Emir'in ruhu

630 55 34
                                    

Emir

Zaman zaman bu boktan hayatımin çekilmez olmasına lanetler eder kendime tutunacak sebepler ararım..
Bu benim için kendimle oynadığım gizli bir oyundur. Aslında Oyundan ziyade kendime uyguladığım bir terapi.
Ne zaman kendimi kötü hissetsem nefes almak zor gelse, hayata bir siktir çekmek istesem hep bu oyunu oynarım kendime sorular sorarım. Bugünün bu acı anın bana verdikleri ne ? Elimde ne kaldı ? Kaybettiğim şeyler kazandıklarımdan daha mı kıymetli? Onunla yetinebilir miyim? gibi sorular.. Bu şekilde kendimi kaç defa uçurumun kenarından kurtardım bilmiyorum.. Sanırım bana en çok zaran veren şey taktığim maske o kadar korkuyorum ki o maskenin ardındaki beni biri görecek diye.. Belki bu hayatta en çok bundan korkuyorum.
Neşeli , çılgın arkadaş canlısı maskemin ardındaki ben, onu birinin görmesi en büyük korkum.. Yeter artık dediğim bir gün gelmedi mi ? Tabiki geldi. Öyle bir gündü ki artık yeter demiştim.. Vazgeçmiştim. Mutluymus gibi yapmaktan. Hayat güzelmiş gibi davranmaktan. Hayat güzel filan değildi. İnsanlar kalleşti. Nefes alıp hersey yolundaymış gibi davranmak artık yeterli değildi.

İşte o gün bunları düşünürken , onu gördüm. Tek başına bir deniz kenarında soğuğun en keskin olduğu bir anda sessizce dalgaları izliyordu. İkimizden başka kimse yoktu.
Bir kere bile göz ucuyla bakmadı bana belki de farketmedi. O an kafasından neler geçtiğini merak ettim. Üstümde kalın montla dişlerim birbirine çarparken o üstünde bir gömlekle ifadesizce aynı manzaraya bakmaya devam etti. Ben ise neden geldiğimi bir saat önce neler düşünüp neler hissettiğimi çoktan unutmuş onu izliyordum.. Saatlerce kıpırdamadan orda kaldı. O dalgalara baktı ben ona.

Gözlerim yorgunluk ve soğuktan kapanırken ayak sesleriyle irkildim. Gözlerimi açtığımda artık orada değildi. Ben ise aklımda onun yüzü ve çoktan unuttuğum kederimle eve yürüdüm.

Hiçbir zaman kendim olmadım. Ailem buna hiçbir zaman izin vermedi.
Sevmem gereken yemeklerden arkadaş seçimlerine kadar hep onların istedikleri oldu. Giydiğim gömlek ve ilk çamaşıra kadar hep onların istekleri. Hobilerim, kız arkadaşlarım. Onların çizdiği bir manganın karakteriydim sanki.
Asla bir şeye, birine alışmama, sevmeme izin yoktu. Çünkü alışmak ve sevmek kusurdu onlara göre.

İşte böyle karanlık dünyama ışık gibi doğdu . O gün o sahilde tamamen kendi olarak. Bir daha onu görür müyüm diye defalarca gittim o sahile ama hiç gelmedi. Tam pes edip yine karanlıkta kaldığım bir gün sınıfıma girdiğimde hemen arka sıramda gördüm onu. Kulağında bir kulaklık camdan dışarı bakıyordu. Yine ifadesiz bir yüzle sessizce. O an merak ettim sesi nasıldı? Ya da dişleri çarpık mi? Ya da inci gibi?
Gülümsediğinde yanaklarında çukurlar oluşuyor muydu? Ya da hepsini boşver aklından ne geçiyor gizemli çocuk?

Onun dikkatini çekmek ve arkadaşı olmak hayattaki tek amacımdi artık.
İlk defa kendim olmak istediğim kendi isteğimle bir yola girmemin nedeni olmuştu.. Herşeyi herkesi siktir ettim.
Artık benimde bir hayalim vardı hayatta yapmak istediğim birsey vardı. İliklerime kadar istediğim biri vardı. Ailemin ne istediği ve neyi seçtiği sikimde değildi.
Sadece onu istiyordum. İlk defa şımarıklık yapmak istiyordum.

Çok zordu o kadar zordu ki onun hayatına girmek. Zor olmasaydı belki bu kadar çok istemezdim. Bu kadar çok sevmezdim. Evet seviyordum. Hemde deliler gibi. Bu sevgi adeta bana "hayat aslında o kadar da boktan değilmiş" dedirtti. O maske ilk defa bu kadar gerçekmiş gibi geldi. Gerçekten gülümsüyordum. Hayatı, nefes almanın zevki artık o kadar da kötü gelmiyordu. O saçma oyunu bile oynamıyordum artık çünkü hayatı seviyordum artık. Ona karşı çıkmama onunla kavga etmene gerek yoktu.

Sonunda arkadaşı olabilmiştim. Gevşek davranışlarım yüzünden bana kaba davransada beni böyle seviyor der göz ardi ederdim. Hatta bunu yapmadığı zaman bana kızgın mi? kırgın mi? diye telaşa kapılırdım. Kimseyi almazdı hayatına. Kimse ile muhatap olmazdı fazla herkese uzak ve soğuk davranırdı. Benden başka arkadaşı yoktu. Kimse benim kadar sabredip, dostluğunu kazanmaya çalışmadi. Baktılar duvarı sağlam geçit vermiyor pes ettiler..
O da bundan memnundu. Neden böyle olduğunu hiç öğrenemedim. Hiç anlatmadı kendi hakkında pek konuşmazdı bende sormazdim. Çünkü sorup sıkıştırsaydim muhtemelen o duvardan beni de geçirmezdi. Şimdi tek amacım usul usul kalbine girmekti vazgeçilmezi olmak . Ondan sonra sorardım nasılsa. Acelem yoktu.
Başarmıştım da yavaş yavaş değerlisi olmuştum. O gün bunu net görmüştüm. Hiç bir zaman karışmazdi kimseye kavgalara, tartışmalara insan ilişkilerine bana bile. O güne kadar. Bir sabah beni taciz eden bir çocuğu bayıltana kadar yumruklamisti onu ilk defa o kadar korkutucu ve kendini kaybetmiş görmüştüm. O sessiz sakin umursamaz adam gitmiş bir kaplan gelmişti.
Elleri ayakları titriyordu. Zor aldım o çocuğun üstünden.. Artık nasıl bir bakışım varsa endişelenmişti, korkmuştu. İlk defa bana sımsıkı sarılmıştı. Temastan nefret ederdi oysa.
Umutlanmistim. Sonunda kalbine girmiştim . Emeklerimin ve sabrımin meyvesini alacaktım.

AŞAKA - GAYWhere stories live. Discover now