"Kalmamış."

"Koca markette ketçap yok muymuş?"

"Yokmuş." söyledi şeylerin saçmalığını kendi de kavramış gibiydi. Ben Juan'a inanmayan gözlerle bakarken omuzlarını indirdi.

"Tamam ya, birinin yanındaydım."

"Neden saklama gereği duydun ki?" omuzlarını silkti.

"Kimseye söylemedik çünkü." kapının önünden çekilip salona doğru yürümeye başladı. Bende onu takip ettim.

"Daha kaç haftadır burdasın sanki de hemen birini buldun?"

"Tam olarak birlikte sayılmayız." sadece başımı salladım. Daha fazla kurcalamak istemiyorum ki Juan da anlatmak istemiyor gibi.

"Herneyse, ben duşa giricem. Seslenirsen duymam." bana başını sallarken kumandayı eline alıp televizyonu açtı.

*****

     Önümde açık bilgesayarımı kapattım. Bugün Harry'nin babasının düğünü olduğu için işten birazcık erken çıkıyordum. Öğleden sonraya kalmayacağım. Sandalyemin arkasına asılı ceketimi giydim ve çantamı aldım. Masanın üzerindeki telefonumu elime aldım ve odamdan çıktım. Kapının önünde Lily'le karşılaşmamla durdum.

"Bende tam sana geliyordum."

"Ne oldu ki?" elindeki dosyaları gösterdi.

"Haftanın başında Kanada'dan döndük, zaten bunu biliyorsun. Biliyorum bu davada çalışmıyorsun ama şunlara bakmak ilgini çekebilir diye düşündüm." gülümsedim. Tabii ki ilgimi çekerdi.

"Ben şimdi çıkıyorum. Ama yarın bakabilirim. Ya da bana mail at. Belki akşam inceleyebilirim."

"Tamam, görüşürüz."

     Koridorda yürümeye devam ettim. Jane'e çıktığımı söyledikten sonra ofisten ayrıldım. Harry kapının önünde arabasına yaslanmış bekliyordu. Gülümseyerek yanına yürümeye başladım. Geldiğimi görünce başını telefonundan kaldırdı. Karşısına geçip Harry'e sarıldım. Güldüğünü duydum. O da kollarını bana sardığında gülümsemem büyüdü.

"Çok bekledin mi?" kollarımı Harry'nin boynundan çekip kollarına düşürdüm. Ama o ellerini belimden çekmedi.

"Daha yeni gelmiştim. Önce yemek yemeye gidelim. Sonra senin evine gideriz."

"Tamam. Gidelim hadi." kollarının arasından çıktım. Harry önce benim tarafıma gelip kapımı açtı.

"Bunu yapmayı bırakman lazım. Benim ellerim var." omuzlarını silkti.

"Kapını açmamın sana ne zararı var? Bunu yapmayı bırakmayacağım." istemsizce güldüm. Harry kapımı kapatıp yanımdaki sürücü koltuğuna geçti. Kemerimi takıp  telefonumdan Juan'a mesaj attım. O, şu an fotoğraf atolyesinde olmalıydı. Yapmaya başladığı işi gerçekten seviyordu.

     Harry bir elimi alıp direksyonun üzerine koydu ve arabayı yemek yiyeceğimiz restorana doğru sürmeye başladı.

     Bugün şu ana kadar hızlı geçmişti. Bütün gün yapacağım işleri öğleden önceye sığdırmak sabah saatlerinin yoğun geçmesine sebep olmuştu. Zamanın da nasıl geçtiğini bu yüzden anlayamamıştım.

     Yemek yiyeceğimiz restoranın önüne gelince Harry yakın bir yere park etti ve birlikte indik. Restoran caddenin karşısında kaldığı için karşıya geçtik. İçeri girince oturabileceğimiz boş bir masa bulduk ve karşılıklı oturduk.

"Gergin görünüyorsun." normalde sürekli konuşurdu ama buraya gelirken arabada geçirdiğimiz süreden beridir sessiz.

"Birazcık öyleyim. Babamın evlenecek olmasını düşünüp duruyorum." konuşmamız arasında menüler gelince ikimiz de siparişlerimizi verdik. Garson başımızdan gidince Harry'e geri döndüm.

SERENDIPITY-HarlenaWhere stories live. Discover now