43. Bölüm "Düğün"

Start from the beginning
                                    

Erva hızla ayağa kalktı. Eylül'ün elindeki diğer poşeti aldığında kapıya doğru ilerlediler. Aynı zamanda Eylül Erva'ya birşey yemediği için söyleniyordu. Erva, Bahar ve Eylül'ün yanında üç kuzeni daha gelecekti. Erva'ya göre iki arkadaşı yeterdi ona ama kuzenlerini de kırmak istememişti. Kuaför de tanıdığı olduğu için kalabalık olmanın sorun olmayacağını düşünmüştü.

Altı kız binanın önünde beklerken kapının önünde iki araba durdu. Deniz ve Toprak iki ayrı arabadan senkronize bir şekilde indiğinde kızlardan birinin ağzından "Bismillah." sözü döküldü.

Toprak Eylül'e yaklaştığı her adımda biraz daha gülerken, Deniz Erva'ya giden her adımda daha da heyecanlanıyordu. Ne yani şu yanakları kızarmış, ona heyecanla bakan kadınla bir yuva mı kuracaklardı? Hâlâ rüya gibi geliyordu.

Toprak Eylül'ün elindeki ağır kına elbisesini bir eline alıp sıkıca sarıldı. Yanağına kocaman bir öpücük bıraktıktan sonra elini tuttu.
"Özledim." dedi kulağına doğru fısıldayarak.
"Birkaç saatte?" diye sordu Eylül hayretle. Tamam o da özlemişti ama Toprak sanki yıllardır ayrı kalmışlar gibi bakıyordu.
"Birkaç saatte." diye onayladı Toprak. Ardından bakışları Deniz'i bulduğunda "Çok sıkıcı bu herifler. Oturmaktan bir taraflarım uyuştu. Sen olsaydın da kovalamaca oynasaydık."

Eylül gülerek başını iki yana salladı. Tam o sırada bir öksürük duyuldu.

Eda hafif bir şekilde boğazını temizleyip "Olan var olmayan var!" dedi sinirle. Arabaların yanına ilerleyip beklemeye başladı.
Toprak arabaların yanına giden dört kıza bakıp Deniz'e döndü.
"Kızlar bizle gelsin. Siz ikiniz gelirsiniz." dedi arkadaşına anlayışla.

Deniz gülerek "Tamamdır." dediğinde herkes arabalara ilerledi.
Erva ve Deniz ikilisi yalnız arabaya binerken Toprak kendi arabasına binip Eylül'ü de yanına aldı. Dört kız arkaya sığdığında arabayı hareket ettirip yola koyuldular.

Eylül'ün elini alıp kendi dizinin üzerine bıraktığında her zamanki gibi dalgınca Eylül'ün eliyle oynuyordu. Sanırım ona dokunmadan yapamıyordu. Bu özelliğini yeni keşfetmişti o da.

"Toprak şu pastanenin önünde durur musun?" dedi Eylül eliyle ilerideki dükkanı gösterirken.

Toprak sorgulamadan arabayı yol kenarında durdurduğunda Eylül'e döndü. "Acıktın mı?" diye sordu kemerini çözerken.

"Erva hiçbir şey yemedi ya. Bir poğaça alayım, belki orada acıkır."

Toprak karısına gülümseyip kendi kapısını açtı. "Ben alıp geliyorum."

"Tamam." dedi Eylül başını sallayarak.
Birkaç dakika sonra Toprak elinde iki poşetle geldi. Eylül şaşkınca kucağına bırakılan poşetlere bakarken "Siz de yersiniz." dedi Toprak diğer kızları da kastederek.
Eylül başını sallayıp "Sağol." dedi."Sen acıktın mı?" diye sordu ardından.

Toprak arabayı tekrar hareket ettirdi.
"Biraz."

"Tamam sen de yersin."

Toprak başını sallayıp yola odaklandı. Kuaföre geldiklerinde kızlar arabadan inerken Eylül'ün kolunu tutup onu durdurdu. "Bekle." dedi ona.

İnip Bahar'ın eline bagaja koyduğu elbiseyi verdi. "Eylül geliyor birazdan." dedi ona.

Kızlar kuaföre girdiğinde Toprak ve Eylül poşetlerin birinden iki poğaça bir meyvesuyu çıkarttı. Toprak poşetleri arabanın arka koltuğuna koyarken Eylül meyvesuyunun pipetini takıp bir yudum aldı.
Elindeki poğaçadan bir ısırık alıp meyvesuyunu Toprak'a uzattı.
Bir yudum da o içtikten sonra hızla poğaçalarını bitirdiler.

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now