Bölüm 62 ☁️ İncinmesin Kanatların

Comenzar desde el principio
                                    

Yaz boyu çalışıp biriktirdiğim parayla evin temel ihtiyaçlarını almıştım spotçudan. Sonra İTÜ'ye resmi olarak kaydımı yaptırmış ve kendimi sahile atmıştım.

  Kendimi en özgür hissettiğim anlardan biriydi o an. Daha önce o kadar kendi başıma kalamamıştım ki, bu bir mucize gibi gelmişti bana. O sahilde söz vermiştim kendime. Bir sürü arkadaş edinecektim. Bir sürü.

  İstanbul'a yeterince alıştıktan sonra derslerim başlamıştı zaten. O kapıdan girişim, dersliğe yürüyüşüm ve gördüğüm ilk yüz... Hayatım boyunca asla unutamayacağım bakışlar, mimikler...

O an tekrar gözümün önünde canlandığında kalbimin sıkıştığını hissettim. Sare benim ilk kez birine kalp çarpışımdı. Gördüğüm en güzel gülüşe sahipti.

Dersliğe girdikten bir dakika sonra kendime geldiğimi hatırlıyorum. Birkaç kişinin bana tuhaf tuhaf baktığını fark edince gördüğüm o kızdan çok da uzak olmayan, onu arkadan görebileceğim bir yere oturmuştum.

How I Met Your Mother izliyordu, telefonunun ekranını ilk gördüğüm anda tanımıştım. İlk sezonuydu ve ekranda Barney vardı. Barney konuştuktan sonra kızın sarsıldığını görmüştüm. Gülüyordu!

ve böylece benim Barney Stinson'a olan milyonlarca duamın ilki edildi. Sare Barney'e hep gülerdi çünkü.

Onunla tanışmam bir mucizeydi. Tıpkı özgürlüğüme kavuşmam gibi. Kendimi zor bir hayata atarken, birilerinin beni kısıtlamadan hayatımı kolaylaştırabileceğini öğretmişti bana.

O benim ilk arkadaşımdı, ilk kalp çarpıntımdı, ilk aşkımdı.

Bir de, ev arkadaşımdı tabii.

Onunla aynı evde kalmak mükemmel bir şeydi. Uyandığımda gördüğüm ilk yüz onundu, uyurken gördüğüm son yüz de onundu. Her anımız birlikteydi.

Tam da bu yüzden ona açılamıyordum. Bu büyünün bozulmasından korkuyordum. Uyanınca gördüğüm ilk yüz onunki olamayacak diye korkuyordum. Sare kısa zamanda her şeyim olmuştu, özgürlüğüm olmuştu. Tekrar özgürlüğümü kaybedecek olma korkusu beni öldürüyordu.

  Kulağımdaki kulaklıkları çıkarıp cebime atarak hızla apartman merdivenlerini tırmanmaya başladım. Aslında asansör vardı ama Sare merdivenlerden çıkarak kilo verebileceğine kendini inandırdığı için kullanmıyordu. Ben de onunla merdivenlere alışmıştım.

İstemsizce güldüm. Merdivenleri tamamlayarak bizim kata geldiğimde, gördüğüm görüntü gülüşümü anında silmişti tabii.

"Ata? Ne çabuk geldin," Sare telaşla bir bana bir Bora piçine bakarken ona alaycı bir gülüş attım. "Ne o? Beklemiyor muydun?"

  "Evet, beklemiyorduk." Bora 'biz'li konuşunca sinirimin attığını hissettim. Elim ayağım titriyordu resmen.

"Sen kimsin de onunla 'biz' olabiliyorsun lan?" Sinirle Sare'ye baktım. "Ne işi var bu piçin burada?"

Sare panikle konuşmaya başladı. "Ben çağırmadım yemin ederim. Neden geldiğini de bilmiyorum."

"Seni görmek için geldim." Bora Sare'ye ithafen konuştuğunda derin bir nefes alıp verdim.

  Ona açılamıyordum ve açılamadığım için bu tarz şeylere maruz kalmak beni öldürüyordu. Ben onun elini tutamıyordum ve başka bir puşt gelip o kıyamadığım ellerini tutarsa cinnet geçirirdim. Bu bencillikti farkındaydım. Ama elimden bir şey gelmiyordu. Ne onu kaybetmeyi göze alabiliyordum, ne de kazanmayı...

"Git buradan, Bora." Dedi Sare. Derin bir nefes alıp verdim yine.

Bora başını iki yana salladı. "Birlikte çalışacağız sınava. Hadi hazırlan da gel."

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora