[3: Arkadaş Olmak]

5.8K 797 767
                                    

Merhabalar.

Taehyung'un annesine sövecekseniz, aşırıya kaçmadan yapın lütfen. İğrenç ithamlarda (orospu gibi) bulunursanız sinirli bir şekilde çıkışacağım çünkü. 🙂

İyi okumalar 🤝

"Anne?" Kaşlarımı kaldırmış bir halde elimdeki kağıtla birlikte kapının kenarında dikiliyordum. O ise yorgunluktan halka halka olmuş göz altları ve uykusuzluğun verdiği göz kızarıklığı ile ofisindeki özel tasarım kütükten yapılma masasının arkasında oturuyordu. Kısacık kestirdiği siyah saçları, alnına perçemleri ile dökülüyordu.

Bana baktı, mavi gözlerinin akları kıpkırmızıydı. Yavaşça ona yaklaştım, adımlarım istemsizce temkinliydi. "Efendim çiçeğim?" Dedi sakin bir ses tonuyla. Bu halini garipsemiştim çünkü olduğundan daha sakindi. Normalde keskin bakışları, kendinden emin yüz ifadesi be özgüvenli dik duruşu olurdu karşımda. Şimdi baktığım kadın, anneme pek benzemiyordu. "Bay Peter bana bunu verdi." Diyerek iyice yanına yaklaştım. Masanın tam önünde durduğumda ilgiyle elindeki dosyayı bıraktı. "Neymiş o?"

Eli yandaki çekmeceye gitti, ona uzattığım kağıdı almadan önce çekmeceden ilacını aldı. Kapağını açıp avucuna döktüğünde, neden bu ilaçları içtiğini sorguluyordum içinde. Neyi vardı?

Sana ne Taehyung. Sana ne. Bırak ölsün pisliğinde.

Öldüğünü düşündüğüm anda tüylerim ürperdi korkuyla. O ise ilacını yutmuş, masadaki limonlu sudan bir yudum almıştı. Hemen sonrasında kağıdı ona vermem için elini uzattı. Elimdeki broşür benzeri kağıdı ona verdiğimde ise ilgiyle incelemeye başlamıştı.

"Neden bunu sana verdi?" Diye sordu kaşlarını kaldırarak. Başta nasıl açıklasam bilemedim çünkü heyecandan soğuk terler döküyordum. Dilim dolanmış, kelimelerim boğazıma takılı kalmıştı. "Ben-" Lafa girmek istedim ama izin vermeden "Yarışmaya mı katılmak istiyorsun?"

İki hafta sonra yapılacak olan buz pateni yarışması, Peter'ın yerinde olacaktı ve Peter katılmam için çok ısrar etmişti. Aslında ısrarlara gerek yoktu, bana kalsa bayıla bayıla katılırdım.

Başımı salladım, onaylar anlamda. Bana olan bakışları birkaç saniye boyunca gözlerimden ayrılmadı ve ben yeniden onun gözlerine bakmanın ne kadar zor olduğunu hatırladım. Yeniden kağıda döndüğünde "Yarışmanın olduğu gün bir planın yok muydu?" diye sordu kuşkucu sesiyle. Panikle açıklamak istedim. "Evet, evet, var. Seninle birlikte şu marka yemeğine katılmam gerekiyor, ama eğer katılmazsam sorun olacağını sanmıyorum. Çünkü, her hafta yapılan basit bir yemek sonuçta. Eğer-"

"Hayır." Diyerek kesti sözümü. Bir an için heyecanla kıvrılmış olan dudaklarım öylece kaskatı kesilmiş ve havalanan ellerim kalakalmıştı orada. Gözlerime baktığında bakışlarında yeniden, Metis'i gördüm. İşte şimdi kendisi olmuştu. Bana olan o tatlı bakışları yok olmuş ve yeniden hatırlamıştı kim olduğumu, nerede olduğumu, nasıl olduğumu. "Üzgünüm, ama hayır Taehyung." Broşürü yırtarak yanındaki çöp kutusuna attı.

"Neden?" Sesimi yeniden bulduğum anda sorduğum soru, onun başını sıkıntıyla ovuşturmasına sebep oldu. "Çünkü hafta içi ve haftasonu her gün sabahtan akşama kadar eğitimlerin var. Hiçbirini aksatamazsın ve eğer aksatamazsan yarışma için pratikte yapamazsın. Ayrıca yeterince vaktin yok zaten, bir haftada yarışmaya aylardır hazırlanan insanlardan daha iyi olamazsın."

"Üçlü axel yapabiliyorum." Çıkıştığımda bu sefer bakışlarında öfke gördüm. "Taehyung, hayır dedim. Bana karşı mı çıkıyorsun? Sence de senin için çok fazla şeyi görmezden gelmiyor muyum?" Yorgundu, böyle demek istemiyordu. "Bir kez olsun sadece kendi çıkarlarını düşünmek yerine, hepimizi düşün. Kendi geleceğini düşün en olmadı." Düşünüyordum zaten. "Lütfen, omuzlarıma fazladan yük olmayı bırak."

POSITIONSTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon