6

771 67 62
                                    

Dört yıl önce:

Bana kıyafetlerini vermişti. Yeşil kıyafetler içerisinde çok uyumsuz gözüksem de rahat hissettiriyorlardı. 

"Çok güzel durdular." dedi Gon. Yüzümün kızarmasıyla onu ittirdim. 

"Böyle şeyleri söylerken utanmıyor musun?" bana gülmeye devam etti sadece. Sonra ise tekrardan onu takip etmemi istedi ve içeri geçtik. Masa çeşit çeşit yemekle donatılmıştı ve kimse bütün herkes masaya gelmeden önce yemeğe başlamıyordu. Masadaki boş yere kuruldum. Çatalı elime alıp yemekten bir ısırık aldığımda duraksadım. Çünkü benim dışımda kimse başlamamıştı. Kendi ellerini tutup gözlerini kapamışlardı. "Ne yapıyorsunuz?" diyerek Gon'a eğilip fısıldadım. Tek gözünü açıp baktı.

"Şükrediyoruz." anlamayarak onun yüzünü süzerken bana gülümsedi. 

"Kendini rahat hissedebilirsin Killua." Mito-san'ın söylediği şey üzerine gülümsedim ve yemek yemeğe başladık. Yemek bittiğinde tabakları toplamak için onlara yardım ettim. Bugün fazlasıyla eğlenmiştim. Nedense burası sıcak hissettiriyordu. İçimden gelen mutlulukla gülümsedim.

Fakat mutluluğum uzun sürmedi. Tabakları koyduğum anda izlenme hissiyle tüylerim diken diken oldu ve hızla pencereye doğru döndüm. Biraz dışarıya baktım ama kimseyi göremedim.

"Birşey mi oldu?" Dedi Gon. Gözlerimi pencereden çekip tabakları yerlerine bıraktım.

"Yok bişey."dedim ve kıyafetlerimi bıraktığım yere doğru yürüdüm. O his tanıdıktı. Muhtemelen abimdi. Bu evden çıkmalıydım. Çünkü Gon'un hayatı tehlikedeydi. Geldiğim kıyafetlerimi giydim ve sessizce kapıya yürüdüm. Aslında kimseye çaktırmadan çekip gitsem herşey daha güzel olabilirdi ama Gon beni durdurdu.

"Nereye gidiyorsun?"

"Eve." Bu sefer beni durdurmak için uğraşmadı. Ama onun üzgün olması benim de canımı sıkmıştı. "İki gün sonra buraya tekrar uğrayacağım. Bir işim daha  var. O zaman görüşürüz." Bana kocaman gülümsedi ve el salladı.

"Görüşürüz Killua." Kapıdan hızla çıktım ve oradan uzaklaşmaya başladım. Hızla yürürken birden tepemde bir gölge belirdi. Çatıdan yanıma atlamıştı. Durdum. Abim elindeki iğnelerini sıkmış bana

"Kimdi onlar?" Diye sormuştu. Biraz gözlerimi kaçırdım.

"Arka sokaktaki bir çocuk. Evinin yolunu kaybetmiş evine götürdüm."

"Hmm."inanmadığı her halinden belliydi. "Peki üzerindeki kıyafetleri neden değiştirdin?"

"Üzerinde kan vardı. O da bana kıyafet verdi. Neden beni sorguya çekiyorsun ki?" Ben sinirle çıkışırken elini saçlarıma attı. Gözlerindeki soğukluk ve etrafa yaydığı düşmanca aura olduğum yerde donmama neden oldu. Kulağıma doğru eğildiğinde korkudan kıpırdayamıyordum bile.

"Bir katilin arkadaşa ihtiyacı olmaz Kill. Sen karanlığın kuklasından başka bir şey değilsin ve hep bir katil olarak kalacaksın. İnsanların gözünü boyamasına izin verme." Sözleri kulaklarımda çınlarken o saçlarımı biraz karıştırdı sonra ise önüne dönüp yürümeye devam etti. "Eve gidelim Kill. Ve şunu ekleyeyim insanlara boş yere yardım etme." Etraftaki aura dağılıp normale dönünce sonunda adım atabiliyordum abimi takip edip eve gitmeye başladım.

***

Günümüz:

Evde markete gitmek için paramı aradım.  Evi alt üst ettikten sonra sonunda bulmuştum. Ayakkabılarımı giydikten sonra hızla kapıyı açıp çıkacaktım ki birden durdum. 

Çünkü Gon tam bizim kapının önünden geçiyordu. Bir kaç saniye kapının önünde afllamış bir şekilde ona baktım. Fakat o benimle kısa süre göz göze geldikten sonra aldırmadan yoluna devam etti. Beni görmezden geldi... Kapımı sertçe kapatıp ben de merdivenlerden indim. Biraz sinirlenmiştim açıkçası. Ondan biraz uzakta markete kadar yürüdük. Beni takmıyordu. Ben de onu takmıyordum. Tek kelime bile konuşmadık. Markete girdiğimizde o meyve reyonuna giderken ben de çikolataların oraya gittim. Market beklediğimden daha boştu. Sanırım gecenin bu saatinde markete gidecek tek kişi bendim. Önümdeki köşeden döndüm. Ben döner dönmez önüme gelen ilk çikolatayı alıp çıkmak istiyordum marketten ama çikolata rafı başka yere kaldırılmıştı. Biraz kendi etrafımda dönüp etrafı aradım. Rafların arasından çıktığımda şansıma bak ki Gon tam çikolataların orada duruyordu. Oraya doğru yürüdüm. Sanırım markete yeni mallar gelecekti çünkü koskoca çikolata rafında sadece üç çikolata kalmış. Ben Gon olmadığı zaman bana mutluluk kaynağı olan besine doğru yürürken Gon beni gördü. Fakat yüzüme bakmadı. Çikolatalara bakıp onları raftan aldı ve elindeki sepete attı. Bunun üzerine yerimde durdum. Bana karşı bu kadar kötü olamazdı. O da biliyordu benim buraya ne için geldiğimi. Ama çikolatayı aldı. Kasaya doğru giderken onu izledim sadece. Kızgın falan değildim. Üzgündüm. Biraz da suçlu hissediyordum. Bu hale gelmemizin ana suçlusu bendim çünkü.

Gon dışarı çıkana kadar biraz daha bekledim. Otomatik kapılar kapandığında yerimden hareket ettim. Çoğunluğu boş olan markette biraz daha gezdim ama beni mutlu edebilecek tek bir şey bile bulamadım. En sonunda pes edip eve uyumak amacıyla gitmeye karar verdim. Otomatik kapı önünde durduğumda açıldı. Sarkıttığım omuzlarımla dışarı çıktım. Yürüyecekken önüme geçen kol ve elindeki çikolata ile durdum. Gon kapının yakındaki duvara yaslanmış elindeki çikolatayı bana uzatıyordu.

"Konuşmamız lazım."

***

Başka bir hikaye yayınladım bilginize. Reklam yapmam lazım çünkü hiç okunmuyor ve ben üzülüyorum. üstelik bir kaç gün önce ne oldu biliyonuz mu?! öğretmen beni erkek zannetti. Göz yaşlarım pıt. evet saçım bayağı kısa olabilir, (kulağımın hemen altına geliyo erkek saçı değil ama) belki normal kızlar gibi kot pantolon yerine eşofman altı giyiyor da olabilirim ama ben erkeğe benzemiyom. sesim hele hiç benzemiyor. bi de hocaya söyledim hocam ben kızım diye maskeni aç dedi. Yok hocam yalan söylüyom size işim gücüm yok çünkü. ay her neyse. bide öğretmen sınıfa gelince şey dedi işte ben balkanların en iyi rehberlik öğretmeniyim falan. kendini şakasına övdü. zaten gerçek olamaz. daha öğrencilerin cinsiyetlerini ayıramıyor. öhöm. neyse ne boşverin. cinsiyetin pek bir önemi yok. asıl sinirimi bozan maskeni aç demesi. öf gene boş yapıyorum. bu arada benimle aynı sınıfta olan ve bunu okuyan varsa adresini atsın öldürmeye geliyorum. kimse beni öğrenemez. (kesinlikle gerçek adım hesabımın açıklamasında yazmıyor) ama nerede oturduğumu bilmiyorsunuz. bu da kar. tamam neyse. yani şimdi zamanınız varsa, kitap okumak istiyorsanız (zaten tek bölüm) öneririm. beğendiğiniz takdirse oy atıp yorum yazarsanız çok mutlu edersiniz beni. adı: vazgeç zaten hesabımı tıklayınca üç hikaye var. tek bölümlük olan. size iyi eğlenceler. yeterince boş yaptığıma göre kaçıyorum. 

İyi Misin? - GonKilluWhere stories live. Discover now