"you are a part of me."

691 80 111
                                    

"Eren." durdu. Arkasını dönmeden birkaç saniye önünde bulunan çadırı izledi. "Düşmanlar tarafından arandığının farkında mısın? Herkes seni bulmak için can atıyor sen ise-" elini ağzına doğru götürdüğünü fark ettiğimde sustum. Canı yanıyordu. Zar zor verdiği nefesinin altından kesik solukları ve düğümlenmiş boğazından sessizce hıçkırdığını duyabiliyordum. Dolan gözlerimi akıtmamaya çalışıp boğazımdaki yumruğu atmak için yutkundum. Gücümü toplamak zorundaydım. Yanına doğru yürüdüm. Onun beni üzgün görmemesi gerekiyordu. Yeterince üzgündü. Ağırlaşmış yükünü taşımak zorunda kalırken bi de beni böyle görmemeliydi. Yanına geldiğimde bakışlarını çadırlardan çekmemişti. Kurtardığımız çocuk babasıyla birlikte bize el sallıyordu.

"Bu markette gördüğümüz çocuk mu? Bir şey mi oldu?" bakışlarını daldığı yerden çekmeden cevapladı. "Henüz değil."
"Neyi kastediyorsun?" etrafıma baktım. "Burası-"
"Burası savaşta evlerini kaybedenlerin kaldığı yer. Bizim eski halimiz gibi. Bir gün geldi ve her şey değişti. Her şeyi kaybettik." babasına sarılan çocuğa ve ailesine bakarken konuşmasını sürdürdü. "Özgürlüğümüz.. Elimizden alındı." söylediği cümlenin ağırlığıyla yutkundu.

Diğer insanların yaşadığı sıradan normal bi hayata bile hasret kalmıştık.

Derince iç çekişini duymuştum. Yavaşça başını bana doğru çevirdi.

"Mikasa, neden beni.. Bu kadar çok önemsiyorsun?" beklemediğim soruyla olduğum yerde kaldım. Birkaç saniye duraklamış sorusunu cevaplayamamıştım. Böyle bir soruya ne diyebilirdim? Zaten bilmiyor muydu? "huh?" dişlerimin arasından tek bu çıkabilmişti. Vücudunu bana doğru döndürüp devam etti. "Çocukken seni kurtardığım için mi? Yoksa.. Beni ailen olarak gördüğün için mi?" dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Hiç beklemediğim sorular üst üste gelmeye devam ediyordu. Yüreğimin çarpıntısını yavaş yavaş hissetmeye başlamıştım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Onu sevmemi önemsememi nasıl bir sebebe bağlayabilirdi?

Ben onu bir şey yaptığı için değil, sadece o olduğu için seviyordum. Sadece 'Eren' olduğu için.

Bunun için bir şey yapmasına gerek yoktu. Bugüne kadar bunu düşünüp sorguladığına ihtimal bile vermemiştim. Neden bi anda bugün şimdi? Bir anlam arıyor gibiydi.

"Ben.. Senin için neyim?" kalbimin atışlarını ağzımda ve beynimin içinde hissediyordum sanki. O an kıpkırmızı olduğuma emindim. Ne yapacaktım? Ne söyleyebilirdim? O yıllardır benim tek ailem'di. Bu hayatı yaşamak için bir neden, bir anlamdı. Bana savaşmayı öğretmişti, enkazımı onarmıştı. Parçamdı. Her şeyimdi. Bu yüzden en uygun kelimeyi seçmeye çalışırken bi anda reddedilme korkusu sardı içimi. Ya istemeden kendimi açık edersem? Ya reddedilirsem? O zaman bir daha asla eskisi gibi olamazdık. Yıllardır var olan aramızdaki ilişki zedelenebilirdi. Bunu bozamazdım. Ama ağzımdan ne cevap çıkarsa çıksın bu bakışlarla hislerimi ele vereceğimi biliyordum. Nefeslerim artarken tıkanmış, bi anda şoka girmiştim. Aradan 1 dakika geçmiş fakat ben hala cevaplayamamıştım. Rüyada mıydım? Gerçek miydi bu? Şu an ne yaşanıyordu? Gözlerini gözlerime diktiğinde dolu göz bebekleri bana yalvarır gibi bakıyordu. İrileşen dolu gözleriyle göz bebeklerimin tam içine bakarken benden en doğru en gerçek cevabı bekliyor gibiydi. Sanki tutunacak bir dal, bir cevap arıyordu. 'Lütfen bunu isteme benden' diye geçirdim içimden. Onu kaybedebilirdim. Onu belki hayatımın sonuna kadar kaybedebilirdim. Kendimi zorlayarak zar zor çıkan kısık sesimle cevap vermeye çalıştım.
"S-sen.. Sen benim.. Sen.. Ailesin. Sen benim ailemsin." ağzımdan nasıl çıktığını bilmediğim cümlelerle bulunduğum anın heyecanını üstümden atmaya çalışıyor, muhtemelen kızaran yüzüm ve şaşkın bakışlarımla gözlerinin içine bakmaya devam ediyordum. Yanımıza elinde tepsiyle gelen adamı fark etmemiştik bile. Bize çay getirmişti. Yaşadığı cevabın şokunu üstünden atamayarak donuk gözlerle bi adama bi bana kaydı gözleri. Sanki önemli bir an bölünmüş gibi üstümüzdeki şoku o da ben de atamıyor, adama cin görmüş gibi bakıyorduk.

"just the two of us." | eremika | auWhere stories live. Discover now