52.BÖLÜM~Konuşma

En başından başla
                                    

Kaan ve Eren beni eve bıraktıklarında bir ruhtan farklı olduğum söylenemezdi. Eve girdim, bir şeyler söyledim, oturma odasına girdim ve koltuğa uzanarak televizyonda oynayan diziye anlamsız bakışlar atmaya başladım. Fakat daha sonra kanalı çevirdiğimde gördüğüm magazin haberi ağzımın iki karış açılmasını sağladı. Ünlü iş adamının oğlunun yarattığı skandal...
Her şey magazine sızdırılmıştı.
Tüm haber sitelerinde o kavganın görüntüleri, altında da şiddete başvuran bir avukat temalı yazılar yazıyordu. İçimde tarif edemediğim bir öfke vardı. Erhan Bey'in Bora'yı dinlemediğine bir kere bile onu anlamaya çalışmadan bağırmaya başladığına emindim. Her ne olursa olsun bir açıklaması olabileceğini düşünmemişti.

Nasıldı? İyi miydi? Hâlâ sinirli miydi? Dudaklarımı dişleyerek kararsızlıkla telefonumu elime aldım ve Ereni arayarak telefonu kulağıma yasladım. Telefon iki üç kere çalmış ardından açılmıştı.

"Selam." Gereksiz enerjik sesim daha şimdiden her şeyi fazlasıyla belli etmişti.
Vallahi geri zekalı. Ben dayanamıyorum burada.
Sensin gerizekalı.
Sonson gorozokolo. Sen önce deli gibi iç sesinle konuşmamayı öğren.

"Yanında değilim güzellik yalnız kalmak isteyecektir. Telefonlarımızı açmıyor." Sessizlik bedenimi ele geçirirken Eren'den de haber alamamanın verdiği üzüntüyle omuzlarımı çökertip saçlarımı karıştırdım.

"Anladım... tamam o zaman... teşekkürler görüşürüz."

"Görüşürüz üzme kendini."

Telefonu kapattığımda kızların tuhaf bakışlarını üstümde hissedebiliyordum. Ben Yiğitle sevgiliyken ona ulaşamadığım zamanlarda böyle telaş yapmaz bir işi  vardır diye düşünürdüm bu duygular bana çok yabancıydı.
"Bora çok olgun biri Masal endişelenmeyi keser misin? İyidir eminim." Kumal sakince konuştuğunda sıkıntıyla bir nefes çektim ciğerlerime.
"Sadece merak ediyorum. Babasıyla zaten arası iyi değildi. Bir de bu iş yüzünden berbat hale geldi."

"Anlamıyorum ki pamuk gibi adam Bora, huysuz amca niye böyle yapıyor." Açelya ellerini yanaklarının iki yanına yaslayarak bana bakarak konuştuğunda bilmem dercesine omuz silktim.

"Birde sen arasan... Belki açar." Kumsal'ın önerisi bana da mantıklı gelmişti fakat emin olamıyordum. Dediklerinde bir nebze haklıydı ona onu istemediğimi bu ilişkiyi istemediğimi söyleyerek zaten iyice kırmıştım tekrar ona yakın davranıp duygularıyla oynamak istemiyordum fakat bu benim elimde olan bir şey değildi. Deli gibi merak ediyor, nasıl hissettiğini öğrenmek, yanında olmak, ona iyi gelmek istiyordum. İstiyordum fakat beni tutan bir şey vardı ve bu şey beni aşırı derecede bunaltmıştı. Hızlıca ayağa kalktığımda kızların şaşkın ve 'ne yapıyor bu?' bakışlarını umursamadan portmantoya ilerleyerek ceketimi aldım.

"Kızım nereye?" İkiside arkamdan beni takip ederken "Hava alacağım." diyerek ceketimi giydim. Biraz yürüsem iyi gelecekti.

"Ben de Angelina Jolie."
Açelya kendi ceketine uzanırken Kumsal da kendi kot ceketini aldığında spor ayakkabılarımı giyerek evden çıktım. Eğer şimdi çıkmasaydım kesimlikle Borayı arardım ve bu bir hata olurdu. Gerçi en büyük hata bizdik ya...

Bomboş sokakta gecenin karanlığı yavaş yavaş çökmeye başlamıştı. Kimse yoktu sessizlik vardı fakat eksik bir şeyler o sessizliğin huzurlu olmasını engelliyordu.

"Biz şimdi ne yapağız sensiz? Sen gidersen biz de üzüleceğiz, sadece Bora değil ki. Ben bebeklik arkadaşımı hiç görmeden nasıl duracağım." Açelya sıkıntıyla konuştuğunda koluna girmiş başımı başına yaslamıştım. Diğer koluma  girmesi içinde Kumsala uzattığımda üçümüz kenetlenmiş bomboş yolda yürümeye başlamıştık.

KOKUNUN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin