•IV•

195 354 476
                                    

Unuttun mu beni, her şeyimi
Sildin mi bütün izlerimi
Hiç düşmedim mi aklına
Hiç çalmadı mı o şarkı
O sahil, o ev, o ada
O kırlangıç da mı küs bana
•Sezen Aksu•

Unuttun mu beni, her şeyimiSildin mi bütün izlerimiHiç düşmedim mi aklınaHiç çalmadı mı o şarkıO sahil, o ev, o adaO kırlangıç da mı küs bana•Sezen Aksu•

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

🕸
3.GÜN

Elimde iki kahve termosuyla doktorumun kapısı açık olan odasına girdiğimde, pencerenin önünde gergin halde biriyle konuştuğunu duydum.

"Bak anlamıyorsun. Bu tür meseleler aceleye gelmez. Her şeyin bir zamanı var." diyordu doktor. Bir süre karşı tarafı dinleyip, "Ben seni anlıyorum, keşke aynı karşılığı alabilsem. Tamam yeter, tüm istediklerini kabul ettim zaten. Bu yüzden beni artık boğma, yoksa her şeyden vazgeçeceğim." dediğinde başını tutuyordu.

Parmağında alyansı olmadığı için evli olmadığını varsayıyorum. Muhtemelen erkek arkadaşıyla konuşuyordu ve ben hiç duymamam gereken şeyler duyuyordum.
Geldiğimi belli etmek istercesine bir kaç kez öksürdüm ve hızla bana döndü. Telefonu da hiçbir şey söylemeden kapattı.

"Hoş geldin Nefi." dedi telaşla.

"Hoş buldum doktor. Yanlış zamanda geldiysem dışarıda bekleyebilirim." dedim.

O ise bıkkın yüz ifadesiyle kırmızı koltuklardan birine geçip, "Hayır, gel lütfen. Beni bu gereksiz sohbetten kurtardın bile diyebiliriz." dedi.

Tam karşısına oturduğumda kahvelerin birini ona doğru uzattım. Şaşırmıştı fakat bir yandan da gülümsüyordu.

"Benim kahvelerimi beğenmiyor musun yoksa?"

"Beğeniyorum tabi doktor. İnsanı kendine getiriyor. Fakat o makinadan çıkan kahve fena halde acı. Bunları ben yaptım. Azra'nın tarifi." dedim.
Termosu elimden alırken yüzünü buruk bir gülümseme kapladı. Acaba ona bir derdi olup olmadığını sormalı mıydım?
Hayır. O benim doktorumdu ve henüz üç gündür tanışıyorduk.

Termosu ellerinin arasında çevirip, "Senin sevginden dünyanın öğrenmesi gereken çok şey var Nefi." dediğinde sol göğsüme bir sancı girdi.

Seslice yutkundum. "Ben sevgisine sahip çıkamayan zavallı bir adamım doktor. Sonradan bilinen, geç kalınmış kıymetin gördüğünüz gibi kimseye bir yararı yok."

Sustuk bir süre. Tam 12 saniye.
Susabilirdim önümdeki tüm günler, haftalar boyunca. Yüreğimdeki kurtların beni yemesine müsaade edip yavaşça öldürürdüm kendimi. Asıl hak ettiğim buydu.

"Başlamak ister misin, eğer seni iyi hissettirecekse pencerenin önüne bir sandalye çekebiliriz?" dediğinde aynı anda gülümsedik.
Sonra ayağa kalkıp kendi sandalyesini pencerenin önüne kadar götürüp eliyle beni buyur etti.
Kalktım, gittim ve oturdum.

Kendi de koltuklardan birine kurulunca, "Nerden istiyorsan ordan devam et." dedi.

•••O akşam.. bardak kırıldı ya hani, sonrasında her şey sakin geçti. Yemekten sonra Elvin çay demledi. Hiç içmediğim kadar çay içtim. Azra ise sadece iki bardak içti. Sanırım değişmeyen tek alışkanlığı kahveye olan düşkünlüğüydü.

AZRA'NIN SAÇLARIМесто, где живут истории. Откройте их для себя