Harry ,Louis'nin sessiz kalmasına hayret ediyordu.Sinirden kalbi hızla çarpıyordu.

Elleri arkada sessizce orada dikiliyordu ve Harry'e en ufak bir açıklama yapma zahmetinde bulunmuyordu.

Harry artık çığrından çıktı ve Louis'i sertçe duvara ittirdi.

"Cevap ver Louis!" ittirdiği anda Louis duvara yapıştı ve kırılma sesi duyuldu.

Harry yere baktıgında şarap şişesinin kırıldıgını gördü.Parçalara ayrılmıştı.Yer kan kırmızısı ile bulanmıştı.

Şişenin uç kısmında kırmızı bir kurdale bile vardı.

Harry şaşkın ve mahcup gözlerini Louis'e çevirdiğinde Louis'nin biraz önceki sakin görüntüsünden bir eser kalmamıştı.Kaşlarını çatmıştı ve burnundan soluyordu.

"Öz-özür dilerim.Ben isteyerek yap-"

"HARRY!" Louis'nin bağırmasıyla Harry irkildi.

"Biraz sus."

Harry Louis'nin daha sessiz ses tonunu kullanmasından onun sinirini bastırmaya çalışdığını anlamıştı.

Yavaş adımlarla mutfaga girdi ve su şişesini çıkardı ve bardağa doldurup içti.

Ordan çıktı ve banyodan elinden fırça alıp geri geldi.

Harry'de onu izliyordu.Louis'nin hala sinirini hissediyordu.Gergin hava çok bunaltıcıydı.Eğildi ve kırıkları toplamaya başladı.Hala konuşmuyordu.

Harry, Louis'nin yanına gitti.

"Yardım edeyim." diyip eğildi ve parçaları almaya kalkıştı.

Louis onu ittirdi.

"Dokunma!"

Ahh Harry bugün çıldıracaktı.

"Senin neyin var!" dedi Harry.

Louis eğildiği yerden sinirle kalktı.

"Asıl senin neyin var?!"

"Beni eve kilitleyip gidiyorsun ve hiçbir açıklama dahi yapmıyorsun!"

"Seni eve kilitledim çünkü SENİN BURADA KALMANI İSTEDİM!" elindekileri tekrar yere fırlattı. "Eger kapıyı açık bıraksaydım sabah gidecektin!"

Derin bir nefes aldı.

"Ve bir daha asla bana sana deger vermediğimi söyleme.Çünkü deger veriyorum.Seni umursuyorum.Burada kalabileceğini düşünmüştüm.Sana bunu sormak istiyordum.Belki biraz mutlu olursun dedim.Ama sen her seferinde bir ergen gibi davranıyorsun.Bunu düşünmekle büyük bir aptallık ettim."

Harry yutkundu.Canı yanıyordu.Her ne kadar dayanmasına rahmen şaşkınlıktan açılan kırmızı dudaklarına tuz tadı geldi.

Aglıyordu.

"Ağlama.Benim hatam.Bu kadar çocuk olabileceğini tahmin edememiştim."

Harry'nin diyecek birşeyi yoktu.O yüzden susmayı tercih etti.

Louis kapıya doğru gitti.Kapıyı sonuna kadar açtı.

"Al....git Harry.Özgürsün."

Harry Louis'e bakmayı kesti.Başını önüne eğdi ve salladı.Elleriyle gözündeki yaşları sildi.Burnunu çekti ve tuttuğu nefesini dışarıya versi.Etrafa baktı.Ceketini alıp kapıya dogru gitti.Gözleri yere bakarak geldi ve Louis'nin yanında durdu.Ona baktı.

Suratı üzgün görünmüyordu.Her nasıl yapıyorsa bunu belli etmiyordu.

Ağzını bir şey söylemek için açtı.Daha sonra kapıdan yürüyüp gitti.

Arkasından "Eger bir daha sarhoş olursan,buraya gelme." dendi ve ardından kapı örtünme sesi duyuldu.

Harry haklıyken haksız duruma düşmüştü.

Dünyanın en büyük aptalıydı.

Merdivenlerden indi,herşey daha berbat bir hal almıştı ve suçlayabileceği kendinden başka biri yoktu.

Ve o gece sadece kırılan şarap şişesi değildi.

Üzgünüm, sevgilim.

Seni hayal kırıklıgına uğrattığım için.

Üzgünsün, seni mutsuz ediyorum.

Pekala, bu günlerde deniyorum.

Bu zor, inan bana, ben denedim.

Ama yağmur ikimiz için yağmayacak.

Güneş ikimizin üzerinde parlamayacak.

İnan ki bunun başka türlü olmasını isterdim.

AYYYY BUGÜN İLHAM KUSUYORUM GJDDKKDSHLNFY BİR GÜNDE İKİ BÖLÜM.
ÖNCEKİ BÖLÜM KISA OLDU DAYANAMADIM HIZIMI ALMIŞKEN BİR BÖLÜM DAHA YAZAYIM DEDİM.

BANA KÜFRETMEYİN HEYECAN KATIYIM BİRAZ DEDİM.
HARRY'E ÜZÜLÜYORUMM AMA KURGU BU.

EMEĞİME KARŞILIK VOTE VE YORUMU FAZLA GÖRMEYİNN HEPİNİZİ ÖPÜYORUM.

SUNSHINE(Larry Stylinson)Where stories live. Discover now