4.Bölüm: KAFES KUŞU

En başından başla
                                    

"Bir hırsızla yola çıktığıma inanmıyorum..." diye mırıldanarak önüme döndüm ve başımı koltuğa yasladıktan sonra avuç içlerimi şakaklarıma yaslayıp gözlerimi kapattım. "Seninle aynı evde yalnız kaldım, sohbet ettim, kendim hakkında bir ton şey anlattım, babamın evine getirdim. Arabamı sürmene izin verdim..." diye tek tek tanıştığımız günden bu yana yaşadıklarımızı özetledim. "İnanamıyorum..." diye mırıldanırken yeniden açtım gözlerimi.

"Bu harika bir şey!" diye çığlık atarak doğrulur doğrulmaz yeniden Saruhan'dan tarafa dönüp heyecan dolu bakışlarla Saruhan'ın yüzünü inceledim.

"Ne?" derken şaşkınlıkla çatıldı kaşları. "Manyak mısın sen?" diye sorduğunda keyifle sırıtmaktan herhangi bir tepki verme fırsatım bile olmamıştı.

Saniyeler birbirini kovalarken geride bıraktığımız dakikalar içerisinde gülüşüm gittikçe büyüdü ve arabanın içinde yankılanan büyük bir kahkahaya dönüştü. Gülüşlerim Saruhan'ı anbean şaşkınlığa uğratırken keyfim gittikçe yerine geliyor, heyecan bedenimi daha da ele geçirmeye devam ediyordu.

"Kafayı yemişsin!" diye söylenerek önüne döndü Saruhan. "Bunun neresi harika tam olarak?" diye söylenmeye devam ettiğinde sırıtmakla meşguldüm hala. "Sen gerçekten delirmişsin..." derken başını hayretle iki yana salladı.

"Burcu'ya böyle bir şey yaptın ya... İnan arabayı duvara vursan bile sesimi çıkarmam şu an!" dedikten sonra gülmeye devam ettim. "Ellerine sağlık, minnettarım!"

"Deneyelim istersen," derken eli anahtara gittiğinde refleks olarak çığlık atarak bileğinden tuttum.

"Ay! Abartma..." dediğimde Saruhan'ın bakışları bileğini tutan elime kaydı. Ne yaptığımı sorgularcasına kaşlarını kaldırdığında tedirgin olup "Şey..." diye mırıldanarak aceleyle elimi çektim ve kucağımın üzerinde birleştirdim. "Bir anda şey oldu..."

"Olmasın," dedi her zamanki tok sesiyle. "Böyle gevşek hareketlerden hoşlanmam."

"İnanır mısın, hiç umurumda değil desem?" diyerek önüme döndüm tekrardan. "Burcu'nun yüzünü görmeyi o kadar isterdim ki..."

"Aklı başında bir insan beni bulmaz zaten," diye söylenerek iç çeken Saruhan'a gözlerimi kısarak baktım.

"Madem bu kadar söyleneceksin, neden çaldın?" diye sorduğumda gözleri benimkilerle buluştu.

"Senin için yapmadım," dedi vakit kaybetmeden. "Aptal insanlardan hoşlanmam."

"Hiç fark etmez!" dedim omuz silkerek. "Burcu yarın rezil olacak ve doğum günü partisi içine zehir olacak ya... İşte o bana yeter!"

Derin bir nefes verdiğinde gerginliği saniyeler içinde arabanın içine yayıldı ve o an gülmeyi bırakıp ciddiyetle Saruhan'ın yüzüne bakmaya başladım.

"Bak," diyerek benden tarafa döndü bir kez daha. "Seninle açık konuşacağım."

"Evet?" derken merakla çatıldı kaşlarım.

"Sen doğuştan şanslısın. Baban göründüğü kadarıyla sandığın kadar kötü bir insan değil. Sadece Burcu yüzünden terk ettiğin hayata dön bir bak. Üç kuruş para için bulaşacağın insanlara değmez. Eminim ki babanın sağlayacağı hayatla kıyasladığında kaybettiğin para hiç kalır."

"Yani?" diyerek ne demeye çalıştığını anlayamadığım sözlerine açıklık getirmesini istedim.

"Yani... Bitti. Seni bu yola teşvik ettiğimde her şeyini kaybetmiş bir insan olduğunu düşündüm. Ama değilsin. O para için gireceğin yola değmez," derken yüzündeki ciddiyet karşısında ne diyeceğimi bilemedim.

EĞER PEŞİNDEN GELİRSEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin