Bölüm 65 ☁️ İsmi Lazım Değil

Start from the beginning
                                    

"Şurdan sağa sapacağız."

"Tamamdır."

"Siz gerçekten sevgili misiniz şimdi?" Dedi Esen. Balın "Yok, şakacıktan," diye dalgaya aldı onu.

"Ay ne dalga geçiyorsun? Cefa sonsuza kadar sap takılacak diye kendimi inandırmıştım."

"Ben de öyle," dedim gülerek. Ben gülünce Balın da gülümsedi hafifçe.

"Şu Aspava'nın önünde dur. Daha önce de gelmiştim, güzel yapıyorlar." Balın'ın gösterdiği restaurantın önüne dikkatlice park ettikten sonra indik arabadan. Ankara'nın bu Aspava'ları aşırı meşhurdu, biri Ankara dediğinde akla ilk pavyonları sonra da et döneri gelirdi. Burada o tarz et döner ya da kebap vs. yapan restaurantlara 'Aspava' deniyordu.

Mekanın arka taraflarına giderek herkesten uzak bir masaya oturduk. Balın karşımda, Esen de çaprazımda oturuyordu. Sipariş verme işini Balın'a bıraktım çünkü o ne sevip ne sevmediğimi biliyordu.

"Hoşgeldiniz efendim, ne alırdınız?"

Balın menüyü kapatıp garsona baktı. "İki tane karışık ızgara menüsü alalım biz. Ama kesinlikle kırmızı biber olmasın lütfen. İçecek olarak da ayran, olur değik mi?" Onay istercesine bana baktığında başımla onayladım.

"Evet, ayran olsun."

Garson not aldıktan sonra Esen'e baktı. Esen de "Bana da aynısından," dedikten sonra gitti yanımızdan.

"Koskoca Cefa Berkan, sen gel bir Aspava'da yemek ye... Şu otantik ortama hiç uymuyorsun." Esen hala orada kalmıştı, kız takmıştı resmen 'Berkan' olmama.

"İnanabiliyor musun, o da yemek yiyebiliyor. Hatta ve hatta su bile içiyor!" Balın abartılı bir şekilde bunu söylediğinde kahkaha attım. Esen de gözlerini devirdi ve bana baktı. "Yani gerçekten, boş yapıyor."

"Diyene bak."

Balın daha fazla katlanamamış olacak ki elini ceketinin iç cebine atıp katlanmış mektubu çıkardı. "Bunu oku."

Esen kaşlarını çattı. "Ne bu?"

"Oku lütfen."

Kız mektubu okurken Balın'la göz göze geldik. Dudağını kemirerek bir kıza bir bana bakıyordu. Ona güven vermek amacıyla hafifçe gülümseyip masanın üzerinden elini sıktım. Bence çok ağır bir tepki vermeyecekti, öyle bir kıza benzemiyordu.

Bir dakika geçmeden kız mektubu masaya bıraktı. Balın'a biraz hüzünlü, biraz korkulu bakıyordu.

"Ben bunu neden okudum?"

"Bunu pat diye söylemek doğru olmaz, ama başka nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Bu mektubu bana annem ve babam bıraktı, bunu anlamışsındır zaten. Orada bir bebekten, benim ikizimden bahsediyorlar." Yutkundu. "O kayıp çocuk sensin, Esen."

Esen öylece bakakaldı. Transa girmiş gibiydi. Gözlerini bile kırpmadan Balın'a bakıyordu. Ne düşündüğünü anlayamamıştım.

"Sen benimle taşşak mı geçiyorsun?"

Yani, yerinde bir tepkiydi bakınca. Durduk yere alakasız biri karşınıza çıkıp kardeş olduğunuzu söylediğinde verebileceğiniz bir tepkiydi.

"Hayır."

"Buradan bakınca öyle görünmüyor ama."

"Söylediğim şeyin abes olduğunun farkındayım. Çok alakasız olduğunun da. Ama ben de seninle aynı durumdayım, yemin ederim." Balın onunla uzlaşmaya çalışırken Esen öfkeyle yüzünü ovuşturuyordu.

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now