"Ben gurursuz değilim!" dedi Elif tıslayarak.

Maral ellerini Elif'in omuz başlarına sertçe bastırıp tırnaklarını derisine sapladı. "Yorgun hâlinden faydalanıp öptün Cesur'u! Birde bunu benim gözlerimin içine bakarak yaptın! Sen sevgilimi taciz ederken ben durup öylece izleyeceğim öyle mi? Hatta küçük beyninden geçenlere göre, sırf senin izinsizce öptüğün adamı terk edeceğim. Kızım sen gerizekalı mısın?"

Elif kıskançlığın verdiği hırsla, "Sen olmasaydın beni sevecekti!" diyerek kendini küçük düşürmeye devam etti.

Maral dişlerini gıcırdattı. Elif'e laf anlatamayacağını anlamıştı. "Bu kadarı fazla Elif. Senin yerine ben utanıyorum. Daha fazla küçük düşürme kendini!"

"Kapa çeneni! Sen kimsin de bana akıl veriyorsun aptal."

"Aptal sensin. Kafedeki tehditlerini unutmadım! Ben sindirebileceğin biri değilim. Ama sen inatla hâlâ benimle uğraşıyorsun. Yaptığın davranışın sonuçlarını düşünmedin değil mi?"

Elif alayla güldü. "Ne yapabilirsin ki? Küçük boyunla beni hırpalayabileceğini düşünüyorsun."

Maral ense kökündeki saçları çekerek kulağına eğildi. "Yaptığın tacizin cezasız kalacağını mı zannettin beyinsiz!?"

"Kanıtlayamazsın!"

Cesur hayretle bakakaldı. Bu nasıl bir aptallıktı böyle.

Yiğit alayla, "Kameralar var," deyince Elif'in yüzündeki ifade dondu. Ancak kendini çabuk toparladı.

Maral alayla gülümsedi. "Cesur ve ben, senden şikâyetçi olacağız. Bakalım o zaman da gururun ayaklarının altında olmaya devam edecek mi?"

"Sevgilinin ve arkadaşlarının arkasına saklanmaktan başka bir bok yapamazsın, cüce!"

Maral'ın sabrının tamamen taştığı nokta Elif'in son sözleri olurken hiç düşünmeden Elif'in suratının ortasına yumruğunu indirdi. Elif aldığı sert darbenin etkisiyle yere düşerken, Maral onun karnının üzerine oturup hırpalamaya devam etti. "Seni gebertirim pislik! Boyumla ilgili tek kelime daha edersen gözlerini çıkarırım yerinden!"

"Çıkarsana hadi!" deyip Maral'ın yüzüne attığı tırnak darbesiyle, genç kızın elmacık kemiğinin altı açılmıştı.

Cesur atik bir hareketle Maral'ı belinden tuttuğu gibi Elif'in üzerinden kaldırdı. Olayın seyri değişmeye başlamıştı. Maral'ın canının yanmasını istemiyordu.

Bedeni aniden havalanan Maral öfkeyle ayaklarını salladı. "Cesur, indir beni!"

Cesur indirmek bir yana, Maral'ın ince belini daha sıkı sardı. Murathan ve Yiğit'e hitaben, "Siz şunun bir yere gitmesine izin vermeyin. Ben Maral'ı sakinleştirip geleceğim," deyip soyunma odasına doğru ilerlemeye başladı.

Maral belini saran güçlü kolların arasında debelenmeye devam ediyordu. "Cesur bırak beni! Biraz daha dövmem lâzım o şeytanı!"

Cesur burnundan güler gibi nefesini verdi. "Olmaz bebeğim. Yüzünü yaraladı. Daha fazla zarar verecekti sana, olay büyümesin!"

Soyunma odasına girdiklerinde kapıyı kilitleyerek Maral'ı yere indirdi. Maral zemine basar basmaz yüzünü arkasındaki Cesur'a çevirdi. "Ne demek büyümesin! Seni öptü. İlk öpücüğünü o beyinsiz izinsizce aldı! Büyüsün olay! Onun o pis dudaklarını yerinden sökeceğim!" deyip kapıya doğru koşunca, Cesur küçük herkülünü belinden yakalayarak kollarının arasına hapsetti.

MARAL VE CESUR | Yarı TextingWhere stories live. Discover now