2.Sezon - Kara Deliğin Yankıları

En başından başla
                                    

-Anna!

Spark bu sesi uzun zamandır duymamıştı. Doktor her zamanki gibi yardımcısını yarı yolda bırakmamış olmalıydı. Medusa’nın pis sırıtışını fark etti. O an düşüncelerinde anlamlandıramadığı kelimeleri anladı ve Spark sinirle ayağa kalktı.

-Seni pis cadı! Neden içeri girmesini sağladın!


Sözler ağzından çıkar çıkmaz cevabını onun düşüncelerinde okudu Spark.

Anna’yı bırakmamı istedin. Ben de ona yakın bir şey yaptım. Şimdi ikisini birden yok edeceğiz.”

Düşünceler kopuk kelimeler yerine tam cümlelerden oluşuyordu. Medusa bunları okumasına izin vermişti. Medusa Spark’a planlarını anlatıyordu. 
Onunla birlikte bu plana uymasını istiyordu.

-Geri çekil Doktor.

-Spark?!?

-Burdan sağ salim çıkmanızı istiyorum. O yüzden.Sakın.İşime.Karışma.


Spark gözlerini kapattı. Zihninin içinde o anı buldu. Sam’i kaybettiği anı. Ağlayan Melekler’in zihnindeki yankıyı hatırladı. Sonra Doktorla tanıştığı ve Medusa’yı alt ettiği anı hatırladı. Sonra Medusa’nın zihnini buldu. Her kişiye özgü duyduğu kokuyu buldu. Medusa da bu çürük yumurta kokusuna benziyordu. Mide bulandıran bir koku. O karmaşıklığı hissediyordu. Yılanların tıslamaları zihnini doldurdu.

-Bu fena halde… Çığlık atma isteği uyandırmaya başladı.

Dişleri gıcırdıyordu. İçindeki tüm gücün, adeta intikam ateşiyle kavrulup katlandığını hissediyordu. Medusa’yı alt etmek ona asla unutamayacağı bir ders vermek istiyordu. Onun zihnini acı ile kavurmak istiyordu. Kendini kaybetmesini istiyordu. Onu yok etmek istiyordu.

Bütün gücü doruğa ulaştığı anda ilk önce acıyı yolladı ona. İstediği düzeyde acıya ulaşmak için Doktor’un savaş anılarını kullandı. Onun zaman çizgisinden geçerken gördüğü yıkıcı savaştaki çocukların acılarını kullandı. Hepsini onun zihnine yolladı. Medusa’ya….

Medusa elleri kulaklarına bastırılmış bir şekilde yere düştü. Gözlerini sımsıkı kapatmış, dişlerini sıkıyordu. Zihnindeki yılanlar acının bölünüp azalmasına yardımcı olsa da, acı çekiyordu. Beynindeki her bir sinir hücresi acıyla canını yaktıklarının bedelini ödüyordu. Yerde kıvransa da bu yeterli değildi Spark için. Daha verilecek çok hesap, ödenecek çok bedel vardı.

Zihninde derinliğe ulaştı Spark. Hissettiği öfke gücünü kullanmasına yardım ediyordu. Ağlayan Meleklerin zihninde gördüğü çığlığı hatırladı. O çığlıkları, yılanların beslendiği o son çığlıkları topladı. Öfkesiyle büyüttü onları. Tekrar Medusa’ya indirdi darbesini sonra.

Medusa ağlıyordu. Kulaklarından dışarı kan akmaya başlamıştı. Zihni dayanılmaz acılar çekiyordu. Sanki bedenindeki her bir kemik defalarce kırılıyordu. Her kas yığını eriyordu sanki vücudunda. Dayanamıyordu. Kafasındaki onlarca yılan zihni çoktan ölüp kaybolmuştu. Daha fazla dayanamıyordu. Bilinci ve zihni kapanmak için çaba sarf ediyordu.

Ancak Spark izin vermedi. Onun zihninin çöküşüne ramak kala zihne baskı yapıyordu. Onu hayatta kalıp acı çekmeye zorluyordu. Durmak istemiyordu. İntikamın tadını yeni yeni almaya başlamıştı.

Doktor ve Anna ise şaşkın bakışlarla onları izliyordu. İkisi de bu odanın verdiği bir avantajla, Spark’ın yaptıklarını ve Medusa’nın çektiği acıları görüyorlardı. Hissetmiyorlardı ama bu kadar büyük bir acıyı fiziksel olarak görüyorlardı. Spark her bir darbe yolladığında etrafında oluşan hareyi görüyorlardı. Mavi ve sarıdan oluşan bir hare. Mavi yaşam enerjisiydi, sarı rejenerasyon enerjisi.

Omega’dan duyduğu her bir karanlık sözü dün gibi hatırlıyordu. Kara Delik’in dibinden gelen o sesi, kötü sesi net bir biçimde hatırlıyordu. O sese kötü demek kötü sıfatına hakaret gibi kalıyordu. Damarlarında dolaşan o sözcükleri gücüyle yoğurdu. Kara Delik’in dipsiz görüntüsünü tuttu aklında.

Doktor ve Anna’nın şaşkınlığı artmıştı. Çünkü Spark bunları düşünürken etrafındaki hareye yeni bir renk eklenmişti. Gümüş bir aura. Hare gibi silik bir iz değildi. Daha belirgindi. Bir silüet gibi etrafını sarmıştı. Yer yer görülen kan kırmızılığı vardı içinde. Mavi ve sarının ne olduğunu ikisi de biliyordu. Gümüşse… Bunun ne olduğunu bilmeseler de Doktor Omega’nın kalıntılarını gördüğüne emindi. Onlar daha ne kadar şaşıracaklarından habersiz, Spark’ın ayakları, harenin eşliğinde hafifçe yerden yükseldi.

Spark şimdi o Kara Delik’teki düşüncelerden duyduğu kokuyu hatırladı. Bu kokuyu tarif etmek çok zordu. Yumuşak ancak içine çektiğinde ürpermesine neden olan koku. Kanının her pompalanışında hissediyordu. Korkuyu hissetti. Dehşeti. Yeni kesilmiş et, sigara dumanı, ceset, hayvan ölüsü… Ve daha bir çok şeyi andıran o kokuyu iliklerine kadar işledi. Sonra hepsinin bir araya gelmesine izin verdi. Kokuyla doldurdu her bir sözcüğün harflerini. Hissettiği dehşetin arasına sızmasına izin verdi. Kara Delik’in her şeyi yok eden manzarasıyla, o küçülmüşlük hissini kokuya sarmaladı. Ve büyük bir mutlulukla hepsini, aynı anda, Medusa’nın zihnine yolladı.

Medusa acıdan kıvranırken zihnine gelen son darbeye dayanamadı. O son darbenin zihnine girmesi ile hem gözünden, hem kulağından, hem ağzından kanlar boşalmaya başladı. Saç diplerinden çıkan kanın ardından başka bir sıvı daha akıyordu. Darbenin zihnine girişi sonu olmuştu. Henüz o darbeyi hissedemeden, ne olduğunu dahi anlayamadan zihni daha fazla dayanamadı.

Spark, Medusa’nın başına gitti. Ayağıyla cenin pozisyonundaki cesedin yüzünü yukarı çevirdi. Eğilip gözlüğünü çıkardı. Gözlerinin… Taşa çeviren, korku salan Medusa’nın gözlerinin yerinde koca bir boşluk vardı. Gözleri adeta içeri doğru çökmüş, derisi çekilmişti. Saç diplerindeki sıvıya baktı. 

Beyin sıvısı mıydı? İğrenerek geri çekildi. Arkasına döndüğün Anna ve Doktor’a baktı. Yüz ifadelerinde bir farklılık vardı.

Devam Edecek...

Bölümler ileride kısalabilir :) Yorum bırakıverin gençler :))

Doctor, Who Am I? | Türkçe | DWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin