İlk Sürgün (Kısım V)

En başından başla
                                    

         "O hançeri anlaşmaya ihanet ettiğin ilk gün buldum, büyüledim ve doğru zamanı bekledim. Bana kendi ayağınla geleceğini biliyordum," Fraude'nin gülümsemesi iğrenç bir hâl aldı. "Bir nevi izleme tasmasıydı o hançer. Sen de hilemin sana düşen kısmını başarıyla tamamladın ve bana saklandığınız ini, elimle koymuş gibi bulmamda yardım ettin, İz Sürücü."

           Casey, yumruklarını ve dişlerini sıktı. Bakışları daha korkutucu bir hâl alıp yeteneğine odaklanırken, Fraude keyifle bir kahkaha patlattı.

          "Boşuna lanetini kullanmaya çalışma. Fark etmişsindir ki, pekte işe yaramıyor artık. Diana'nın yıllar önce bulduğu büyü formülünü birazcık taklit etmiş olabilirim."

            Casey, merdiven tarafından aşağı inen iblislere anlık olarak baktı.

          "Sahi," dedi Fraude, elini bel yanlarına koyarak. "O, nerede?" Göz irisleri yok oldu, göz bebekleri ufak birer aynaya dönüştü. "Enerji gizlemesi... Akıllıca. Fakat seni de bulacağım, Ay Tanrıçası! Athena ile aynı kaderi paylaşacaksın!" Bakışları üst katlarda gezindi. "Sanat eserimi gördün, değil mi? Hepinizin hak ettiğini verdim, vermeye devam edeceğim!"

             Casey, belinden çıkarttığı iki hançeri Fraude'ye hızla fırlatsa da keskin metaller hedeflerine ulaşamadı; iki yıldırımla çarpıştı ve zemine çarpıp çınladılar. Salona koşturarak gelen Zeus ve diğerlerinin adım sesleri duyuldu hemen ardından.

              Fraude, Gabriel'e döndü. "Diana'yı bulun ve bana getirin. Casey'ye dokunmayın, o tamamen benim." Kollarını kaldırdı ve sarayın tavanına dönük avuç içlerinde yıldırımlar parıldadı. Ardı ardına inen yıldırımların hedefi yine Casey'di.

            Casey, üzerine gelen yıldırımlardan kurtulmaya çalıştı. Duvarda yan koşup birkaç yıldırımı atlatsa da sonuncu yıldırım sol kolunu sıyırarak geçti. Bacağındaki kadar derin olmayan yara yıldırımdan değil, keskin bir kılıçtan oluşmuş gibiydi. Yanık et ve kan kokusu tekrar burnuna ulaşırken vücudu yarım olarak döndü ve duvardan düşerken dengesini korumaya çalıştı. Botlarının tabanı zeminle buluştuğu an çömeldi ve vücudunu gerip üçüncü kata çıkmaya çalışan Diana'ya doğru zıpladı. Bacağından yayılan sancı dişlerini sıkmasına yetecek kadardı. Dengesiz de olsa, korkuluklara tutunmayı başardı. Ardından hızla inen şimşekten, vücudunu korkulukların arkasına atarak kurtuldu. Derken iblisler Diana'nın yerini öğrendi.

          "Oyalayabildiğim kadar oyalayacağım; dışarı çık ve şatoya ulaş!" diye konuşmaya çalıştı Casey, sıktığı dişleri arasından.

           Diana, Casey'nin kolunu kavradı "Sen olmadan oraya geri dönmem!"

         "Git! Aymira daha önemli! Her şey ona bağlı, bana değil."

        "Burada ölürsün, Cassandra! Seni burada,"

          Casey, kolunu Diana'nın parmakları arasından sıyırıp kalkınca sözünü de yarıda kesmiş oldu. Kararını çoktan vermişti. İki iblisi seri hareketlerle etkisiz hale getirse de daha büyük bir ordu üzerine geliyordu. Diana'nın kolunu sıkıca kavradı ve sol bacağını sürüyerek birkaç adım attı. "Burayı tutabilecek kadar güçlü olsaydın, bir saniye düşünmeden seni burada bırakır kendim geri dönerdim." Hedefin şu an kendisi olduğunu, saraydan çıkmaya yeltense de yaratıkların peşini bırakmayacağını biliyordu. "Size zaman kazandırmaya çalışacağım. Git hemen!"

          Diana, elini Casey'nin bacağına koydu ve aceleyle ufak bir iyileştirme büyüsü yaptı. Merdivenlere doğru koşarken son kez arkasına baktı; Casey tüm hünerleriyle iblisleri biçiyor, geriye, sağa ve sola gözle takip edilemeyecek kadar hızlı adımlar atıyordu. Yaptığı büyü şimdilik etkili olsa da birkaç dakika sonra işe yaramayacaktı. Başka ne yapabileceğini düşünürken, Casey omuzunun üzerinden arkaya baktı ve göz göze geldiler.

KIZIL TAHTLAR 1: Salgın (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin