33: say yes, amica mea

33.5K 1.9K 9.3K
                                    

|nothing but thieves; honey whiskey|

Black hearted angels sunk me
With kisses on my mouth
There's poison in this water
The words are falling out
This air is getting so thin
Go down, go down, go down

The honey whiskey's kickin '
Go down, go down

kenetlenmişsin kalbime..
ilmek ilmek...
işlenmiş gibisin...
hasretinle..
yüreğime....
nereye böyle..

bu şiiri ilk bölümlerde hafiften korkan okuyuculara adıyorum.. nsnsnzjwnzkwnd.

Upppppuuuzuuuuuun bir aradan sonra emekli halimden sıyrılıp bölüm salmış bulunmaktayım. Bugün -kısmi olarak dün- yani 11 Mayıs günü Lilith's Sin'in doğum günüydü. :"")

Uzun zamandır olmadığım için uzun yazıp beklentilerinizi karşılamak istedim, umarım başarılı olur 🥺. Umarım keyif alacağınız bir bölüm olur.

Ayrıca unutmadan :") güzel yorumlarınız, kitap hakkındaki tatlı görüşleriniz beni çok mutlu ediyor ve şaşırtıyor. Desteğiniz için her zaman minnettarım, teşekkürler ve öpücükler.

İyi okumalar..

"Günaydın."

Hafifçe burnuma değen yumuşaklıkla, tenimi huylandıran şey sayesinde parmaklarımla burnumu kaşıdım.

"Günaydın güzel bebeğim." Burnumdan kayıp giden yumuşak tutamlar yanağıma sürtündü bu kez. Bilincim kayıp gibiyken gözlerimin ardında parlak bir ışık vardı. "Uyan hadi, öpeyim seni doya doya." Gözlerimi açmak için ilk girişimim yorgun göz kapaklarım tarafından bertaraf edildi. Yavaş yavaş kendine gelen duyularım bilincime vuruyordu.

Sıcacık bir ısı dalgası tenimi ısıtıyordu. Boynuma değen sıcak nefesleri, şimdi de çeneme inen tutamları tenimde hissedebiliyordum. "Uyan da güzel gözlerinden beni derinlere çeken çukura ineyim İsidor." Derin sesi mırıldanıyor gibiydi. Dokunuşları, nefesleri her yerdeydi. Uyanamayan bilincimde hafif bir ninni kol geziyordu. Kulaklarımdaki derin sese karışan ninni beni gülümsetti. Üzerimdeki ince kumaşın tenime dokunuşunu, kıvrımlarımı sarışını hissedebiliyordum. "Aç gözlerini sevgilim."

Duyduğum son cümleyle eş zamanlı olarak kafamda son yankılarını yaparak bitti ninni. Gözlerim çok yavaşça ayırdı kapaklarını. Bulanıklaşan görüşüm her ne kadar bulanık olursa olsun, yüzümün hemen önündeki tapılası suratı elbette ki tanıyordu. İki yanıma güçsüzce düşen ellerimden birini yavaşça yumuşak, sıcak tene sardım. Yüzümde oluşan gülümsemeyle yorgunluğa karşı koyamayıp bir kez daha yumdum gözlerimi. Hâlâ gülümsüyordum. Burnum ve üst dudağım arasına yumuşacık bir öpücük koyuldu o anda. "Şu güzelliğine bak, amica mea¹. Aç gözlerini de incitmeden seveyim seni."

Hafifçe mırıldandım. Ellerim rastgele vücuduna değdi. Üzerinin çıplak olduğunu fark ettim o an. Yumruk yaptığım ellerimden biri tenine değdi hafifçe. Sakince kıkırdayışı kulaklarıma vardı. "Uyan yoksa dayanamayıp ben uyandıracağım seni."

Sesi boğuk geliyordu. Boynumda hissettiğim nefesi de başını tenime gömdüğünü destekliyordu. Yorgunluktan sakince hareket ettirdiğim ellerimden biri yumuşacık saçlarının arasına süzüldü. Gözlerim hâlâ kapalıyken başımı biraz eğip saçlarına minik bir öpücük kondurdum. Yeni uyanmanın verdiği o mayışık his, onun olabilirmiş gibi daha da derinleşmiş sesini kısa süreliğine fark etmemi engellemişti ancak o, sabırsız bir çocuk gibi 'uyan güzelim' içerikli cümlelerini tenime sarf ediyordu o tonla. İç çektim bu haline. Saçlarındaki ellerim daha da sıkılaştı. Ateş gibi yanan dudaklarını tenime bastırıp ıslak bir öpücük kondurdu boynuma. Hiç beklemeden nazik tavrını bozup dişleriyle tenimi çekiştirdi.

lilith's sin ⸸ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin