yıldız şaşırarak. Hep tatlı bir kız olan Dürdane'den bu çıkışı beklememişti.

"Bir şey demek değil." Dedi Ferhan araya girerek. "Dürdane artık olgun bir kız. Adet gördü. Artık o bir hanımefendi."

"Evet." Dedi Dürdane Yıldız'ın asla anlam veremediği bir gururla. "Neredeyse 20 gün kadar olacak."

"Hastalanmıştın hani o zaman mı?" diye sordu Yıldız. O sırada Refika kahve fincanını sehpaya o denli sert bıraktı ki gül desenleriyle süslü güzelim fincan paramparça oldu.

"Bugün Dilek adadan dönüyor." Dedi Refika Hanım. Sonra Dürdane'ye dönerek fincan kırıklarını gösterdi.. "Kalfalara söyle de temizlesinler şu pisliği.

Dürdane babaannesinin lafını ikiletmeden ayağa kalktı.

"Dilek dönüyor öyle mi?" diye sordu Yıldız. "İnşallah daha iyidir."

"Kötü değildi ki." Diye karşılık verdi Efsun. "Onu nereden çıkardın?"

Yıldız karşılık vermeye çalışmaktan vazgeçmişti. Bu ailenin eğer bir şey olmamış gibi davranmak istiyorlarsa karşı çıkmanın faydası yoktu.

Öğleden sonra Dilek geldiğinde Yıldız ona sarılmak istedi ama Dilek ruh gibiydi. Herkese öylesine bir selam verdikten sonra odasına çekildi. Refika Hanım da özellikle Yıldız'a bakarak kimsenin Dilek'i rahatsız etmemesini tembihlemişti.

Pekala diye düşündü Yıldız. Ben de Halis'in karısı Zeynep'i bulurum. Aklındaki sorulara cevap bulması gerekiyordu. 15 gün boyunca Zeynep'i bulamamıştı. Odasına girme çabaları sonuçsuz kalmıştı. Halis ile konuşmaya çalışmak bile gereksizdi. Adam zar zor yürüyor, yiyor hatta nefes alıyordu.

Yıldız tekrar Zeynep'in odasına girmeye çalıştı. Seslendi. Ancak faydasızdı. Bir yandan da fazla ses çıkarmamaya gayret ediyordu çünkü diğerleri ona kesin kızardı.

Sonuç alamayınca odasına çekildi. Neyse ki artık doğaüstü varlıklar duymuyor ya da işitmiyordu. 15 gündür huzuru ve keyfi yerindeydi. Yatağa uzandı ve uyuyakaldı. Akşamüzeri büyük bir patırtıyla uyandı.

"Seni ahlaksız. Seni adi herif!"

Efsun'du bu. Kocası Hıfzı'ya bağırıyor olmalıydı. Odadan çıktığında herkesin odadan çıktığını ve kavgalarını dinlediğini gördü.

"Neler oluyor?"

"Ne olacak." Dedi Ferhan ters bir tavırla. "Hıfzı bey kendisine dost tutmuş. Efsun da bunu öğrendi."

"Neler göreceğiz." Daha diye söylendi Reşat Bey odasına dönerken.

O sırada Efsun odasındaki bütün vazoları kırıyor, çığlıklarıyla evi inletiyordu.

"Hıfzı şimdi yandı." Dedi Kamer gülerek.

"Efsun ona okkalı bir ceza verir artık." Diye devam etti Adnan.

"Evet. "dedi Dilek sinirle. "Siz işkence etmeyi iyi bilirsiniz." Ardından hışımla arkasını dönüp odasına girdi.

"Hak edene hak ettiği verilir bu evde." Diye mırıldandı Belkıs.

"Hıfzı, büyük bir yanlış yaptı." Dedi Refika son noktayı koyarken. "Ama cezasına Efsun karar verecek."

Yıldız ürperdi. Elbette Hıfzı'nın kendisine dost tutması korkunçtu ama Hıfzı'ya ne ceza verilecekti?

Reşat Bey'in KöşküHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin