Kafamı yavaşça sallayarak onayladım ve sanırım söz sırası bendeydi. "Sorgu sırasında edindiğim bilgileri sizlerle paylaşacağım," diye başladım.

"Öncelikle belirtmek istiyorum ki, ikinci bir cinayet vakasıyla kısmen de olsa Kim Taehyung'un suçu şu noktada hafiflemiştir, bilirsiniz ki Taehyung içerdeyken güvenlik görevlisi bıçaklanmış."

Hepsinden onaylayıcı homurtular çıktı.

"İkinci olarak ise, biraz özel hak gizliliğini ihlal edecek olsam da, bundan sonra sıkıntı yok. Öncesinde Kim Taehyung ve Jeon Jungkook arasındaki meseleyi iyi bilmemiz, anlamamız gerekiyor. Eskiden, birkaç ay önceye kadar ikisi birlikte birer ilişki içindeydi, seks için mi birbirlerini kullanıyorlardı yoksa duygusal bir bağ mıydı derseniz, Kim Taehyung'a göre seks ilişkisi, Kim Taehyung'un anlattığına bakılacak olursa da Jeon Jungkook'a göre duygusal bir ilişki."

Sonrasında ise çantamdan çıkardığım kaydetme cihazını ortaya koyarak tuşa bastığımda bütün sırlar gün yüzüne çıktı. Teker teker konuştuklarımız odada yankılanırken üç kişinin yüzünde soru işaretlerini yakalayabildim.

Hepsi kulisten gelen sesleri sorguluyorlardı, anlamamaları imkansızdı. Suç dosyasını sorguluyorlardı, bu konuda meslektaşlarının böyle bir suç ortaklığına nasıl karıştığını düşünüyorlardı. Eğer odada olsalardı, asıl seks bağımlısının Kim Taehyung olduğunu anlamaları uzun sürmezdi.

"Sanırım Jeon Jungkook da pek masum değilmiş." Dedi Hoseok.

Ardından söze Jennie girdi. "Hiç kimse masum değildir. Özellikle cinsel ilişki konusunda yalan söyleyenler suçludur." dedi. Şaşırmıştım doğrusu, çünkü az önceki duygusal halinden anında sıyrılmış gibi görünüyordu. Profesyonelce.

"Kim Taehyung dışarıdan birini ayarlamıştır," dedi Hoseok. "Önceden öldürdüğü o insanın pişmanlığını yaşamak için de Jungkook'u kendisi öldürmüş numarası vermiştir, ve şimdi de hapiste yatmak istiyordur. Pişmanlık insanlara neler yaptırır ne de olsa... İnsanın ayaklarına kapattırır. Yataklara düşürür..." Gayet ciddi bir tavırla bunları söylediğine inanamıyordum. "Bırakın mahkemeye çıksın savcım." Jennie onu onaylar tavırda kafasını salladı. Şaşırdım açıkçası.

"Dışarıdan geçen insanların tasvir ettiği seslerin ne olduğunu anladınız değil mi, sayın Kim?" Diye çıkıştığımda, bu sefer Jennie'nin sinirli gözleri bana döndü.

"Evet, her şeyi gördüm." Dedi.

"O zaman ne bu Kim Taehyung'u hapse gönderme hırsınız?" Sinirlerimi bozmaya yetiyordu bu kadınla konuşmak. Aynı şimdi olduğu gibi bir hareketi bile batmıştı gözüme. Her seferinde aynı şeyi yapıyor, asıl kararları verenlerin aynı şekilde düşünmesine katiyen müsaade etmiyordu. Karşımda sustu ve sadece bana baktı, sinirliydi. Her an avının üzerine atlayacak bir... Ceylan gibi?

"Ben şimdiki olaydan bahsetmiyorum Park." dedi Hoseok araya girerek. "Eğer Jeon Jungkook'u öldürmediyse muhakkak geçmişte birisini öldürdü ve savcıyla işbirliği yaptı, kendisi söyledi, siz de duydunuz. Benim görevim geçmişte yaşanmış her şeyi göz önünde bulundurmaktır."

İşte buydu, her seferinde aynı şey oluyordu, fakat yine de, bir şekilde aynı düşmeyi başarıyorduk. Umarım bunun sonu da böyle olurdu.

"Bizim odağımız geçmişteki cinayet değil ama! Haksız infaz yapamayız!"

Kim Jennie aniden elini sertçe masaya vurup dikkatleri kendi üzerine çekti. Bir şey söylemek adına ağzını açıp ayağa kalktığında Namjoon da ayağa kalkmış, ortamı sakinleştirmeye çalışıyordu.

Crime SceneWhere stories live. Discover now