FREZYA - 9

768 416 174
                                    


Frezya: Ya niye yapıyorsun bunu kendine?

Frezya: Ne oldu bilmiyorum ama her ne yaşadıysan o gözyaşlarına değmez.

Frezya: Ben dayanamıyorum artık.

Frezya: Seni böyle görmeye dayanamıyorum.

Frezya: Eski neşeli, mutlu, umutlu Uraz'ı geri istiyorum.

Frezya: Daha 17 yaşında bu kadar acı fazla değil mi?

Frezya: Gözünün önündeyim fark etmek bu kadar mı zor? (09.30)

Silindi*

Uraz: 7 tane arka arkaya mesaj atıp sonra hepsini silmendeki amaç? (09.44)

Frezya: Vazgeçtim.

Frezya: Sana bi ip ucu vermek istiyorum.

Frezya: İşini kolaylaştırmak için.

Uraz: Çok sevinirim.

Frezya: Bugün arkadaşlarınla birlikte bi kafede buluşacaksınız ders çalışmak için. Bende o kafe de olacağım. En sevdiğim renk kırmızı ve üzerimde kırmızı bi kazak olacak. Yeterli mi?

Uraz: Yeterde artar.

Uraz: Bugün gerçekten bulacağım artık seni.

Şuan mutluluktan ölebilirdim. Nihayet bulacaktım onu, emindim. Yani bi kafe de en fazla kaç tane kırmızı kazak giyen onun yaşlarında kız olabilirdi ki?

Bizimkilere mesaj atıp buluşma saatini teyit ettim. Sonrasında annemin çağırması ile kahvaltı sofrasına oturdum. Mutluğumu fazla belli etmiş olmalıyım ki babam "Hayırdır? Ağzın kulaklarında" diye sordu.
"Yok bi şey baba. Gülümsemekte mi suç?"

"Suç değilde durduk yere gülünce tuhafıma gitti. Son zamanlarda çok asık suratlıydın."

"İstersen eski halime geri dönebilirim."
"Aman yok oğlum böylesi daha iyi."
Annem de babama hak verirken bu mutluluğun kaynağını onlara anlatmamak için zor tuttum kendimi. Aslında neden bu kadar sevindiğimi bende bilmiyordum. Sevinçten de ziyade heyecan da vardı içimde.

Kahvaltı bittiğinde üzerimi değiştirmek için odama geçtim. Bugün hafta sonuydu ve bizimkilerle buluşma kararı almıştık. Hem geçen gidemeyip Afra'yı beklettiğimiz günü telafi edecektik hem de yine malum sebeplerden morali bozuk olan Afra'nın kafasını dağıtacaktık. Ve tabii bir de ben anonimimi bulacaktım.

Evden çıkıp yakın olan kafeye neredeyse koşarak gittim. İçeri girdiğimde erken gittiğimi düşünsemde aslında en geç gelenin ben olduğumu fark ettim. Yanlarına gidip boş olan sandalyelerden birini çekip oturdum.

"Fazla bekletmedim değil mi?"
"Yok yeni gelmiştik zaten." diyerek beni cevapladı Ege.
Afra'ya baktığımda sadece kısa bi baş selamı vermekle yetindi. Tuhafıma gitti, normalde en samimimiz oydu.
"Bi sorun mu var Afra?"
"Hayır, bildiğin şeyler işte."
Masaya gelen garson ne alacağımızı sorunca konuşmamız bölündü. Üçümüzde kahve siparişi verip arkamıza yaslandık.

Frezya / Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin