"Ne zahmeti canım! Çok endişelendim senin için. Burada olduğunu duyunca hemen geldim."

"Gerek yok diyor kız. Gidebilirsin."

Keleş direkt lafa atlamıştı. Sahi o kadar merak ettim ki. Kerem'in Keleş gibi insanlarla hiç işi olmazdı. Kerem biraz tırsak bir insandı. Yani hiç kavgaya bulaşmaz tam tersi kavgalardan korkardı. Şimdi biriyle böyle olmasını bir türlü anlayamıyordum.

Keleş'e baktım ama beni görmüyordu. Gözlerinden alev fışkırır gibi Kerem'e bakıyordu sadece.

"Kerem. Gerçekten çok teşekkür ederim ama git sen. Boşuna durma burada."

"Boşuna olur mu hiç. Aşk olsun."

Keleş'in yumruklarını sıktığını gördüm bir an. Her geçen dakika aralarındaki gerginliğin sebebini daha da merak ediyordum. Kerem o kadar olmasa da Keleş çok gergindi. Bıraksalar şuracıkta öldürecekti Kerem'i.

"Kerem misin nesin. Defol git artık!"

Keleş'e sinirle baktım. Cidden bu adamın adı Keleş miydi yahu?

"Biraz sakin ol."

Keleş'in sinirli gözleri yeniden beni buldu. Dişlerini o kadar sıkıyordu ki çenesi daha da güzel bir hale bürünmüştü.

Güzel mi? Güzel falan değil! Gereksiz!

Ama şimdi yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Adamın her yeri güzeldi. Tabi bu güzellikler ona yumuşayacağım anlamına gelmiyordu.

"Tamam sen istediğin için gidiyorum. Ama ne zaman istersen ara."

Keşke arayacak bir telefonum olsaydı...

"Tamam teşekkürler."

Sonunda gitmişti. Keleş yine boynunu kütletme hareketini yaptı.

"Siz tanışıyor musunuz Kerem'le?"

"Hayır. Tanışmamız mı gerekiyor?"

Omuzlarımı yukarı kaldırıp aynı zamanda kafamı sağa sola salladım.
Neden o kadar sinirlendi ki o zaman? Ben öncesinden aralarında bir gerginlik olmuştur diye düşünmüştüm. Çünkü Keleş gerçekten çok gerilmişti. Sürekli çenesini sıkmıştı. Vardır bir iş. Hiç umurumda değil şu anda Kerem ve onun arasındaki şey.

"Neden gitmiyorsun? Yetmedi mi evimi yakmanız? Daha ne istiyorsun?!"

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Sonra bana yaklaşmaya başladı.

"Ben evine karışmadım. Ruhi yaptıysa cezasını çekecek merak etme."

Karışmamış. Hah! Ruhi onun adamı değil sanki!

"Ruhi senin yüzünden yaptı! Ben size hiçbir şey yapmadım! Ama o... "

Derin bir nefes aldım. Sakinleşmeye çalıştım.

"Ona 170 bin zararım olduğunu söyledi. Bunun için yaktı evimi biliyorum! Ama ben kimsenin parasını almadım! Kimsenin ne malına ne de canına zarar verecek bir şey yapmadım!"

Sakinleşemiyordum. Gözlerimi kapatıp tekrar sakinleşmeyi denedim. Saçma sapan bir şey yüzünden evimi kaybetmiştim. Ne olduğunu bile anlamamıştım ki!

Bir anda elimin üzerinde bir baskı hissettim. Gözlerimi açtığımda o baskının Keleş'in eli olduğunu farkettim. Hemen çektim elimi.

"Sakin ol. Bana en başından anlatır mısın? Nasıl oldu da Ruhi seni buldu? Neden buldu?"

"Bilmiyorum. Ben hiçbir şey yapmadım. Evimde oturuyordum. Kapı çaldı. Ruhi'nin adamları... 4 adam geldi. Zorla evime girdi. Her yeri dağıtmaya başladılar."

KELEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin