•IX•

111 330 48
                                    

İçimde bir şey kanıyor
Keskin bir vedanın yarası sızlıyor
Yüzümde bir şey soluyor
Aynı değil, umudun rengi kayboluyor
Kalbimde bir yerde bir orman yanıyor
Bıraktığın şarkılar sahipsiz susuyor
Şiirler hep dargın, dualar şifasız
Ömrüme mıhlanmış bir cümle
•CEM ADRİAN-MARK ELİYAHU•

İçimde bir şey kanıyorKeskin bir vedanın yarası sızlıyorYüzümde bir şey soluyorAynı değil, umudun rengi kayboluyorKalbimde bir yerde bir orman yanıyorBıraktığın şarkılar sahipsiz susuyorŞiirler hep dargın, dualar şifasızÖmrüme mıhlanmış bir cümle ...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


8. GÜN

"Merhaba doktor." diye içeriye girdiğimde, kapıyı çaldığımı duymamış olacak ki olduğu yerde sıçradı Adelia. Elinde tuttuğu ufak kutuyu alelacele masanın altına koyarak gülümsemeye çalışıp, "Beni korkuttun Nefi. Hoş geldin." dedi. Bir tuhaflık var gibiydi fakat buna yoğunlaşmak yerine uygunsuz bir vakitte içeri girdiğimi düşünüp utandım.

"Lale hanım beni beklediğinizi söyleyince.."

"Elbette seni bekliyordum. Sadece dalmışım." deyip gülümsedi. "Geç lütfen. Ben de bir kahve koyayım. İçeriz değil mi?"

Koltuklara doğru yürürken başımı salladım ve saniyeler içinde oturdum. Doktor kahveleri yaparken, "Nasılsın?" diye sordu. Şimdi normal görünüyordu. Gerçekten de dalmıştı sanırım.

"Nasıl olduğumu bilmiyorum. Dün bana Azra için doktorla konuştuğunu söylediğinde bir ümit sevinmiştim fakat Görkem ceza alacağından çok emin konuştu."

Sustu. Kendi kahvesine su, benimkine süt katıp kupalarla tam karşıma oturdu. Bu gün siyahlara bürünmüştü, aynı benim gibi.

"Pencerenin önüne sandalye çekelim mi?" diye sordu.
Hayır dercesine kafamı salladım.
Ardından derin bir soluk alma gereği duydu ciğerlerim. Sonrasında olduğumuz ana odaklanıp, "Bu gün başka soru sormayacak mısın?" dedim.

"Hayır, sormayacağım." derken öne doğru eğildi. "Aklınla kalbin her ne isterse onu anlatmalı. Tabi bu benim merak etmediğim anlamına gelmiyor fakat senin hazır olman lazım."

O sırada tüm psikologların bu kadar anlayışlı ve sabırlı olup olmadığını sorgulamak istedim. İçimden tabi. Yalnız bu sorguyu daha sonraya erteleyecektim. Belki de unutacaktım.

"Azra'yı özlüyorum. Sıkılıyorsun belki fakat, aklımdan birçok konu geçsede dilime en çok onun adını yakıştırıyorum. Her anımı, her saniyemi onun adını telaffuz ederek geçirmek istiyorum."

Oysa güzel isminin üzerine koca bir çizik atmıştı hayat. Şimdilerde konuştuğum tek şey kara zamanlar ve bıraktığı delik deşik tenlerimiz, yüreklerimiz. Şaka gibiydi fakat değildi.

"Vazgeçtim Nefi. Müsaadenle sormak istiyorum. En son evini satmak için biriyle görüşmüştü ve sen sebebini sordum demiştin. Bana da anlatır mısın?" dedi.

"Anlatırım doktor." Derin bir soluk alıp, "Anlattıklarımdan sonra nedenini anlayacaksın." dedim.

••• Evinin satışını gerçekleştirmek için emlakçıyı ve bir avukatı görevlendirmiş.
Ve onları, 'Ben gidene kadar bekleyin.' diye tembihlemiş.

AZRA'NIN SAÇLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin