66

16K 1.3K 63
                                    

Medya : Doruk

Sare Demirdağ

Her saniye yine ne olacak acaba diye yaşıyordum resmen.

Hayatımın her köşesinde bir aksiyon yaşanıyordu ve neredeyse yarısına yetişemiyordum. Bu adamların burada ne işi vardı?

Ayrıca Ateş 'in babasıyla abimin düşman olduğunu hatırlıyorum. Bunlar ne ara bu kadar yakın olmuşlardı ki. Ya da öyle mi gösteriyorlardı?

Ateş birden bu pencereye bakınca birkaç adım ilerledim. Perde kapalıydı yine de buraya bakmaya devam ediyordu.

Yerimde rahatsızca kıpırdandım eğer Baran abim buraya baktığını görürse hiç iyi şeyler olmazdı. Benim için sıkıntı yoktu ama Ateş abimin elinden kurtulur mu muamma.

İnsanın başına zarar getireceği en büyük duygusu kuşkusuz merak olabilir.

Ne içeri gidebiliyordum ne de bunları tanıyordum.

Fakat abimin hemen arkasındaki arabadan inen adam bana çok tanıdık geliyordu. Kolundaki dövme zihnimde birçok şey canlandırmıştı bile.

O gün davette kaçırıldığım akşam gelmişti. Hatta Baran abim onu görünce çok fazla sinirlenmişti.

Bir yıl boyunca sadece kendime odaklanmıştım. Hayalini kurduğum yapmak istediğim şeyleri yapmış fakat geçmişi asla düşünmemiştim.

Ne kaçırıldığım günü ne sonrasında olanları. Yine de hatırlamam büyük mucizeydi.

Adamın bakışları öyle sert öyle soğuktu ki bu konuda Araf abimi dahi geçebilirdi.

Ateş hala sağa sola dönüp birini arıyormuşcasına bakınıyordu.

Daha fazla ayakta kalmamak adına yatağa geçtim. Gerçekten çok uykum vardı ve uyumaktan başka bir şey cazip gelmiyordu.

Benim uyku ile uyanıklık arasında kaldığım o onlarda saçlarıma öpücük bırakıldığını ve üzerimin örtüldüğünü hissettim.

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Dün gece olanlardan sonra uyuyakalmama inanamıyordum.

Hem meraktan çatlayıp hem de nasıl uyumuştum aklım almıyordu.

Uyandığımda Baran abim yanımda değildi fakat banyodan su sesi geliyordu.

Adam hem onca saat çalışmış , benden sonra uyumuştu. Yine de benden önce kalkmayı başarıyordu.

Su sesi kesildiğinde sabırsızca saçlarımı topladım. Bir türlü neler olduğunu öğrenememiştim.

Abim sonunda giyinip yanıma gelmişti.

"Günaydın abiciğim"

Çoktan kollarımı boynuna dolamıştım. Onu görmediğim zamanlarda hemen özlüyordum.

Şimdi de öyleydi.

"Günaydın bebeğim"

Üzerinde siyah takım elbisesiyle karşımda duruyordu.

"Nereye yine hazırlanmışsın?"

Ona hesap sormamla hem gülüyor hem de çatılan kaşlarımı düzeltiyordu.

"İşim var"

Homurdanıp daha çok sarıldım. Bu ara sürekli işi vardı.

"Hep iş hep iş beni bu ara boşladınız Baran bey.."

"Baran bey mi?"

Sanki hafif sinirlenmiş gibi yapıp konuyu kapatmaya çalışıyordu. Ama yemezler.

"Abi ya bu taşınanlar kim? Ayrıca neden bu ev? Ve sen neden sürekli bana anlatacaklarını erteleyip duruyorsun?"

Sakince yanıma oturduğunda içim pişmanlıkla doldu. Bunca yıl bizim için çalışmış bize vakit ayırmıştı. Sanırım onu son günlerde biraz bunaltıyordum.

"Güzelim senin saçının teline zarar gelmeyecek şekilde hareket etmeye çalışıyorum az sabret"

Omzuna başımı yasladım. Şimdi gidecekti gece yarısına kadar çalışacak daha sonra birkaç saat spor yapıp yatacaktı.

Kendini yoruyordu ve bunun farkında değildi.

"Abi kendini niye bu kadar yoruyorsun ki?"

"Yorulmuyorum ben sen kafana takma bunları ders çalış"

Aslında son yılıma girmiştim ve ders çalışmam gerekiyordu ama olaylar silsilesi bir türlü peşimi bırakmıyordu.

"Abi haftasonu beraber geçirelim mi?"

Şu an mızmız bir çocuk gibi davranıyordum ama biraz da olsa kendine vakit ayırsın istiyordum.

"Geçirelim güzelim"

Ayağa kalkmış ve her gün işe gitmeden önce yaptığı gibi alnımı öpmüştü.

"Güzelim bu kıyafetlerinle dışarı çıkmasan olur mu?"

Hem kıskanıyordu hem de beni kısıtlamamak adına bir şey demiyordu.

Başımla onaylayıp gitmesini izledim. Doruk abimin sabah erken kalkması gerekiyordu ve çoktan gitmiş olması gerekiyordu.

Araf abim zaten bu saate kadar uyumaz çoktan kalkıp spora gitmiştir.

Seslice nefes verip ayağa kalktım. Yine tek kalmıştım evde ve bu sefer arayıp yanıma çağırabileceğim arkadaşlarım kilometrelerce uzakta kalıyordu.

Dışarıdan gelen seslerle tekrar dün geceyi hatırladım. Hala burada mıydılar?

Üzerimdeki ayıcıklı pijamayla neyse ki dün gece rezil olmamıştım. Kendimi ilk defa tebrik ettim.

Dün gece dışarıyı izlediğim pencerenin önüne tekrar geçtim. Dünki arabalar hala buradaydı ve çevre evlerdeki yerlere taşınıyorlardı.

Aslında bu durum rahatsız etmekten çok sevinmeme neden olmuştu. Belki kendime yeni bir arkadaş bulabilirdim.

Bunu en son Barlas'ı gördüğümde düşündüğüm aklıma gelince buruk bir tebessüm oluştu yüzümde. Neler yaşamış neler geçirmiştim.

Daha fazla burada durmanın bir anlamı yoktu. Kendi odama gidip gündelik bir kombin yaptım.

Saçlarımı gelişigüzel dağıttıktan sonra aynada kendime öpücük attım.

Aslında bu çok önceden beri yaptığım bir şeydi ve hoşuma gidiyordu.

Kapının önüne çıkmıştım. Herkes taşınma telaşından olsa gerek bir sağa bir sola gidip duruyordu.

Şimdi gitsem sanırım biraz rahatsız etmiş olurdum. Bir şeyler yapmaya çalışıyorlardı bende gidip "siz kimsiniz?" mi diyecektim?

Geri geri adım atıp arkamı döndüm. Bu arada birine çarpmam bir oldu.

Ateş.

O değilde biz şimdi komşu mu olmuştuk?

O çoktan belimi sarmıştı. Daha sonra da etrafını kolaçan edip ellerini çekti. Bir şey söylemek için doğru zamanı bekliyor gibiydi.

"Gece 11'de arkadaki kış bahçesinde bekliyorum"

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Bölüm sonu..

Sınır 525 oy



SARE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin