18.Bölüm~ (FİNAL!)

Start from the beginning
                                    

"Aman ne haliniz varsa görün yaa" dedi Suho içeri girerek. Chen de son bi bakış daha atıp Suho hyungın peşinden içeri girdi. Jongin onlar gidince bana dönüp gülümsedikten sonra sarıldı. Geri çıkıp şöyle bi süzdüm. Siyah dar pantolon, mavi-siyah kareli bi gömleğin içine giydiği siyah düz kemik badi, şekil verip yana yatırdığı yumuşacık duran saçlarıyla mükemmeldi.

"Bence yeterince süzdün" diyip kolunu omzuma attı. Bahçe kapısından çıkınca karşımda arabayla karşılaştım. Araba mı dedim? Karşımdaki beyaz lamborghini'ye "araba" demek hakarete girerdi sanırım.

"Senin mi?" kafasıyla onayladı

"Neden hiç kullanmıyosun öyleyse?" kapısını açıp önce benim girmemi bekledikten sonra kendisi de bindi. Kış yavaş yavaş gelmeye başladığı için hava soğumaya başlamıştı. Arabaya girince içinin sıcacık olmasıyla mayıştım

"Araba kullanmayı pek sevmiyorum." Hıı bu arabaya zarar gelmesinden korkuyorum deme de .

"Nereye gidiyoruz"

"Soğuk bir yere" şeytani bi şekilde sırıttı

~~~

"Ciddi olamazsın, dağ evi mi?" arabanın durduğu yere bakınmaya başladım. Ucu bucağı belirsiz ormanda tahta bi evden başka ev yoktu. Yol burada bittiği için arabayı evden 30-35 metre uzakta durdurdu. Hava burada daha bi serindi ve ince kıyafetimle üşümüştüm. Tecavüz mü edecek yoksamsı?

"Neden sence de çok dinlendirici değil mi?"

"Yaa donarak ölmek en dinlendirici ölümdür." diyip gözlerimi devirdikten sonra eve doğru yürümeye başladım. Arkadan yetişip sarıldı. Tek beden halinde eve girdik.

"Üst katta, koridorun en sonundaki oda yatak odamız. Gidip kalın bir şeyler giy. Ben de arabadaki yiyecekleri falan alacağım" diyip tekrar dışarı çıktı. Kolumu kendime sarıp ısınmaya çalışarak dediğini yapıp üst kata çıktım.

Koridorun sonundaki odaya girince dediği şey tekrar kafamda yankılandı "YATAK ODAMIZ" WTF??!!

Tek yataklı oldukça sevimli odaya baktım. Sonra tekrar üşüdüğümü hatırlayı dolaplara yöneldim. Dolabı açtığımda benim kıyafetlerim-bunları ne ara getirdi?-ve onun kıyafetleri yan yana asılıydı. Böyle bakınca evli bir çiftmişiz gibi hissetmiştim.

Kalın olan kıyafetlerimden seçip yatağın üstüne koydum. Dolabı kapatcakken Jongin'in kıyafetlerinin olduğu bölümden gri yün bi hırkayla krem rengi yün kazak dikkatimi çekti. 2'si arasında seçim yapamıyordum.

İçimden kazağı almak geçiyordu ama onu giyersem Jongin "Yahh benim kazağımı giymişsin, geri ver" diyip kazağı üstümden çıkarabilirdi. Aynı şeyi hırkaya yapsa bir şey olmazdı ama kazağa yaparsa fena şeyler olabilirdi. Kafamı hızlıca sallayıp hırkayı alıp dolabı kapattım.

Kıyafetleri giydikten sonra alt kata indim. Jongin yiyecekleri dolaba yerleştiriyordu.

"Tamam ben yerleştiririm, sen gidip kalın bir şeyler giy üşüteceksin" dedim. Ayağa kalkıp dudağıma hızlı bi öpücük kondurduktan sonra

"Peki hayatım" diyip koşarak mutfaktan çıktı. Arkasından bağırsam da o gittikten sonra yüzümde bi gülümseme olmuştu. "hayatım" dedim onu tekrar ederek. Aptal gibi 2-3 dakikadır olduğum yerde sırıtırken dolabı yerleştirmediğimi fark edememiştim.

Jongin'in merdivenlerden gelen ayak seslerini duyunca hızlıca kendime gelip büyüyle yiyecekleri dolaba yerleştirdim. Dolabın kapağını bilerek açık bırakmıştım. Onu kendim kapatıp elimi sanki çok iş yapmış gibi birbirine sürttükten sonra

"Bitti" dedim. Sonra kapıya dönüp Jongin'in beni izlediğini gördüm. Sanki hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi "Ohh geldin mi?" dedim. Bu oyunculukla oscar'a aday olabilirim sanırım. Şöyle durup giydiği kıyafete bakınca kızarmama engel olamadım. Krem rengi kazağı giymişti. O kazağı çok sevmiştim ama içinde adamı daha çok seviyordum.

