C

90 11 17
                                    

Yine, yeniden kabuğuma çekilmiştim. Ne yapmam gerektiğini, ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Aptalın tekiydim. Gerçekten de öyleydim.

Üç gündür evden hiç çıkmamıştım. Hiçbir şey yapamıyordum. Günde sadece bir öğün bir şey yiyebiliyordum o da hızlı hazırlanan şeylerden ibaretti. Kafamı iyice toparlamak için eve alkol sokmamaya karar vermiştim. Düzgünce düşünecektim.

Gözlerimi ayağımın ucuna kıvrılıp uyku moduna geçen miniğime çevirdim. Bir yandan sigaramı yakarken bir yandan da onun düzenli nefes alışverişini izliyordum.

Jimin ile olan konuşmamızdan sonra bir süre kendime gelememiştim. Kendimi anlamak için çok zorlamışsam da tam olarak bir kanıya varamamıştım. Soluğu Nicolas'ın yanında aldığımda bana her şeyi anlatmasını kesin bir dille emretmiştim.

Kısaca Jimin'in bana söylediği şeylerden bahsettiğimde gerildiğini fark etmiştim. Bir boklar döndüğü kesindi.

Tam olarak her şeyi bilmediğini söylediğinde ona inanmamıştım ancak tekrar tekrar söylediğinde inanmaktan başka çarem kalmamıştı. O gece zehirlendiğim için hastaneye kaldırıldığımı sanarken tüm ilaçları içip kendimi öldürmeye çalıştığımı öğrenmiştim. Üstelik hiçbir şey hatırlamıyordum.

Jimin evde olmadığı için Nicolas benimle evdeymiş. O sıralar ağır bir depresyon yaşıyormuşum ve kimseyle konuşmuyor, yataktan kalkmıyor, evden çıkmıyor, saldırgan hareketler sergiliyormuşum, elbette ilaçlarımı da içmiyormuşum.

Bunları bile hatırlamıyordum. Kim bilir daha neler yapmıştım.

Anlattığına göre birden yatağımdan kalkıp Nicolas'ı evden kovmaya çalışmışım. İlk başta bana karşı dirense de bir çırpıda onu evden çıkartmışım. Daha sonrasında kapıyı her yerden kilitleyip etrafı dağıtmışım. Dışarıda bekleyip kapıyı açmam için bana dil dökse de dinlememişim.

O sırada Jimin ile kapıda karşılaşmışlar ve Jimin, Nicolas'ı evine yollayıp benimle ilgilenmek için yanından ayrılmış. Yalnızca bu kadarını bildiğini söylediğinde hatırlamıyor olmama çok şaşırmıştı. Gerçekten de hiçbirini hatırlamıyordum.

Birkaç saat sonra Jimin onu arayıp hastanede olduğumuzu söylemiş. O hastaneye vardığında çoktan midem yıkanmış ve yoğun bakıma alınmışım. İki gece yoğun bakımda kalmışım çünkü neredeyse ilaç kanımın tümüne karışmak üzereymiş.

Daha sonrasında normal odaya alınmışım. İlaçlarımın düzene girebilmesi ve etkisini gösterebilmesi için ilk iki gün sakinleştiricilerle uyutulmuşum. Üçüncü günün sabahı Jimin, Nicolas'ı arayıp yanımda onun kalmasını istemiş. Sebebini söylememiş, yalnızca gitmiş.

Sonrasını da zaten hatırlıyordum.

Doktorum hastaneye yatmamı istemişse de sonrasında daha iyi olduğum kanaatine varmış. Çünkü gerçekten de öyleydi. Hastaneden çıktığımda iyiydim. Jimin'in gittiğini görene kadar sürmüş olsa da iyiydim. Depresif olsam da başa çıkabilmiştim.

Peki Jimin ile ne yaşamıştık?

Nicolas bana bildiği her şeyi anlattığında ilaçlarım konusunda neden bu kadar hassas davrandığını anlamıştım. Artık taşlar biraz daha yerine oturuyordu.

O gecenin üstünden geçen üç gün boyunca kendimi bir şeyleri hatırlamak için zorlamıştım fakat sürekli boşluğa düşüyordum. Hastanedeki son günümden önceki hiçbir şeyi hatırlamıyor olmam beni gerçekten boşluğa düşürüyordu.

ARAF • YoonMin Where stories live. Discover now