22-✴YENİ ARKADAŞ✴

ابدأ من البداية
                                    


"Merhaba ben de Efsun tanıştığımıza memnun oldum."

"Ben de seninle tanıştığıma memnun oldum. Senin duru güzelliğinden gözlerimi alamıyorum çok güzelsin Efsun."

"Teşekkür ederim. Sizinde benden kalır yanınız yok."

"Ah! Evet haklısın. Sıkı bir spor yapıyorum. Sağlığıma dikkat etmem gerekiyor. Malum yaşlanıyorum."

"Hayır, hiçte yaşlanmıyorsunuz aksine daha da güzelleşiyorsunuz."

"Yavuz beni keşke daha önceden çağırsaydın. Bu tatlı kızla bir ömür geçirebilirim." Diyerek hafifçe gülmüştü.

"Hiç yoktan iyidir. Doğru zamanın gelmesi gerekiyormuş."

"Haklısın Yavuz."

"Neyse, ben gidip bir duş alacağım siz konuşun, tanışın birazdan gelirim."

"Tamam." Yavuz oturduğu yerden kalkıp gülümseyerek, gözlerime bakmış, ardından yanımdan geçip, kısa bir süre sonra duyduğum kapanma sesiyle Yavuz'un her gece uyuduğu odaya girdiğini anladım. Bakışlarımı tekrar karşımda oturmuş ışıltılı gözleriyle beni izleyen Birşah hanıma çevrilmişti.

"Efsun umarım sana gözlerimi ayırmadan baktığım için yanlış anlamıyorsundur. O kadar güzelsin ki gözlerimi senden alamıyorum."

"Hayır sorun değil. Ben de size bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum." Deyince ikimiz aynı anda gülmüştük.

"Kaç yaşındasın Efsun?"

"Ben yirmi yaşındayım efendim ya siz?"

"Öncelikle Efsuncum bana efendim demeni istemiyorum. Bana abla demen yeterli ve otuz üç yaşındayım tatlım."

"Peki Birşah abla. Daha çok gençsiniz. Lütfen kendinize yaşlanıyorum demeyin."

"Tamam, tamam dediğini yapacağım. Ben yaşlanmıyor aksine gençleşiyorum oldu mu?" Derken bana büyük bir gülümseme bahşederken bende ona 'oldu' diye karşılık vermiştim.

Bir süre ikimizde oturup birbirimizi daha yakından tanımak adına sorular sorup durmuştuk. Ona kimsemin olmadığını, bu hayatta annem, babam olmadan yaşamaya çalıştığımı, neler sevip ne sevmediğimi söylemiştim. O ise benim yaptığım gibi kendisinden bahsetmişti.

Kendisi iki çocuk annesi, eşi de tesisatçıymış. Birşah abla ise evlerde temizlik ve yemek işleriyle uğraşıp iki çocuğunun okul masraflarını çıkaracak kadar ne iş bulursa çalışıp duruyor, bu arada kendisine bakmayıda ihmal etmiyormuş.

Artık burada çalışacağı için para sıkıntısı çekmek zorunda kalmayacakmış çünkü Ali'nin ödeyeceği maaş onun iki ayda çalışıp kazanabileceği paranın iki katını verecekmiş. Birşah ablanın bu mutluluğunu gözlerinde görebiliyordum. Öyleki onu böyle mutlu görmek beni de mutlu etmişti. Bu devirde para kazanmak gerçekten çok zordu.

Biz konuşmaya dalıp derin bir sohbet içerisine girmişken Yavuz'un sesiyle konuşmamız bölünerek, ona bakmıştık.

"Bakıyorumda siz iyice kaynaşmışsınız."

"Evet, Efsun hem güzel hem de sohbetine doyum olmuyor."

"Ya abla deme öyle utanmama neden oluyorsun."

"Gerçekler Efsuncum gerçekler."

"Kızlar ben açım ya dolapta ne var?"

"Dolapta yiyebileceğin pek bir şey yok ama istersen hemen yaparım. Zaten hava karardı. Akşam yemeğini yapmalıyım."

"Buna hayır diyemem ama Efsun senin bu evde yemek veya iş yapman yasak. Sabah arabada Ali'nin bana söylediği tehditler hala aklımda."

"Efsun yapamıyorsa ben yaparım."

TUTSAK  حيث تعيش القصص. اكتشف الآن