~~~

Beraber yaptığımız beceriksiz yemek deneyimlerimizi yedikten sonra şöminenin önüne geçtik. Jongin şömineyi de büyüyle değil kendi yakmıştı. Yemeği de aslında büyüyle yapmamıştık.

Büyü yapmama kuralımızı ihlal etmiş gibi hissediyordum. Gerçi öyle bi kuralımız da yoktu ya neyse

Şömineyi yakıp yanıma geldi. Battaniyenin bi ucunu açıp ona yer açtım. O da usulca yanıma sokulup bataniyeyi kapattı. Kafamı omzuna koydum. Sonra bir şey hatırlamış olacak ki ayağa kalktı

"Nereye?" kapıdan çıkarken seslendim. Bi süre sonra nefes nefese geri geldi. Yanaklarının ve burnunun kıpkırmızı oluşundan dışarısının geceleyin daha çok soğuk olduğunu tahmin edebilmiştim. Arkasında bir şey saklayarak koşarak önüme çömeldi

"N-ne yapıyosun?" yerdeyken gözlerime baktı

"Sana bir teklifi yapmadığımı fark ettim. O yüzden bi kaç teklif yapıp hatamı telafi etmek istiyorum" Biraz eğilip yüzüne yaklaştım. Boşta olan elini yanağıma koydu

"Sevgilim olur musun?" omoo ben bu çocuğu yerim. Hafifçe kafamı salladım

"Peki hayatımı beraber devam ettireceğim kişi olur musun?" gülümsememi bozmadan tekrar hafifçe kafamı salladım. Sonunda arkasındaki şeyi önüme getirdi.

"Peki evleneceğim adam olur musun?" kutuyu açınca şöminenin ışığıyla parlayan yüzük çıktı meydana. Böyle şeylere hiç merakım yoktu ama o an gerçekten mutluluktan ölmek istedim. Kafamı yine hafifçe sallayınca yüzüğü parmağıma taktı. Sonra yavaş yavaş dudaklarıma yaklaşıp yavaş yavaş dudaklarımı öpmeye başladı. Zar zor dudaklarından ayrıldım

"Bir şeyi sormayı unuttun aptal!" dedim gülümseyerek. Yine gözleri şaşkınlıkla açıldı

"Ohh neyi?"

"Çocuğumun babası olur musun demeyi unuttun." Dememle yüzüne çapkınca bi gülüş yerleşti.

"Çocuğumun babası olmanı istemiyorum" gülümsemem yüzümden kayboldu. Çocuk istemiyo muydu? Normal insanlarda erkeklerin doğurganlık özelliği yoktu ama biz cadılarda vardı. Bir çocuğumuzun olduğunu hayal etmiştim hep. Kalkıp yanıma oturduktan sonra yavaş yavaş üstüme abanmaya başladı. Ben de mecburen kanepeye yattım. O da üstüme çıktı

"Çocuğumun babası olmanı istemiyorum şapşal. Çocuğumun annesi olmanı istiyorum." Dudaklarıma hafif bi öpücük kondurup cevabımı almak için geri çekildi. Ben de gülümseyip kafamı salladım. Sen mutlu olacaksan anne de oluruz ulan!

"İznim var o zaman?" dedi.

"Neye?"

"Çocuk yapmamıza" yahh bu çocuk! Baştan kaşlarımı çatsam da sonradan nefesimi verip yine kafamla onayladım. Yine dudaklarını dudaklarıma gömdü. Ellerimi ensesine koyup kendime daha fazla çekince durdu. Ne oluyo derken battaniyeyi üstümüze çekti

"Ne oldu?"

"Sanırım biriler bizi izliyo" diyip tekrar işine devam etti

*Son*

WITCHES√Where stories live. Discover now