42.BÖLÜM~ Mekan

Beginne am Anfang
                                    

Harika! Yine saçmalamalara doyamıyorsun.

Odada birkaç saniye sessizlik olmuş ardından derin bir nefesi ciğerlerine doldurarak görüşürüz demiş ve odadan çıkmıştı. Yatakta oturur pozisyona geçip telefonumu elime aldım oyalanacak herhangi bir şey aramaya başladım. Bana sabahlar olmayacaktı...

Günün erken saatlerinde hava aydınlanmaya başlamış koskoca şehir yine enerjisine kavuşmuştu ve tüm gece dizi izleyen ben her an uyuyakalmak üzereydim. Gündüz uyumak gece uyumaktan daha iyiydi o yüzden sabaha karşı bir saat uyumuş ardından kesintili uykumdan uyanmıştım. Annemlerle bir kahvaltı yapmış ardından sanki hiçbir şey olmamışçasına salonda oturmuştuk. Evde ilk defa bu kadar sakinlik oluyordu ve bu sakinlik huzur verici değildi bu sakinlik kulakları tırmalayan bir sessizlikti. Çalan kapı evdeki sessizliği bölerken yavaşça yerimden kalkarak kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda gelen kişiyi gördüğümde vücudumu tekrar bir gerilme esir almıştı.

"Selam... nasılsın ufaklık? Annem nasıl? İçeri girebilir miyim?"

"Ha-"

"Oğlum sen mi geldin!?"
Annemin neşeli sesi lafımı keserken kapıya yaklaşmış ve abime sarılmıştı. Abimin gözleri kapanırken annemin sarılışına karşılık vererek derin bir nefes çekmişti içine.

"Gelsene içeriye sen niye kapıda bekliyorsun?"

"Sen iyisin değil mi?"
Abimin tedirgin sesiyle annem gülümsemiş 'iyiyim' diyerek geri çekilmişti.

"Hadi hadi durma kapıda."
Abimin bakışları benimle kesiştiğinde gözlerindeki enkazlar benim gözlerimden yansımıştı.

"Yok ben girmeyeyim. Nasılsın diye bakmaya gelmiştim."

"Oğlum gelmişsin o kadar girsene içeriye."

"Yok annem hem işim var benim başka zamana olur mu?"

Annemin düşen yüzünü görmemek için arkamı dönerek kapıdan uzaklaştım. Belki abimden intikam alacağım diye annemi üzüyordum ama kendime hakim olamıyordum.

Odamda duvarlar üstüme üstüme geliyordu artık. Gün tamamen sessizlikle ve sakinlikle kaplı geçerken annemin üzgün yüzünü görmezden gelmeye çalışıyordum. Açelya arada bir kaç şaklabanlık yaparak ortamın havasını düzeltmeye çalışsada kimsenin gülecek  havası yoktu.

Günümüz sıradanlıkla devam ederken sonunda bir gece daha olmuş ve uykusuz yalnız gece bir sonraki güne bağlanmıştı. Ay çıkıyor, güneş doğuyor, ay batıyor, güneş doğuyordu. Zaman geçiyordu ve kimse onu tutamıyordu.

Kendime bir kahve hazırlayıp iş için hazırlanmaya başladım. Beyaz bir sweatshirtü üstüme geçirip altıma açık mavi kot pantolonumu giymiş beyaz converselerimi giyerek kabanımı alıp dışarı çıkmıştım.

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
KOKUNUN İZİWo Geschichten leben. Entdecke jetzt