"Bence beklemiyorlardır, bebeğim," dediğinde biraz merak biraz da şaşkınlık içinde gözlerimi yüzüne tuttum.

"Neden?"

"Yani bu kadar gecikmeden sonra bekleyeceklerini zannetmiyorum. Anlamışlardır işimiz olduğunu," sonlara doğru sırıtışı pisleşmişti.

Kaşlarım hızla çatılırken omuzlarına tutunan ellerim yumruk hâlini aldı. "Kafanı kıracağım, az kaldı!" dedim agresifçe.

Suratındaki imalı ifade silinip yerini masumiyet maskesi alırken, kaşlarını kaldırmıştı. "Ne yaptım ki?"

Tatlı diliyle iş güzarlık yaparak kendini hemen affettiriyordu.

Yumuşayan ifademi toparlayarak, "Beni sinir ediyorsun!" diye söylendim. "Edepsiz konuşmaların yüzünden bir gün gerçekten döveceğim seni." diyerek sahici bir tehdit savurdum.

Parmakları yanağıma gömülürken dudaklarım baskısı yüzünden öne doğru büzüştü. Elini itelemeye çalışsamda başaramadım. Sinir bozucu sırıtışıyla, "Sinirliyken dehşet tatlı bir şey oluyorsun, bebeğim." deyip yanaklarımı acıtmadan sıktı.

Yanağımdaki ellerini iteledim. "Sende dayak yemek için dehşet çabalıyorsun, insan irisi!"

"Hayda," dedi gülerek. "İlk tanıştığımızdaki sıfatıma döndük iyi mi?"

"Hak ettin." ayaklarımı salladım hafifçe. "Yere indir beni."

Sırtım duvardan ayrılırken, Cesur'un adımları duştan çıkarak soyunma odasına yönlendi. Ben hâlâ tek koluyla sabitlemiş olduğu kucağındaydım ve o sanki ben yokmuşum gibi hareket ediyordu. "Cesur indirsene. Belin ağrıyacak şimdi. Maçın var, unuttun mu? Benim yüzümden çıkamazsan vicdan azabından ölürüm bak."

Elini başımın arkasına yerleştirip yüzümü boynuna bastırdı. Dudaklarım nemli tenine değdiğinde tüm kelimeleri yuttum. Şampuanın mentollü kokusu buram buram burnuma sızmaya başlamıştı.

"Ağzın yoruldu." dedi muzip bir sesle. "Hararet yaptın."

Beline çimdik atmayı düşünürken elim yanlışlıkla karın kaslarına kaymış ve tırnaklarım sert kaslarına sürtünmüştü.

"Bana halleniyor musun kız?"

"Oha!" diye cırladım. Omuzlarını yumruklarken, "Pislik!" diye bağırdım.

"Ne yapayım kızım, oramı buramı mıncıklıyorsun?"

"Cesur!" dedim sertçe.

Yanağımı dişleriyle kavradığında yüzünü ittirmeye çalıştım. Dişlerinin hafif baskısı ve dudaklarındaki ıslaklık yanağımı kaplamıştı. "Ya çek şu dişlerini!" diye bağırdım. Isırdığı yere ıslak ve sert bir öpücük bıraktığında ani baskısından dolayı başım sarsıldı. "Oh bal." dedi sırıtarak.

Soyunma odasında ortada bulunan oturağa oturduğunda beni de dizine oturtmuştu. Hızlıca kucağından kalkmaya yeltendim ancak belimi mengene misali saran kolu buna engel oldu. "Cesur bırakacak mısın artık?"

Büyük avcunu başımın üzerine yerleştirip saçlarımı karıştırdı. "Bırakamıyorum ki," deyip göz kırptı.

Dudaklarım bana ihanet ederek kıvrılmaya kalkışınca bıkkınca nefesimi üfledim. "Elif'ten şikâyetçi olacağız daha. Giyin de gidelim."

Suratında sıkıntılı bir ifade oluştu. Saçlarımda duran elini yavaşça yüzüne yerleştirip kısa sakallarını sıvazladı. "Bebeğim o da senden şikâyetçi olur,"

MARAL VE CESUR | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin