1. İKİ YÜZLÜ ŞANS

550 63 178
                                    


Bu kitapta geçen kişi ve kurumlar tamamen hayal ürününden ibarettir.

Keyifli okumalar!

Şarkı: Fleurie - Love and war

1. İKİ YÜZLÜ ŞANS


Burnumu çeke çeke yürürken dolan gözlerimi kimse görmesin diye başımı eğmiş öyle yürümeye çalışıyordum. İçten içe 'buna da üzülmezsin be kızım' desem de beni ağlatmak çok kolaydı, ne kadar kabul etmek istemesem de sulu göz bir insandım. Neyse ki çabuk ağlar çabuk toparlanırdım, kendi kendimi motive etmeyi öğreneli çok olmuştu. Tabi bu durum şu an pek geçerli değildi çünkü olmayan şansım bir kez daha bütün planlarımı alt üst etmiş beni öylece ortada bırkamıştı. Bir insan tüm yaşamı boyunca böylesine büyük bir şanssızlık ile nasıl başa çıkardı bilmiyordum, o kadar şanssızdım ki sinirlendiğim zaman 'şansıma tüküreyim' bile diyemiyordum çünkü bilirsiniz, olmayan bir şeye tükürülmezdi. Aşağı doğru bükülen dudaklarımı zar zor düzeltip derin bir nefes aldım ve eğdiğim başımı dikleştirerek bana yakın olan bir kafenin içerisine girdim. Haftanın başı olduğu için içeride pek kimse yoktu, büyük ihtimalle herkes işinde gücündeydi. Gözüme köşelerde bir yer kestirip oturdum, gelen garsona zor da olsa tebessüm ederek "Ne istersiniz" sorusunu "filtre kahve" diye cevapladım. Beni şu an tek toparlayacak şey biraz kahve ve bol sümüklü bir ağlama seansıydı. Garson siparişimi getirmek üzere benden uzaklaşırken, çantama tıkıştırdığım kulaklığımı çıkardım, birbirine giren kulaklığıma acılı bir bakış atıp dudaklarımı tekrardan büzdüm zaten kablolu kulaklık kullanan bir ben bir de Gigi Hadid kalmıştı. Bu gidişle daha fazla dayanamayacak ve Gigi'yi tek başına bırakacaktım, derin bir nefes alıp kulaklığımı tekrardan çantama sıkıştırdım.

Ağlamak için kahvemin gelmesini bekliyordum ama kulaklığımın birbirine dolanması daha fazla moralimi bozduğu için gözlerim buna dayanamadı. Damlalar yavaş yavaş akarken başımı yine aşağı eğdim, garson sanki hissetmiş gibi anında elinde siparişimle yanımda belirdi. Kahveyi masaya koyup 'Afiyet olsun' dedi ve cevap vermemi beklemeden gitti, bekleseydi cevap vereceğimi de sanmıyordum zaten. Göz yaşlarım hızlanırken gelen kahvemden büyük bir yudum aldım ve bir süre sessiz sessiz kahvemi içerek ağladım göz yaşımın tuzlu tadı kahvenin acısına karışmıştı.

Sonunda kahvem bittiğinde ve ağlamam geçtiğinde, yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirip masanın üzerine bıraktığım telefonu elime alarak rehbere girdim. Bir kaç kez öksürüp annemi aradım, telefon çalarken derin bir nefes aldım o sırada Annemin güzel sesi doldu kulaklarıma.

"Efendim Annecim?"

Gözlerim tekrar doldu, sesimin titrememesi için dua ederken "Galiba girdiğim ilk iş görüşmesinden Red yemiş olmam yetmedi çünkü burası da beni istemedi yine ortada kaldım." Diye mırıldandım, neyse ki sesim titrememişti.

Annemin derin bir nefes alıp verdiğini işittim sanki üzüldüğümü hissetmiş gibi moralimi yerine getirmek için hafifçe gülüp "Bir şey olmaz kızım, halanın dediği yere gidersin."

Yalanlar Ve YılanlarWhere stories live. Discover now