"Bir kız var çok güzel." Oleg'i aldırış etmeden yola bakmaya devam ettim. Onun kızları anlatmasına artık alışmıştım. Neredeyse her ay farklı bir kızı anlatırdı.

"Görsen seninde dibin düşer. Böyle yemyeşil gözleri var kumral saçları var. Ama kızın sevgilisi varmış. Duydun mu Müslüman? Bu Oleg'in yine kalbi kırıldı!"

"Bir sürü güzel kız var. O olmazsa başka biri olur. Boşver."

"Hep senin bu nasihatların yüzünden çapkın oldum!" Kafamı kırk beş derece açıyla kaldırıp yüzüne baktım.

"Amaan, bu yakışıklılığın hayatının aşkını bulana kadar heba mı olsun? Boşver, evlenecek yaşa kadar takıl böyle! Ben senin yerinde olsam ciddi ilişki düşünmezdim."

"Bende senin yerinde olsam gözlerimi dört açar, etrafımdakilere bakardım." Ne demek istemişti şimdi? Kaan'dan mı bahsetmişti? Acaba üçü benim hakkımda daha neler konuşuyorlardı?

"Öyle mi dersin?"

"Evet, şöyle kafanı biraz yukarılara kaldırsan çok güzel olacak. Yukarılarda seninle göz göze gelince bile heyecanlanan bir kalp var. Keşke sende farkedebilsen!" Boğazıma bir yumru otururken Ivan ve Oleg'in otobüsü gelmiş ve  vedalışıp otobüslerine binmişlerdi.

Ben yerimde sabit kalırken kafamın üzerinde bir kol hissettim. Kaan yine boyumla dalga geçmek amaçlı kolunu kafama koymuştu.

"İdeal bir yastık."

"Dershane bitip sınava girdikten sonra ayrılır mıyız sence?" Bir çırpıda sorduğum soruyla afallamış gözüküyordu.

"Aynı şehiri tutturursak ayrılmayız diye düşünüyorum. Bu yüzden daha çok hırs yapıyorum."

"Peki.. sana bir şey soracağım."

"Sor Mümine."

"Erkek arkadaşımla tanışsan ne tepki verirsin? Abim olmadığından ilk sizinle tanıştırırım herhalde." Sözlerimi bitirip gözlerinin içine baktım. Dili yalan söylese bile gözleri ne hissettiğini belli ederdi.

Gözlerinde beklediğim korkuyu göremedim. Aksine öfke ile karşılaştım.

"Kıskanırdım ve ona nasıl bir kayaya çarptığını gösterirdim. Daha sonra da seni bırakıp ayakları kıçına vura vura kaçardı... Otobüs geldi, hadi!" Kolunu başımdan çekip otobüse doğru ilerledi. Otobüse adım atmadan arkasını döndü ve eliyle beni çağırırdı. Omzumdaki çantamı daha sıkı kavrayıp otobüse bindim. Kartı okuttuktan sonra dolu olan otobüsün ortalarına ilerledim ve Kaan'ın yanıma gelişini izledim.

Onlarında yanında kendimi güvende hissediyordum. Üçü de benim koruyucum gibiydiler. Kısa sürede birbirimize bağlanmıştık ve ayrılmamak için aynı şehirde okumak istiyorduk. Zaten dördümüzün istediği bölüm birbirine benzerdi.

Otobüsün kalabalık ve havasız ortamına zor dayanarak kendimi eve attım. Kıyafetlerimi bir tarafa fırlatıp pijamalarımı giydim ve yatağıma uzandım. Gözlerim hemen zaferine kavuşmuşcasına kapanırken bir kaç saat uykudan bir zarar gelmeyeceğini düşündüm.

"Küp şeker! Kalk yemek yiyeceğiz!" Omzumun dürtülmesiyle gözlerimi araladım. Yüzümü örten saçlarımı çekip doğruldum. Ablam yanı başımda beni daha fazla dürtmek için hazır bekliyordu.

"Tamam geliyorum. Saat kaç?" Genişçe esneyip yataktan çıktım. Masanın üzerindeki tokamı alıp rastgele saçımı topladım.

"Sekiz." Ablam odamdan çıkarken üzerime hırkamı alıp onu takip ettim. Ben uyurken işten gelen babama sarıldıktan sonra sofraya oturduk.

GAMER | E-SPORWhere stories live. Discover now