"Alo!.."dedi sert bir şekilde.

"Abi, acil olarak buraya gelmeniz gerek! Hepiniz!.."diyerek son kelimeyi vurgulu söylemişti.

"Ne oluyor Çetin? Nerdesin!.."derken bakışları abisi ve Ali arasında gidip geliyordu.

"Kuyu'dayız abi! Acele edin! Yenge! Yenge burda!.."diyebildi. Sesi endişeliydi.

"Nee!.."diyip kükredi resmen.

"İyi mi?.."diye ekledi.

"Değil! Hiç iyi değil abi! Çabuk gelin!.."derken Semih telefonu yüzüne kapatmıştı.

"Ne oluyor Semih? Çetin ne dedi?.."dedi genç adam bir çırpıda.

"Abi gitmemiz gerekiyor! Kuyu'ya!.."derken oda son kelimeye vurgu yaptı.

"Kuyu?.."derken çatılan kaşları sorgular gibi havalanmıştı.

"Sanırım Asya oradaymış!.."dediğinde genç adam hızla dibinde bitti.

"İyi mi?.."dedi sadece.

Nasıl desin ki şimdi 'iyi değilmiş' diye. Kelimeler boğazına düğüm gibi sıralanmıştı.

"Bilmiyorum!.. Sadece çabuk gelin dedi Çetin!.."diyip gözlerini kaçırdı abisinden. Genç adam o anda anladı kızın iyi olmadığını. Herkes hızla arabalara geçerken genç adamın bedeni yaprak gibi titriyordu. Sinir ve korku bedenini ele geçirmişti. Kuyu ya geldiklerinde herkes yine hızla araçlarından indi ve içeriye doğru koştular. İçerdeki özel bölüme geldiklerinde, büyük koltukta boylu boyunca yatan kanla kaplı bedeni görünce hepsi birden oldukları yere çivilenmişlerdi. Üzerindeki ilk şoku genç adam atmıştı. Hızla genç kızın yanına gitmiş ve yüzünün iki yanından tutarak seslendi. Gözünden yaşlar akarken sesi de titriyordu. Kim demiş 'erkekler ağlamaz 'diye! Seven insan ağlar. Seven insan korkar. Seven insan sevdiği için dünyayı yakar bee!..

"Asya'm! Güzelim! Okyanus gözlüm! Beni duyuyor musun? Aç gözlerini nazlı sevdiğim! Beni nefessiz bırakma!.."derken yüzüne kandan dolayı yapışan saçlarını çekiyordu incitmeden.

Onları izleyen adamların bile gözleri dolmuş, burunları sızlamıştı bu görüntü karşısında. Ali, söylediği sözlere pişman olsa da diğer taraftaki kişi de biricik kardeşiydi. Genç adamın ruh hali herkesi çok etkilediği için kimse müdahale etmiyordu. Ama Ali doktor olduğu için kontrol etmek istedi. Elini genç adamın omzuna koyup dikkatini kendi üzerine çekti.

"Biraz izin ver de kontrol edeyim kardeşimi!.."derken sesinin sert çıkmasına engel olamamıştı. Genç adam başını sallayarak onayladı ve geri çekildi. Ali, dikkatle vücudunu kontrol ederken kolunda ve karın boşluğunda bulunan kurşun yaralarını görünce gözleri daha da iri açılmıştı.

"Ambulans çağırın, acele edin!.."diyerek bağırmıştı.

"Ne oldu Ali? Neyi var?.."dedi Levent.

"İki tane kurşun yarası var! Biri koluna isabet etmiş ve çıkmış. Ama diğeri karın boşluğunda. Kurşunun çıkışı yok! Dalağına yada başka bir organa denk geldiyse eğer iç kanama geçirmesi an meselesi! Acil ameliyat olması ve kan takviyesi gerekiyor! Nabzı da zayıf! Çok kan kaybetmiş. Durumu şuan kritik görünüyor! Röntgen çekilmesi de gerek. Belki kaburgalarında da hasar olabilir!.."derken tüm ihtimalleri sıralamış ve sanki meslektaşlarına anlatır gibi anlatıyordu.

O esnada ambulansın sesi duyuldu. Çetin, kızı ilk buldukları anda aradıklarını ama nedense bir türlü gelmek bilmeyen ambulansa saydırarak açıklama yapıyordu. İçeriye giren sağlık ekipleri hızla kıza ulaşıp müdahaleye başlamışlardı. Ambulansa bindirilen genç kızın yanında Melih de vardı. Sağlık görevlileri işlerini yaparken, genç adam dua ediyordu.

TUTSAK KALPLERDove le storie prendono vita. Scoprilo ora