49. Bölüm "Dildar"

Start from the beginning
                                    

Derince iç geçirdi Toprak. Nasıl da gözlerini kırpıştıra kırpıştıra bakıyordu ona. Çok özlemişti onu. Kokusunu, sevgisini, gülüşünü, dokunuşunu, herşeyini. Şu bakışı bile dünyalara bedeldi onun için.

Dudaklarında muzip bir tebessüm oluştu Toprak'ın. Uzun zamandır Eylül'le uğraşmıyordu. "Eylül reis." dedi gülerek.

"Hmm." dedi Eylül yine aynı tatlılıkla. Küçük bir çocuk gibiydi şimdi.

"Sen şimdi hamilesin ya."

"Evet."

"Kilo da alırsın, yazık. Yanakların da tombullaşır."

"Eee." dedi Eylül sesi titrerken. Toprak bunun farkına varmamıştı. "Sen de başka güzel kadınlara mı bakacaksın?"

Toprak daha cevap bile veremeden Eylül'ün gözünden bir damla süzüldü.
"Lan!.." dedi Toprak kendi kendine.
"Ben sana şaka yaptım güzelim. Yok öyle birşey."

"Bırak!" diyerek kollarındaki elleri ittirdi Eylül. "Bırak beni." Zor güç Toprak'ın kucağından kalkıp arabadan indi.

Kollarını birbirine bağlayıp arabanın önüne yaslandığında çoktan Toprak yanına gelmişti. Derin bir iç çekip karısının gözündeki yaşları sildi.

Eylül dudağını büzmüş yere bakıyordu sadece. Zaten geldiklerinden beri herkesin gözü Toprak'ın üstündeydi. Adamın soğuk davranışları daha bir ilgi çekiyordu. Bir de Eylül tombalak bir kadın olursa ne olurdu? Toprak hep aynısı gibi yakışıklı kalacak Eylül kilo alacaktı.

Toprak'ın "Eylül-" demesine kalmadan Eylül bir bir sıraladı aklındakileri.

"Demek ben koca memeli bir inek gibi olacağım. Sen de başka kadınlara bakacaksın. "

Toprak dumura uğramış gibi kalakaldı karşısında. Ne yani bunları mı söylemişti o?
"Eylül ben öyle birşey söylemedim ki güzelim-"

"Ne yani ben yalancı mıyım?" diyerek başını dikleştirip tam karşısındaki sırık kocasına baktı Eylül.

"Hayır! Hayır değilsin. Tamam ben öyle söyledim ama-"

"Allah'ım bir de itiraf ediyor..." diyerek bakışlarını tekrar yere indirdi.

Toprak ise içten içe kendine sövüyordu. Unutmuştu şu hormon olayını. Normalde Eylül güler geçerdi buna. Ama artık duyguları nasıl tepetaklak olduysa, kadın yapmayacağı şeyleri yapıyordu.

Sürekli bakışlarını kaçıran karısının beline ellerini yerleştirip onu kaldırarak arabanın önüne oturttu. Şimdi yüzleri aynı hizadaydı işte. Ellerini Eylül'ün kızarmış yüzüne koyup yüzünü kendine çevirdi.
"Güzelim bak bana bir." dedi aynı zamanda.

Eylül'ün kısık bakışları onu bulduğunda konuşmaya devam etti.
"Yemin ederim şaka yapmak istemiştim. Benim için senden başka güzel yok ki. En güzel sensin bana. Nasıl, ne şekilde olursan ol. Hadi ağlama şimdi. Dayanamıyorum yemin ederim."

Eylül yaşlı gözlerini kısarak baktı Toprak'a. Tamam onun başkasına bakmayacağını biliyordu ama engel olamıyordu göz yaşlarına. Bir de çok kıskanmıştı onu.
Kollarını kaldırıp Toprak'ın boynuna sardı. "Tamam ağlamıyorum." dedi iç çekerek.

Toprak incecik bele sımsıkı sarıldı. İçi gitmişti o öyle ağlarken. Artık ağzının ayarına dikkat edecekti. Daha dikkatli olmalıydı ona karşı olan tavırlarında. Zaten her yaptığı halt onu üzüyordu. İstemeden de olsa onu ağlatıyordu.
Kim bilir öldüğünü sandığı zamanlarda ne kadar ağlamıştı? Eylül'ün yaşadıklarını düşünmek bile içini dağlıyordu. Bazen, hatta bazen değil çoğu zaman onun sevgisine layık olmadığını düşünüyordu.

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now