5(Beş)

13 1 0
                                    


Yeni bir bölümle karşınızdayım. Bir şans verip oylarsanız çok sevinirim♡☆♡

"Hangi yemeği seçtin" denizin sesi ile kafamı yarım saattir kaldırmadığım italyan menüden kaldırıp denize baktım sırıtıyordu pişkince.

Evet lüks bir italyan restorantına gelmiştik içerisi oldukça doluydu rezerve edilmiş dört kişilik masaya karşılıklı oturmuştuk. Deniz menüyü isterken yanımıza denizin bana yemekte bize eşlik edicek çift gelmişti. Denizin okuldan olan arkadaşı ve sevgilisiymiş öyle demişlerdi.

Denizin arkadaşıda kendisi gibi sarışın uzun boylu şımarık küstah biriydi. Yanımda oturan sevgilisi ise benden on santim uzun açık mavi mini elbiseli siyah topuklu ayakkabılı saçları maşalı yüzünde bir ton makyajlı burnu havada birisiydi.

Yıldızımız hiç tutmamıştı sadece merabalaşmıştık aynı şey deniz ve arkadaşı içinde geçerliydi. Bir an önce burdan gitsem iyi olucaktı.

"Eğer anlamadıysan ben çevirebilirim isimleri bak bu körili mak-" "anladığıma emin olabilirsiniz yardımızına ihtiyaç yok" diye kızın bilmişlik akan cümlesini kesmiştim. Anında bozulan kız denize bakmıştı. Hayırdır şekerim şikayet mi ediyorsun bakışlarınla. Ama unuttuğun bişey var denize şikayet etsende umrumda olmaz. İlk ve son yemek umarım ki birdaha karşılaşmıyıcaz.

Deniz"seçtin mi esin. Garson" diye seslendi. Hafifçe kafamı salladım. Her ne kadar bişey yemek içmek istemesemde öylece boş boş oturmak istesemde olmazdı. Garson yanımıza gelerek siparişleri alamaya başladı. İlk önce ismi merve olan kızın et soteli makarna siparişini aldı ardından mervenin sevgilisi alperenin Caponata kısaca bizim şakşuka yemeğine benzeyen yemeğin siparişini aldı. Ardından denizin Lazanya siparişini aldı. " Bir tane alkolsüz Spritz lütfen" dememle masadaki tüm gözler beni buldu "yemek sipariş etmeyecek misin" denizin sorusu ile ona baktım kafamı iki yana sallıyarak "aç değilim size eşlik etmek adına Spritz içicem hoş içmesemde olur" diye cevapladım. Deniz sadece kafa sallamakla yetindi. Garson 10 dakika içinde sipraişlerimizin geliceğini söyleyerek yanımızdam uzaklaştı.

Merve"ne okuyorsun esincim yoksa sende deniz gibi su bölümü mü okuyorsun" demesi ile gülmemi tutamayarak saldım. Ne kadar farklıydı ismi deniz okuduğu bölüm su bölümü. Mesleği küçümsemiyordum sadece deniz gibi birinin su bölümü okuyacağı aklımın ucundan geçmezdi o kadar.

"Anadolu okuyorum ben" diye cevapladım. Ve mervenin sazan gibi atladığı o anı izlemek keyifliydi "bende aşçılık okuyorum" dedi kendini beğenmiş şekilde. Yandan bakıp "sormamıştım" diyip masadaki sudan bir duyum içtim.  Mervenin havası kaçmıştı sinirle ve kıskançca bana bakıyor ardından sevgilisine ve denize bakıyordu. Deniz ise sırıtıyordu. Çokta tın. Bende bu gece bu masada huzur bırakırsam benim adım esin değil.

Beni getirdiğine bana yazdığına pişman olucaksın deniz.

Alperen"siz nasıl tanıştınız seni daha önce görmedim ben hiç esin" diye sorması ile göstermelik bir şekilde tebessüm edip "normal görmemen zorla tanışmak zorunda kaldık oysa denizi görmeden önce iyi giden bir hayatım vardı. Burayada zorla geldim şuan oturuyorsam denizin zoraki isteği olan yemeği yiyip gitmek için. Ben yokmuşum gibi davranın" diyip kafamı sağa çevirdim sanki etrafa bakar gibi durup yanağımda olan el izini görmelerini sağladım.

Denizin kaşları çatılırken alperenin bakışları hâlâ yanağımdaydı. Keşke bu tür konuşmaları eceye murata ve amcamla yengemede yapabilseydim.

Masaya sessizlik hakimdi merve bile konuşmamıştı herkez yemeğine odaklanmış gibi duruyordu dışarıdan görenler için. Ama öyle değildi. Denizin ve alperenin bakışları genellikle yanağımda veya kolumdaki morluklardaydılar. Umrumdamıydı tabiyki hayır.

Mor SümbülWhere stories live. Discover now