-3

249 16 148
                                    

Serhat artık kendisini üzen anıları aklına getirmek istemiyordu, yemeklerine odaklanmalıydı ama oda arkadaşı varken bunu yapması bir gece içerisinde zorlaştırmıştı. Kendisini açması, Serhat'a olan hassasiyeti, anlayışı, titizliği... Hepsi haddinden hızlı gelişmişti. Çekim başladığında aralarındaki arkadaşlığın düzeyi belli olmamalıydı, Ne daha yakın ne daha uzak.. diye geçirdi aklından Serhat.

Oda arkadaşı duştan çıkıp hazırlandığında hiç konuşmadan onları sete götürecek minibüse bindiler. Barbaros, kan kaybından yüzü solmuş arkadaşının yanına oturdu tereddüt etmeden. Arka koltukta dün gece kadınlar evinde olan bir olay konuşuluyordu. O kadar umurlarında değildi ki.. Sadece yemek yapmak istiyorlardı. Soğuk görünmek istemeseler de ikisinin de burada kurulabilecek ilişkilere bakış açıları aynıydı.

-------

O gün Serhat'ın burnu yarış başlamadan önce tekrar kanadı ve tüm gününü burnundaki kocaman sargıyla geçirdi. Yanına insanlar geldi, iyi olup olmadığını sordular sıklıkla. Barbaros ise hiçbir şey yapmadı, öylesine uzaktan kötü bakışlarını yolladı Serhat'ın yanındakilere. Aslında o tarafa bile dönmeyecekti, döndüğünde duygularını saklayamayacağını biliyordu ama kafasını inatla arkadaşının zıttına çevirirse dikkat çekebileceğini düşündü.

Emir, her set arasında burnunu kapatıp Serhat'ın taklidini yapıyor; Ayyüce nasıl olduğunu soruyor; Furkan Emir'in taklitlerine gülüyordu. İlgi odağı olmayı sevmese de karşısındaki insanların onun sadece iyiliği düşündüğünü bilen Serhat ters bir hareket yapmamaya çalıştı ve kendisini şaşırtacak derecede sevecen ve eğlenceli birine dönüştü. Aslında buradaki insanlarla soğuk olmasına o kadar da gerek yoktu sanki.

Erkekler evine dönüldüğünde saat sekizi geçiyordu. Barbaros kimseye tek kelime etmeden odasına geçti ve ileride elinden alınacağını bilmediği telefonuyla vakit geçirmeye başladı. Sosyal medya platformlarında hayranları onun için hesaplar açmaya bile başlamışlardı. Ne kadar bu hesaplara bakarak vakit öldürmeye çalışsa da kafasında hala odaya gelmemiş olan burnu sargılı adam duruyor, hiçbir yere gitmiyordu yemin etmişçesine. Barbaros bu düşünce akışlarının dönüp dolaşıp ayrı yere gelmesinden de bir o kadar sıkılmıştı. Yemek dışında hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Ne oda arkadaşını ne onun aptal nişanlısını ne de şu an ne yaptığını düşünecek hali vardı.

O sırada odada olanlardan bihaber olan Serhat; Emir, Furkan ve Eray ile koyu bir sohbet içerisindeydi. Gün boyu Mehmet Şef'in taklidini düşünüp gülüşmüşlerdi içten içe, saygısızlık yapmak istemiyorlardı ama o kadar eğlenmişlerdi ki kazık kadar adam da olsalar eve döndüklerinde bunun için ayrıca bir gülme seansı hazırlamışlardı.

Saat onu geçtiğinde Serhat nişanlısıyla konuşmak için odasına çıktı ve o ana kadar aklından çıkan oda arkadaşını yatağında uyduğunu gördü. Cam açıktı, komodininin üstündeki sigara kül olmuştu. Üstünde hiçbir örtü de yoktu. Camı kapattı, kendi örtüsünü çekip üzerine örttü.

Yüzüne doğru eğilirken, kalbinin hızlandığını bile fark edemiyordu. Kulakları yanıyor, nefesini tutuyordu. Sanki gözlerini kırpsa kirpiklerinin rüzgarından rahatsız olacakmış gibi hareket ediyordu.

"Ne hissediyorum bilmiyorum." dedi Serhat yatakta adamın rahatsız etmeyecek bir sesle. "Ne hissettiğimi, ne düşündüğümü, hangi Serhat'ı yaşadığımı bilmiyorum."

Kıvırcık saçlı adamın kokusunun burnuna gelmesiyle geri çekildi. Karşısındaki adamı aynı onun kendisine gösterdiği hassasiyetle izleme fikri korkunç geldi. Uyur ve uyanık hali arasındaki fark normal bir insana göre daha fazlaydı. Gülümsediği anlar dışında yüz hatları çok gergindi. Sinirli gözüktüğünü söyleyemezdi ama ciddiyetini beş adım öteden hissedebilirdi. Ama uyurken yüzü rahatlıyor, içe göçmüş yanakları ortaya çıkıyordu ve göze çok olmasa da daha bir masum geliyordu.

Balkon - düzenlemedeWhere stories live. Discover now