-Benden ne istiyorsun?

Leydi etrafında dolaşıyordu. Gözleri yılan gözleri gibiydi. Yılanları kontrol etmekten çok bizzat yılan olmaya başlamıştı.

-Avukat ve tanık için yeterince güçlü, beni bu durumdan kurtaracak kimse yok. O yüzden benim şu müthiş kötülük kraliçesine ihtiyacım var.

-Sen… Spark’ı mı kastediyorsun?

-Elbette. Onu bana getireceksin. Omeganın öğrencisi olması onu yeterince güçlü yapıyor.

-Tanığın olmasını mı istiyorsun?!? Bu asla olmayacak.

-Tanık mı? Ah tatlım hiç anlamıyorsun. Önemli olan benim burdan çıkmam değil. Önemli olan benim buradan ikinci kez kaçmam. Üstelik o salak kızı yanıma çekersem Doktor’dan rahatça kurtulabilirim.

-Saçmalama Medusa. O sana asla yardım etmez.

-Ortak düşmanımız var. Sen ne anlarsın!

-Onun yakınını öldürdün. Ona saldırdın. Ayrıca Doktor’la düşmanlıkları… O o kadar basit bir şey değil.

-Ona saldırdın derken ne demek istiyorsun?

Anna’nın gözleri büyümüştü.

-Bilmiyorsun, değil mi? Spark’ın kim olduğu konusunda hiçbir fikrin yok.

-Söyle.

-Spark seni buraya hapseden ikinci kişi aptal! Sherry o!

Leydi’nin yılanları çığlık attığında Anna beyin hücrelerinin tek tek öldüğünü düşündü. Yetki farkıydı bunun nedeni. Leydi rütbe sıralamasında ondan üstte yer alıyordu. Ve bu da Leydi’nin yılanlarının ona saldırabileceği, onun yılanlarını kontrol edebileceği anlamına geliyordu. Beyninin içinde yalnızca harabeden ibaret olan yılanlar Leydi’nin çığlıklarından dolayı canını yakıyordu. Leydi bir süre dolaştıktan sonra konuşmaya başladı.

-Onu getireceksin. Buraya gelecek. Tek kurtuluşum. O gelecek.

Anna itiraz ettiğinde Leydi yılanları devreye sokuyordu. Bu yalnızca zihinsel değildi, aynı zamanda fiziksel acıyı da yolluyordu. Nerden geldiğini anlamadığı köpeklerin saldırısına uğruyordu. Bunun neden olduğunu Anna biliyordu. Bulunduğu hücre zihin dalgalarını yansıtıp işkence yapan bir yerdi. Anna’nın korku ve kabuslarını ona yollayıp canını yakıyordu. Medusa’nın burada nasıl hayatta kaldığını sorgulasa da dava sürecinden sonra çok daha fazlasının geleceğini biliyor olmalıydı. Arada bir durup Spark’ı çağırmasını emrediyordu. Sonra tekrar canını yakıyordu. Tekrar… Tekrar… Anna zaman kavramını kaybetmeye başlamıştı.

Her ne kadar çabalasa da başarısız oldu. Yine baygın düşmüştü.

Leydi gülen gözlerle izliyordu onu. İlaç yavaş yavaş damarlarında dolaşmaya başlamış olmalıydı. Hele şükür kızın direncini kırmayı başarmıştı. Artık Spark’ı buraya getirmek için onu kullanabilirdi.

------------------------------------------------------------------------------------------

Doktor ne kadar uğraşsa da koğuşa girmeyi başaramamıştı. Güvenlik Tardis’in içeri cisimlenmesine izin vermiyordu. Doktor’un içeri girmesine de. Normalde izin almaya dahi kalkmazdı ancak Gyrlien Leydisi’nin koğuşunda neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Daha önce onu yenmesine yardım eden Sher…Spark’tı. Hala onun başka bir kimliği oluşuna alışamamıştı. Master’ın kızının ona yardım için büyük bir istek duyduğu söylenemezdi, öyle değil mi?

En başta izin almaya kalkışmamalıydı. Şuan görevlilerin onu izlediğinden emindi. Ne onları içeri girmesi için ikna edebiliyordu, ne de Medusa’nın hücresinde dahi rahat durmadığını anlatabiliyordu. Görevliler bunun imkansız olduğunu söyleyip duruyordu. Ancak unuttukları şey Medusa’nın zaten bir kez burdan çıkmayı başarabildiğiydi. Şimdi, sırf birkaç aptal yüzünden ikinci kez başarılı olacaktı. Üstelik bu kez onu geri tıkacak kimse de kalmamışa benziyordu.

-

Leydi Anna’ya verdiği ilaçla zihnini uyuşturmuştu. Bu ilaç sayesinde Leydi, Spark’a mesaj yollamayı sağlayacaktı. Anna’nın uyuşan zihni Leydi’nin onu kontrol etmesine izin verecekti. Irklarındaki yılan laneti onun zihnini ele geçirirken çok işe yarayacağa benziyordu. Anna’nın yılanları/gardiyanları uykudaydı ve Leydi’de bir sürü vardı. Bu da onun hayal alemine dalmasını kolaylaştırıyordu.

Bulundukları hücre korkularla oluşturulmuştu ve zihne direkt bağlıydı. Leydi’nin hacklediği bu sistem artık Anna’nın korkularından besleniyordu. Ve Leydi şuan da bu sistem sayesinde Anna’nın zihnindeydi.

Zihnin içinde adeta yüzer gibi dolaşırken Leydi bunun düşündüğünden zor olduğunu gördü. Karmaşık ve çokça şey vardı. Neye bakacağını, neyi bulacağını bilmiyordu. Yılanlar biraz önceki teşekkürün intikamını alır gibi zorluk çıkarmaya başlamıştı. Hepsi bambaşka şeyler yapmayı öneriyordu. 

Leydi ise sadece… Bırakmıştı. Zihindeki tüm karmaşıklık etrafını sarmalıyordu. Öylece boşlukta sallanır gibiydi. Ta ki bir düşünce gözlerini açmasını sağlayana kadar.

Leydi düşünceye yaklaştı. Yaklaştı. Bir şey gördüğü yoktu ancak hayal gücü bu konuda yardımcı oluyordu. Beynindeki görsel korteks her şeyi anlamasını kolaylaştıracak görüntüleri gözünün önüne getiriyordu. Elini düşünceye uzattı. Eli düşüncenin içine girdi. Su dolu bir havuzun dibine ulaşmaya çalışıyordu sanki Leydi. Sonra o daha ne yaptığını anlamadan zihin sarsılmaya başladı. Leydi burdan çıkmak için her şeyden vazgeçmeye hazır gibi gözüküyordu. Ancak uyanması epey zor olacağa benziyordu.

Ya da…

Leydinin ilacı aniden kesiliverdi. Takip eden 3 dakika içinde Leydi gözlerini açtı. Anlaşılan sinyali yollamayı başarmıştı.

-Merhaba, Spark.

Devam Edecek...

Doctor, Who Am I? | Türkçe | DWWhere stories live. Discover now